Bölüm 3

346 20 2
                                    

Bölüm gerçekten çok kısa ve gecikmeli oldu. Çok özür dilerim. Diğer bölümleri daha uzun yazmaya çalışacağım. İyi okumalar!

Öğrenciler sınıflarına geçtikten sonra müdire annemle beni yalnız bırakmak için odasına geri döndü. Ve işte yalnızız. Annem bir şeyler söylemek için ağzını birkaç kez açıp kapadıktan sonra;

"Yürürken konuşuruz." dedi. Ne söyleyeceğini bulamaması garip değil. O kadar güçlü bir anne kız ilişkimiz yoktu. Aslında bunu beni başından atmak için yaptığını düşündüğümü bile sanıyor olabilirdi. Ne kadar bu düşünceyi reddetsem de, zihnimin derinlerinde çok ufak da olsa düşünmüyor değildim. Yüzünden anladığım kadarıyla ciddi bir konuşmaya başlamak üzereydi. Boğazını temizledi ve;

"Seni özleyeceğim, bebeğim. Şunu bil ki... seni çok seviyorum."

Pekala. Tahmin ettiğimden kısa olmuştu. Arabamıza varmıştık. Birbirimizin yüzüne bakmıyorduk. Ona bakarsam ne göreceğimi bilmiyordum ya da ne yapacağımı...

Burnunu çekişinden bir an ağladığını sandım. Hadi ama ağlıyor olamazdı, değil mi?

Bagajı açıp bavulumu indirdikten sonra bana doğru döndü,

"Odana götürmene yardım etmemi ister misin?" Bir burun çekiş daha.

"Hayır! " Galiba sesim biraz fazla çıkmıştı. Heyecanlanınca hep böyle olur.

"Yani...gerek yok. Teşekkür ederim." İşi düzeltmeye çalışmıştım ama pek etkili olamadım anlaşılan.

"Ava..." Ve ihtiyacım olan şeyi yaptı. Bana içten bir şekilde sarıldı. Annemin gözyaşları omzumu ıslatırken yaşadığım küçük çaplı şoktan dolayı karşılık vermek anca aklıma geldi. Ben de ona sarıldım. Kollarını daha da sıktı. Uzun sarılmamızdan sonra geri çekildi. Bavulumu bana uzattıktan sonra 2006 model Micra'sına bindi ve yapmacık gülümsemesini takınıp bana el salladı. Gittikçe uzaklaşan arabasını izlerken gözyaşlarım süzülmeye başladı. Onca yıldan sonra neden ağlıyordum ki?

Ah, doğru. O zaman da böyle olmuştu. Annemle babam boşanmışlardı. Annemin arabası yine böyle uzaklaşıyordu ve ben yine böyle ağlıyordum.

Birinin boğazını temizlediğini duyunca yerimden sıçradım ve ayağımı bavuluma çarptım. Ahh! Boğazını temizleyen kişiye döndüğümde meraklı gözlerle bakan bir kızla karşılaştım. Ve belirtmem gerekiyor ki ÇOK yakınımdaydı. Kahverengi saçları ve şu anda merakla bana bakan çikolata rengi gözleriyle çok tatlı biriydi -kıyafetlerini saymazsak- . Kıyafetlere çok taktığımı biliyorum ama sakın okulda katolik rahibe kıyafetleri giyildiğini düşünmeyin. Siyah diz altında -ayak bileklerinin üstünde- etek, beyaz, üstünde okulun haç işaretli arması olan bir gömlek ve beyaz bir bandana. Tek iyi yanı saçların örtülmemesiydi. Konuya dönersek bu kız ne kadardır oradaydı ki? Ağlarken beni görmüş müydü?

"Merhaba?" dedi sonunda.

"Sen kimsin?" Evet, oldukça açık sözlüyüm.

"Ah, ben sana yatakhaneyi göstermek ve okulu gezdirmek için görevlendirildim. Adım Abigail. Sen de Elizabeth Ava olmalısın, doğru mu?"

"Ava diyebilirsin."

"Öyleyse tanıştığımıza memnun oldum Ava! Hadi sana yatakhaneyi göstereyim." Kolumdan tutup beni sürüklemeye başladı.  

Galiba fazla enerjik bir rahibeyle tanıştım...ve can sıkıcı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 16, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gotik RahibeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin