3. Bölüm

357 12 4
                                    

Yine odada kitliydim. ve şu ana kadar en iyi arkadaşlarım olan duvarlar , avizeler ve aynalarla konuşuyordum. küçükken annemle kavga ettikten sonrada sürekli böyle yapardım. ben konuşurum onlar susardı. ama bazen onlar yerine iç sesim devreye giriyordu. odada bulduğum tahminen eskiden parçalanmış ve bir kaç tane parçası kalmış olan aynayı elime aldım. sadece elimin içini dolduracak kadar küçük bir aynaydı. elimle daireler çizerek yüzümdeki her yere baktım.

Bir anda evin kapısı sert bir şekilde kapatıldı. yere düşen bir şey tok bir ses çıkardı ve ardından bir inleme geldi. elimdeki aynayı yere atıp kapının önüne oturdum. kulağımı kapıya dayayıp dinlemeye çalıştım. ama sesler bir yükseliyor bir alçalıyordu. "ben bir şey bilmiyorum!" adam can çekişir gibi yalvarıyordu. sadece adamın sesini duyabiliyordum. diğerleri kısık sesle konuşuyorlardı fakat ayak seslerini duyabiliyordum. "Sina! yemin ederim bilmiyorum! yapma!" adamın nefes alması zorlaşıyordu. ve kesik kesik konuşuyordu. Sina bu kadar acımasız olamazdı. Bir adamı öldürecek kadar kötü olamazdı değil mi.
Sen öyle san.
sesi tanıyor gibiydim ama tanımıyor gibiydim. sesi uzaktan geldiği için emin olamıyordum. Sina nın "kızı getirin!" diyerek kükrediğini duyar duymaz yatağa koştum. yatıp gözlerimi kapattım. kapıdan kilit sesi gelince nefesimi düzene sokmaya çalıştım. adam tahta zeminde çıkan ayak sesleri her ne kadar ürkütücü olsada sakin olmaya çalıştım.

Kolumda hissettiğim el ile ayağa kalmam bir olmuştu. "Bırak beni!" bağırıyordum fakat adam iri yarı ve fazla kalıplıydı. beni hiç dinelemeden sürüklemeye devam etti. beni hızlı öne doğru ittirince dizlerimin üzerine yere düştüm. kalmak için hamle yaptığımda omuzlarımda hissettiğim el buna engel olmuştu. kafamı kaldırıp baktığımda Sina'ydı fakat bana değil önümüzde oturan kişiye bakıyordu. baktığı kişiye baktığımda gözlerim fal taşı gibi açıldı. bu adam üvey babamın en yakın dostuydu. adamın bakışları benden farksızdı. oda ben kadar şaşkındı. arkasında bağlı olduğu ellerini kıpırdanarak çözmeye çalıştı. "Elif'in senin yanında ne işi var?" dedi buz gibi çıkan sesiyle. kafamı kaldırıp Sina ya baktığımda ölümcül gülümsemesiyle adama bakıyordu. omuzlarımdaki ellerini çekip kolumu tuttu ve beni tek hamleyle ayağa kaldırıp kendine yasladı. "yoksa Adnan Keskin'in aklının ucundan bile geçmedim mi?" dedi ve tekrar güldü ama bu gülüş yine ölümcül ve sinir doluydu. bir anda gülüşü durup sert bakışlarına geri döndü. "hatırlıyor musun Burak. benimde bir kardeşim vardı" dedi ve sustu. saçlarımdan tutup beni yer fırlattı. tekrar saçlarımdan tutup dizlerimin üzerine oturttu. adının Burak olduğunu öğrendiğim üvey babamın can dostu bana korkan gözlerle baktı. Sina konuşmaya devam etti. "ona işkence ederek , tecavüz ederek öldürdünüz" dedi. ve saçlarımdan daha çok çekip boynumu geriye yatırdı.
Ne yani banada mı aynısını yapacaktı?.
konuşamadım. sadece susup ağlamamak için kendimi sıktım. sıktım. eğer onun karşısında ağlarsan beni güçsüz zannedecekti. Burak denen adam ilk kez konuştu. "Elif Adnan'ın üvey kızı. ona değer verdiği falan yok. en çok karıs-" sözünü yarıda kesti. çünkü annemden bahsederse anneme zarar verecekti. "öğreneceğimi öğrenedim. işini bitirin" dedi Burak denen adamın etrafında olan üç adamdan biri belindeki silahı çıkarıp burak'ın kafasına dayadı. vuracakken "dur! burada olmaz dışarda yapın ne yapacaksanız" dedi. saçlarımdaki elini daha çok doladı ve ayağa kaldırdı. "seninlede işim bitti küçük kız" dedi ve her zamanki odaya beni attı. anneme zarar vermesine izin vermicektim. vermezdim. üvey babam her ne kadar beni sevmesede umrumda değildi. annemi olaya katmayacaktım.

Sina kapıyı kitlemek üzereyken. "Sina dur! Lütfen! Anneme zarar verme!" ayağa kalkıp kapıya gitmek için adım atacakken adımımı geriye attım. Sina üzerim doğru gelip beni duvarla arasına aldı. "Annene dokunmamam için bir sebep söyle!" kükremesiyle olduğum yere sinmiştim. gözlerimi kapatıp boğazıma düğümlenen şeyin geçmesini bekledim. gözlerimi hızla geri açtığımda Sina sinirli bir şekilde bana bakıyordu. ben cevap vermeyince "güzel... Bende öyle düşünmüştüm." dedi ve geri adım atınca hızla önüne geçtim. "Nolur Sina.... istediğin herşeyi yaparım.... yalvarırım anneme dokunma." dedim. sadece ona yalvara biliyordum. kafamı yere eğdim ve Sina nın tepki vermesini bekledim. ama uzun süre tepki vermeyince dolu gözlerle kafamı kaldırıp yüzüne baktım. dudağının kenarı kıvrılmıştı. bana bakıyordu. kulağıma yavaş yavaş eğildi. nefesini tenimde hissedince buz tutmuş gibi hissediyordum. nefesimi tutup söyleyeceği şeyi bekledim. ani bir hareketle elini belime koyup beni kendine yasladı. "Herşeyi mi?" dedi. ses tonunda muzip bir ifade vardı.
Umarım herşeyi derken düşündüğün şeyleri kast etmemiştir Elif!.
iç sesim beni kendime getirmeye çalışınca cevap vermem gerektiği aklıma geldi. nefesi hala tenimde hissederken ona cevap vermem güçleşiyordu. ondan ayrılmak için geri adım atmıştım fakat beni daha çok kendine yasladı. "H-herşeyden ka-kastın ne?" o kadar güzel kekeledim ki iç sesim beni ayakta alkışlamıştı.
Aptal Elif!
Aptal Elif!
Sina tenime daha çok yaklaşınca nefesimi tekrar tuttum. boynumda hissettiğim dudakları küçük bir öpücük kondurdu. tek eli ile tuttuğu belimi iki eliyle tuttu. "Herşey." Sina nın tekrar 'herşey' demesi ile açık açık anlatmış oldu. hemde göstermiş oldu. kaskatı kesilen bedenimi ilk defa hareket ettirdim. kollarımı Sina nın göğüsüne koyup ittirmeye çalıştım. "Bırak beni! dokunma bana!" dedim. Sina belimde olan ellerini çekip geri adım attı. "daha buna bile dayanamayan aptal , küçük kızımız annesini kurtara bileceğini düşünüyor öyle mi?" dedi. Ellerimi yumruk yapıp , dişlerimi sıktım "onada dokunmayacaksın!" dedim. Sina aramızdaki mesafeyi tekrar kapattı. boyu benden uzun olduğu için kafamı kaldırıp gözlerinin içine baktım. "Küçük kızımız bana emir veriyor öyle mi?" dedi alaylı ses tonu ile. Sina yere bakıp tekrar gözleri gözlerimi bulduğunda kahve rengi olan gözleri siyaha bürünmüştü. eli boğazıma dolanınca beni geri geri itip duvarla arasına aldı. boğazımda olan elini daha çok sıktı. nefes almak gittikçe zorlaşıyordu. ellerimi boğazımda olan ellerinin üstüne koydum tırnaklarımla ellerinin üzerini istemiyerekte olsa yırttım. etrafım karanlığa bürünürken "Sina!! Bırak kızı!" birinin bağırışı ile boğazımda olan eller aniden çözüldü. çözülmesi ile yere düşmem bir olmuştu. Ciğerlerime giren hava ile öksürmeye başladım. kafamı kaldırıl kim diye baktığımda bu Cem denen adamdı. Sina "Bana hande Keskin' i getirin" diye kükredi.
Annem...
Hayır!
Buna izin veremezsin Elif!
O koca kıçını kaldır ve ne istiyorsa onu yap!
İç sesim bana emin vermesiyle kafamı daha çok kaldırıp baktım. gözlerim kapanmak üzereydi. ve bir kez daha iç sesimin dediklerine itaat edecektim. ciğerlerimde olan son nefesle bağırdım. "Sina..! Herşeyi yapacağım!.. Anneme dokunma! istediğin.. Herşeyi..! Herşeyi.... Her..-"

Tutsak Where stories live. Discover now