ÖLÜMCÜL TUZAK / BÖLÜM 3

185 36 10
                                    

   Baker sokağındaki eve iki gün üst üste uğramama rağmen Holmesu evde bulamamıştım.Dostum için endişelenmeye başlamıştım.Gündüzleri muyahanemde hastalarımla ilgilenirken akşamları baker sokağındaki  evin önüne geliyor Holmesun kaldığı dairede ışık yanıp yanmadığına bakıyordum.Üçüncü akşamın sonunda nihayet Holmesun odasında ışık olduğunu görünce sevinerek kapıyı çalmıştım.kapıyı Holmesun kiracısı olduğu ev sahibi kadın  açmıştı.Yaşlı ev sahibesi  Holmesun yukarda olduğunu başıyla işaret ettikten sonra hızla kapıyı kapatıp kendi daresine dönmüştü.Odaya girdiğimde Holmesu şömine başında keman çalarken bulmuştum.Mozartın bir sonatını çok güzel çalıyordu.Oldukça duygulu bir parça olan sonat insanda hüzünlü şeyler çağrıştırıyordu.Duygu dünyası karışık biri için oldukça iyi bir seçimdi.Dostumun bu aralar kederli olduğunu biliyordum ve ona yardım edememek beni fazlasıyla üzüyordu.

Sessiz olmaya çalışarak içeri geçmiş ve odadaki şarap lekeli koltuklardan birine oturmuştum.Bir süre kemandan çıkan duygulu melodileri dinlemiştim.Keman sesi durduğunda Holmes önündeki kadehden derin bir yudum almıştı.

"Her şey bitti Watson bu sefer her şey bitti.Abim Mycroft kendi ayaklarıyla ölüme gidiyor.Ve ben hiç bir şey yapamıyorum."

Duyduklarım beni sarsmıştı.Dostumun yegane koruyucuSU, sahip olduğu tek akrabasının durumu içimi parçalamıştı.en çok da dostum Holmesun şuan ki ruh hali beni üzüyordu.

"Hiç bir umut yok mu  Holmes? sen kolay kolay pes edebilecek biri değilsin."

Holmes elindeki kemanı yere bırakıp başını kederle ellerinin arasına aldı.Saçları oldukça dağılmış görünüyordu.Sevimli yüzüne ağır bir keder çökmüştü.Günlerdir uyumadığı kan çanağına dönmüş gözlerinden belli oluyordu."

" Abim Mycroft tüm suçlamaları kabul ediyor Watson.Kasasında bulunan iki kese ispanyol altınını ve Castillia dükü Henrique Alfredo Rapinza ile yazışmalarının kendisine ait olduğunu kabul etmiş.Üstelik kasasında bulunan Queen Historica gemisinin baş ve pruva bölümlerinin çizimlerinin kopyalarını kendisinin aldığı suçlamasını da kabul etmiş.Mycroftla görüştüm.Mycroft yalan söylemez.Abimi tanıyorum Watson, o  yalan söyleyecek biri değildir.Ancak mevkisini ve onurunu sarsacak bu davranışı neden yaptı hala anlayabilmiş değilim."


"Abinin böyle işlere kalkışmış olabileceği düşüncesi tuhaf.Abin Mycroft aklı başında biri, üstelik senin de bildiğin gibi parayla satın alınabilecek biri de değil."

"Evet Watson beni şaşırtan da bu.Mycroftu parayla satın alamazsın.O tutarlı ve zeki biri.Tehlike ve bela kokusunu çok önceden alabilecek sezgilere sahip.Ancak böyle bir işin içinde olmasının açıklamasını bulamıyorum.Mycroft tüm suçlamaları kabul etmese bunun ona düzenlenmiş bir komplo olduğunu düşünürdüm ancak şimdi ne düşüneceğimi bilmiyorum."

Holmes sustuğunda ona ne diyeceğimi bilemiyordum.Hiç bir teselli sözcüğünün ona yararı dokunmayacağını biliyordum.Anlayamadığım ve merak ettiğim tek şey Mycroft gibi satın alınamayacak birinin hangi vaatle bu büyük suça karıştırıldığıydı.Onu da ancak zaman gösterecekti.

"Holmes kendini böyle harap ederek Mycrofta yardımcı olamazsın.Mycroftun bunu yapmasının mutlaka bir sebebi olmalı.Belki de bu işin tehlikesinden seni uzak tutmak için böyle yapıyordur."

Holmes biten şarap kadehini tazeleyip piposunu taze tütünle doldurmuştu.

"Biliyorum Watson.Mycroftun bunları yapmasının bir sebebi var ancak beni böyle uzak tutarak kendi ölümünü hazırlaması beni kederlendiriyor.Abimi tanırım eğer böyle bir işe giriştiyse çok büyük bir oyunun içine çekilmiş demektir.Ancak çok az vakit kaldı.Önümüzdeki ayın ikinci perşembesi   Abercrown da davası görülecek.Böyle bir suçun cezası vatana ihanetten ölümdür.Ama Mycorft hala ona  yardımcı olmamamda ısrarcı."

"Peki iki gün boyunca yoktun Holmes.Birşeyler bulabildin mi? Profesör Montgomery nin bu işteki rolü ne?"

holmes piposundan çektiği dumanı havaya savururken yüzüme dikkatle bakarak konuşmuştu.

"Koca bir hiç sevgili Watson koca bir hiç. Montgomery yer yarılmış içine girmiş gibi.Dartforddaki tüm batakanelere ve barlara baktım.Montgomery ve adamlarından eser yok.Bu oyundaki rolünün olup olmadığı bile belirsiz."

"Sen Montgomerynin İtalyan ve Fransız bürokratlarla görüştüğünü söylemiştin .Oradan birşey  öğrenemedin mi?"


"Mycrofta bunu sordum.Ancak italyanları ve fransızları ortak bir konuda buluşturabilecek önemli bir bilgi alamamış.Benim tahminim Viyanadaki Alman şansölyesine yapılmak istenen suikastin hesabını kesmek için buluştular.O davanın ucu Romaya kadar uzanıyordu.Montgomery içeriye girmesine sebep olan bu davadan italyan ve fransız ortaklarına hesap sormuş olabilir.Ancak Mycroftla bir ilgisini bulamadım."

Bütün yollar kapanmış gibiydi.holmesun abisi Mycroftun aleyindeki tüm delilleri kabul etmesi ve  Holmesten davaya bakmamasını istemesi garipti.Dostumun abisinin uyarısını dikkate almayacağını biliyordum."

"Abim Mycroftun yazıştığı İspanyol asilzadesini araştırdım watson.Castillia dükü.Hırslı ve cesur bir genç adam.Yarın İspanyaya gidiyoruz Watson.Bu akşam sevgili karına mazeretini bildir.Sabah Londradan Porstmoutha giden ilk trene binip Porsmout limanından   Barcelona limanına giden translantik gemisine bilet alacağız.Abimin yazıştığı bu genç adamı tanımak istiyorum.Abimin başına gelen talisiz olaylardan o da sorumlu olmalı."

 "Bu mektupların içeriğini öğrenebildin mi Holmes?"

 Bıyığının ucununu  parmaklarıyla düzelten Holmes şimdi eskisine göre canlanmış görünüyordu.


"Hayır.Mycroft daha fazla bilgi vermeyi reddetti.Beni bu davadan alıkoymak için gerekli tüm bilgileri vermemekte ısrar ediyor.Bu yüzden sevgili İspanyol asilzademizden bunu öğrenmekten başka çaremiz yok."

"Ya konuşmak istemezse Holmes.Sonuçta bu mektuplardaki yazışmalardan dolayı abin vatana ihanetten tutuklandıysa bu ispanyol asilzadesinin başı da ağrıyabilir.Mektupların içeriğini bilmiyoruz.Bu gizli yazışmalar belli ki devlet sırlarıyla dolu ."

"Sabırlı olmalıyız  Watson.Gidip göreceğiz.Eğer ortada büyük bir ihanet varsa ve bu işin içinde Mycroft da yer aldıysa hiçbirimizin yapabileceği bir şey yok demektir.O yüzden gerçeği bulana kadar arayacağız sevgili dostum."

"Peki o zaman ben Margarete gerekli açıklamayı yapıp yolculuk için bana bir şeyler hazırlamasını söylemeliyim.Yarın sabah görüşmek üzere Holmes."


"Eşine selamlarımı iletmeyi unutma Watson."

Holmesun gülerek söylediği sözlerin altındaki imayı anlamıştım.Margaretin dostumla yıldızı hiç bir zaman barışmamıştı.Holmesun hareketli ve tehlikeli yaşamı karım Margareti ürkütüyordu.Onunla arkadaşlığımı tasvip etmese de dostuma olan sevgimi ve bağlılığımı bilen karım sadece endişelenmekle yetiniyordu.

İspanya yolculuğumun karımı memnun etmeyeceğini biliyordum.Eve bu düşünceler içinde giderken Holmes de yanan ateşe şimdi daha umutlu gözlerle bakıyordu.

SHERLOCK HOLMESUN  TUHAF MACERALARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin