MASKE

23 2 2
                                    

Ruhun maskesi bedendi .Ruh neyi saklamak istiyorsa beden de onu gizliyordu. Ve bu maskenin altında esir kalmış binlerce haz vardı.
Gözlerimi açtığımda hava grimsi bir renge bürünmüştü. Yavaşça yatağımdan doğruldum ve kıyafet dolabımın önüne geldim. Ne giyineceğimi seçtikten sonra banyoya gittim. Banyodaki işlerimi hallettim ardımdan odadan çıktım. Ahşap basamakları yavaş ve sessizce inmeye özen gösteriyordum.  Niyetim babamı uyandırıp yeniden sinir krizi geçirmesini sağlamak değildi. Mutfaktaki işlerimi hallettim ardından saate baktığımda çıkmak için 15 dakikamın olduğunu fark ettim. Hızlıca hazırlanıp evden çıktım. Yavaşça ilerlemeye başladım. Avuçlarımın içine dolan yağmur damlaları içimde ölen her ruhun zerresine ulaşıyor ve onları tekrar filizlendiriyordu. Düşüncelerimden sıyrılmama telefonumun sesi yardımcı oldu , arayan Nida idi. " Efemdim Nida " derin bir nefes aldı. "Eylül akşama size geliyorum anlatmam gereken şeyler var  "  hafifçe güldüm ve konuşmaya başladım. " Şu çocuktan bahsedeceksin galiba " bu sefer gülen Nida olmuştu. "Evet akşam sendeyim görüşürüz" ardından telefonu kapattım . Yüzümdeki gülümsemenin yerini sert ve soğuk bir ifade almıştı. Bir taksi çevirdim, taksiye bindikten kısa bir süre sonra staj yapacağım şirkete ulaşmıştım. Şoföre ücretini ödedikten sonra taksiden indim. Hızlıca şirketin içine doğru ilerledim. İçeri girdiğimde danışmadaki bayanın gözleri bana döndü, yanına doğru ilerledim. Staj dosyamı ona uzattım. Seri bir şekilde bilgisayara baktı, bana gülümseyerek konuşmaya başladı. " Hoşgeldiniz , Genel Müdür Gülcan hanım sizi bekliyor, asansör ileride 3.kata çıkmalısınız. " dedi. Onu onayladıktan sonra yüzümde  sahte bir tebessüm oluştu. Ve eliyle gösterdiği asansöre doğru yürüdüm. Asansöre bindikten sonra ineceğim kata gelmiştim. İndiğim katta bulunan insanların yüzlerinde gergin bir ifade vardı. Kimisi ardı  arkası kesilmeden çalan telefonlara yetişmek için çabalıyorlardı.  Kimisi ise sinirle elindeki dosyayı masaya fırlatmış , yenisini istediğini sert bir dil ile ifade ediyordu. Bir yandan etraftaki insanları incelerken diğer yandan Genel Müdür'ün odasını arıyordum.  Başımı sağ tarafa çevirdiğimde kapısında Genel Müdür yazan odayı gördüm. Adımlarımı odanın bulunduğu tarafa çevirdim. Kapıya geldiğimde yavaşça tıklattım ve "gel " komutunu duyana dek kapıda bekledim. Çok geçmeden içeriden ses geldi , içeriye girip kapıyı kapattım. Odanın kasvetli havası ve göz altları morarmış genç bir kadındı beni karşılayan.Yavaşça ilerleyip masanın önünde durdum genç kadın sorar gözlerle beni izlerken konuşmaya başladım."stajyer öğrenciyim danışma beni buraya yönelendirdi "genç kadın beni süzdü.Yüzünde ufakta olsa bir tebessüm belirdi.Elimdeki dosyayı aldı ve inceledi.incelemesi bittikten sonra masanın üstüne nazikçe bıraktı.Ardından konuşmaya başladı."Hoşgeldin,ben Genel Müdür Gülcan ERYURT staja bugün başlamanı istiyorum .İşlerimiz çok yoğun eminim ki yardımcı olmak isteyeceksindir." Her zaman ki sahte tebessüm suratımda belirirken ona cevap verdim."Tabi yapmam gereken şeyleri söyleyin ben yaparım." Genç kadının moreli yerine gelmiş gibi görünüyordu "Adın ne?" Diye sorduğunda "Eylül"diye cevapladım.Beni baştan aşağıya süzdü" Pekalâ sana birkaç dosya vereceğim, onları düzenlemeni istiyorum. " başıma yavaşça sallarken bana uzattığı dosyaları elime aldım. Oturduğu yerden kalkıp odasından çıkarken başını çevirip bana seslendi. " Eylül, benimle gel. " hızla yanına gittim. Beraber  çalışanların bulunduğu bölüme geçtik, bana boş bir masa gösterdi. Masaya oturduktan kısa bir süre sonra dosya yığını masadaki yerini almıştı...
Neredeyse bir buçuk saattir bu masaya dosyalarla uğraşıyordum, dosyaların çoğu bitmişti. Sadece birkaç dosya kaldığında telefonumun melodisini duydum. Arayan Nida'ydı. Telefonu cebine koyup lavaboya doğru yol aldım. Telefonu açtığımda Nidanın sesi çok mutlu geliyordu. "Eylül staj nasıl gidiyor? " derin bir nefes aldım. "Yorucu senin ? " önünde sesi yorgun geliyordu. " Benim ki de yorucu , bir yığın iş var." Nida telefonu birşeyler söylediği sırada tuhaf bir koku aldım, ama aldırmadım ve Nidayı dinlemeye devam ettim. "Ne dersin Eylül nasıl olur ?" Nidanın ne sorduğunu anlamadım bile. Koku git gide yoğunlaşıyordu. "Nida ben seni sonra ararım kapatmam gerek " diyerek telefonu kapattım. Arkamı döndüğümde kapının altından içeriyi dolduran yoğun dumanı gördüm. Bunu anlamam birkaç saniyemi aldı ve kendime geldiğimde hızlıca kapıya yöneldim ama tüm uğraşmalarıma rağmen kapıyı açamadım. Galiba yangın çıkmıştı ve ben burada mahsur kalmıştım. Kafamın içinde çalan piyano sesi yine tekrar ediyor ve beni bu ana mahkum ediyordu . Piyano bir ölümün notasını çalıyordu. Kendimi ayakta tutmaya çalışıyor ve bir yandan da kapıyı zorlamaya devam ediyordum ama çabam karşılıksız kalıyor ve kapı açılmıyordu. İçeriye dolan duman nefesimin tükenmesine neden oluyor, piyano daha da şiddetleniyordu. Gözlerim kararırken tek gördüğüm şey kızıl alevlerin kapıyı esir aldığı olmuştu, gerisi karanlıktı. Gözlerimi açtığımda ışık yüzünden suratımı buruşturdum ve görüntünün netleşmesini bekledim. Görüntü netleşince nerede olduğumu anladım,  burası hastaneydi. Başımı camdan tarafa çevirdim, dışarıdaki yağan yağmuru izliyordum. Ta ki kapı açılana kadar başımı kapıya doğru çevirdiğimde hayatım boyunca görmeyi isteyeceğim kişiyi gördüm.1 yıl önceki katil Okyanus gözlerin sahibi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 14, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

FISILTI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin