Yurdun kapısından girerken saatime baktım ve içimden küfür etmedim ama yine de kötü şeyler söyledim (hey ben iyi bir kızım!). Geç kalmıştım ve "müdiremizi" görmem gerekcekti. Neden ben, neden hep ben ?! O kadından da hayatımdan da nefret ediyorum! Bazen diyorum ki git bul şu kulübeyi kaç onunla ama ne yazık ki bulamıyorum! Bu arada ben böyle kendi kendime konuşurken zaman ilerliyor ve benim aleyhime işliyordu. Gıcık zaman! (taman iyi kız dediysekte ergen kız değil demedik:) müdürün odasının kapısına geldiğimde içerinden boğuk sesler ve kötü bir koku geliyordu. Sanki bilirsin işte "bağırsak sorunları"gibi. Kapıyı tıkladıktan sonra gel emrini duydum. Kadının odası bizim odamızdan bile büyük ama nasıl bir azimle kokutmuşsa o kötü koku her tarafa yayılmıştı. Nerdeyse gözlerimden yaş gelecekti ama kokudan değil (tamam etkisi vardı ama) görüntüden. Bu kadın hep komik dercede kötü görünürdü fakat bugün sanki özel olarak böyle yapmıştı. Yavaşça yaklaşarak :
-Efendim beni istememiştiniz ama geç kaldığımı kendim bildirmek ve sizi görmek istediğimden (bak bak yalana da bak hele!)geleyim dedim.
-Eğer beni görmek isteseydin zaten yurda erken gelirdin
-Ama efendim okulun özel kütüphanesinden bir araştırma yapmam gerekiyordu...
-Sus, madem kütüphaneleri bu kadar seviyorsun buradakini de bir temizle bakalım!
-Peki efendim.
Kızgın bir suskunlukla odadan ayrıldım. En azından tüm yurdun önünde rezil etmedi beni. Ayrıca bana hayatındaki ilk ve tek iyliği yapmış oldu. Kütüphaneleri çok severim!
Kütüphaneye giderken Lessie ile karşılaştım. Çok tatlı bir kız ve benimle konusan tek öğrenci. Aslında çok güzel bir kız ama diğerleri gibi havalanıp makyaj kutusuna düşmüyor. Sanırım annesini kaybettikten sonra herkese iyi davranmaya başladı.
-Naber ?
-...
-Noldu? Bir şey mi oldu ?
-...
İlk defa beni böyle görmezlikten gelmişti. Sanırım yine babasiyla kavga etmişti. Yine de garipsedim. Neyse benim onu temizlememi bekleyen büyük bir kütüphane var!
Aslinda yurdun kütüphanesine hiç girmemiştim. Hep okulunkini kullanırdım. Müdür temizlememi istediğine göre gerçekten büyük olmalı kadın beni sevmiyor.
Ben kendi kendime konuşurken ve bunları düşünürken kapısına varmıştım. Vay Arkadaş! Hayir beni sevmiyor değil, benden nefret ediyor! içeriden müdürün odasındakinden beter bir koku geliyordu. Sanırım bu kokuya alışmaya başladım. Ama koku hala yoğun bir tür sis perdesi gibi buraya yayılmış. Kütüphanecinin yerine gittigimdeyse yerde kostüm gibi deri duruyordu. Dokunduğumda anlamadım ki gercekten de deriymiş!