The key (Tanıtım)
Gecenin karanlığı odanın içine çökmüştü.Etraf hiç olmadığı kadar sessizdi. Neredeyse 10 yaşlarındaki çocuk yatağın içinde kıvrılmış tehlikenin haberindeymiş gibi bir türkü uyuyamıyordu.En sonunda sağa sola dönmekten yorulup gözlerini tavana dikti. Osırada kulakları sağır edecek bir çığlık duyuldu.Bu ses dışarıdan değil kendi evlerinden gelmişti.Bu tanıdık ses sadece...annesiydi. Yatağından hızla çıkıp kapıya yaklaştı.Tam kapının kolunu çevirecekken durdu.Kapının arkasından konuşma sesleri geliyordu.
"Merhaba Neil.Görüşmeyeli çok oldu mu?"İç çekti.
"Karın ..."dedi hafif gülerek.
"Ona elini sürme pislik...!" Bu babasının -Neil- sesiydi. Adam umursamadı.
"Gereğinden fazla şey biliyordu dostum."dedi fısıldıyarak. Çocuk bunun ne anlama geldiği hakkında hiçbir fikri yoktu.Korkuyla yutkundu. Dizlerinin üstüne çöküp kapının deliğinden babasına baktı. Sandalyeye bağlanmış olmasına rağmen onu 2 kişi tutuyordu.Annesini veya o yabancı sese ait olan adamı göremiyordu. Babasının gözleri kısıldı ve karşıya-hiç gözlerini kırpmadan- bakıyordu.
"Bunu yapmak istemezsin.Oğluna zarar gelmesini istemezsin değil mi?"dedi adam.Sesini hem korku hem endişe bürümüştü. Babası hiçbir tepki vermeden bakmaya devam ediyordu.
"Nina çocuğu getir!" Çocuk kapıdan hızla uzaklaştı.Aradan bir saniye geçmeden kapı ardına kadar açıldı. Çocuğun karşısındaki genç bir kadındı.Saçları omuzlarından aşağı sarkıyordu.Dişleri o kadar beyazdı ki pencereden süzülen ay ışığında bile parlıyordu. Kadın beklemeyip, çocuğu kolundan tutup odadan dışarı çıkardı. Çocuk annesinin yerde donuk bedenini görünce bir kaç saniyeliğine gözlerini kapattı ve soğuk bakışlarını babasına çevirdi. Adam kadına işaret edip çocuğu yanına getirtti ve omuzlarından tuttu.
"Oğlunu benden koruyamıyacağına bile nile direndin. Eğer dediğimi yapsaydın şimdi bir ölümlü olmazdın.!" Babasının bakışları onu görünce yumuşamıştı.Artık gözlerini oğlundan ayıramıyordu. gözleri ondan özür diler gibiydi.
"Ama o senin gibi olmayacak.." babasının gözleri yeniden adama çevrildi. Kızaran yüzüyle kıpırdanıyordu. Adam daha fazla konuşmaya cesaret edemeyip cebinden bir bıçak çıkardı ve babasının tam kalbine isabet edecek şekilde hızla attı. Sandalye bıçağın hızıyla yere çekildi. Çocuk babasının yanına gitmek için bir hamle yaptı ama adam onu öyle sıkı tutuyordu ki çocuk yerinden bile kıpırdıyamadı.
"Her yeri temizleyin!Nina çocuğu al gidiyoruz." Kadın emre uyup çocuğu itekledi.Çocuğun olduğu yerde durduğunu görünce kolunu sıkıca kavrayıp merdivenden aşağı çekmeye başladı.
Çocuk o i çektikçe "bırak beni" diye bağırıyordu ama bu sadece çocuğun kolunu daha sıkı tutmasına neden oluyordu. Evden çıkıp çocuğu kaldırımın kenarında duran arabaların birine tıktılar ve beklemeyip arabayı toprak yola doğru sürdüler.Çocuk cama yapışıp kendi evlerine bakakaldı. Ama bir söz vermişti. gitmeyecekti HİÇBİRZAMAN!