Şanssız

506 29 4
                                    

...Hepsi bana bakıyordu

Yerimde dikleştim. Yanıma doğru yürüdüler ve etrafımı sardılar. İri olan:

-Hey güzelim bilmiyorsun herhalde orası bizim yerimiz, dedi ve yanağımdan makas aldı.

-çek şu elini, dedim ve eline bir tane vurdum. Devam ettim:

-ayrıca burası sizin yeriniz değil. Herkesin burda oturmaya hakkı var.

Olay büyürken az önce bana küçük hanım diyen garson dahil kimse gıkını çıkartmıyordu.

-yeni heralde bu. Bizim kim olduğumuzu bilmiyor,dedi arkalardan biri

-Biliyorum ya da bilmiyorum. Burası herkese açık bir yer,dedim

-İyi cesaret ,diye mırıldandı uzun kızıl saçlı bir kız.

-Bak canım ben öyle yanağından makas almam yolarım o saçlarını,diye de devam etti.

Tam kız üzerime yürürken arkadan yeşil gözlü siyah saçlı bir çocuk kızı bileğinden tuttu ve:

-Bilmiyor, daha yeni olmalı.Hem gidiyordu değil mi ? dedi bana dönüp.

-Kim demiş ?dememle kızın beni bileğimden kavrayıp ittirmesi bir oldu. Bir an kendimi cafenin kapısının önünde karın üstündeyken buldum. Başımı çarpmıştım ve zonkluyordu.Hemen toparlanıp kalktım.Tam kalktığım yere ben kalkar kalkmaz bavulum düştü. Köşesi kırılmış ve içindeki her şey yere saçılmıştı onlar gülerken ağlamamak için kendimi zor tuttum. Çamaşırlarımı aceleyle içine yerleştirdim. Valizi kapatıp yürümeye başladım. Bir yandan ağlıyor öbür yandan vücuduma yayılan bu acının nerden geldiğini bulmaya çalışıyordum. Tam o sırada arkamdan biri seslendi:

-şşşştt sen ?!

Dönüp bakmadım bile bir gün için çok fazla şey yaşamıştım zaten.Yürümeye devam ettim.Nerden seçmiştim ki bu şehri ?! Ben yürürken biri benim boşta sallanan kolumdan tuttu ve geri çevirdi. Valizim tekrar düştü. İşte o zaman çeşmelerimi iyice açtım.Valizimi düşüren şahıs:

-çok hızlı yürüyorsun... deyince istemeden gözlerimi kaldırdım ve ona baktım. Bu ses onundu. Cafedeki çocuk...

-Ne var yeterince rahatsız etmedin mi ? dedim gözlerimi silerek.

Yere eğilip bavulumu aldı ve kaldırımdaki banka yürüdü. Üstündeki kara aldırmadan oturdu hala valizimi tutuyordu.

-Ver şu valizi,dedim ve yanına gittim.

-Otur önce, dizin kanıyor.

Oturdum. Demekki acı ordan geliyordu.

-Başını da çarpmışsın.Mosmor olmuş, dedi ve elini şakağıma götürdü.Sarı saçlarımdan bir tutamı geriye attı. Ayağa fırladım. Bunu sadece Furkan yapardı. 

-Eline koluna mukayyet ol. Siz hep böyle misiniz? Ne hakla bana dokunursun çimen göz.

Kıkırdadı:

-Çimen göz mü? Baksana utanıyor musun sen?

- Ne utanması be!! Emin ol sana açıklamak zorunda olmadığım çok şey var.

-Tabii öyle.Hadi git bakalım, dedi alayla.

-Ver valizimi !

-Al ,dedi ve uzattı.Elinin olduğu yer sıcacıktı.Tam giderken:

-niçin geldin?dedim

- Onlar adına özür dilemek için. Sakın bir daha oraya oturma.

-özür dileme şeklin mi bu senin ?

Özür dilemesini beklerken:

-Evet,dedi alayla 

-Çimen göz ,diye söylendim.güldü ve gitti.

Başımın ağrısı iyice keskinleştiğinde metroya varmıştım.Yurdun rehberlikçisi Dilek Ablayı aradım. Her şeyi anladığıma emin olunca bindim metrobüse, yurda gittim.....

Kar TanemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin