RÜYALARIMIN KIYISINDA - SEHUN- 1/1

37 10 0
                                    

exo-Lnaslii Bunuda buraya bırakıyorum arada bir okuyup ne kadar kawai bir çingum var dersin.

Yağmurdan dolayı yavaşça kapanan gözlerimi boş verip rüzgardan geriye katlanmış şemsiyeme çatık kaşlarla baktım.Hayattaki şansımın örnekleri olamaları ne kadar hoş bir hareketti öyle?

Sağanak devam ederken bir kafenin içine sığındım.Sıcaklık değişimi bedenimi titretmişti. Etraftaki yoğun kahve kokusuna karışan nefeslerim havada buhar olup uçuştular.

Meraklı gözlerle etrafı taraken içerisin tam takır kuru bakır olduğunu fark ettim. Kapının eşiğinde dahi olsam masaların üstündeki toz katmanını seçebiliyordum.Yaşadığım yerden uzak olduğumun kanıtıydı.Bizim oralarda değil boş kafe bulmak boş bardak dahi bulmak onu dünyanın en değerli nesnesi yapardı.

“Kimse var mı?”Kısık çıkan sesime geciken cevap tüylerimi diken diken etti.İçeride kimse olmamasına rağmen buraları toplayan bir garson olmalıydı değil mi?Nefesimi verip masalardan birinin sandalyesini çekip oturdum. Elinde sonunda biri gelemeliydi.

Kolarımı birleştirip kafamı aralarına yerleştirdim. Yavaşça kapanan gözlerime söz geçiremedim , asla iradeli biri olmamıştım. Birkaç dakika sonra irkilerek uyandım. Sandalyeyi yavaşça geriye itekledim.

Adım atmama kalmadan arka odalardan geldiğine inandığım bir gürültü koptu.Tezgahın arkasında kalan kapı açıldı.Gürültüyle yerimde sıçradım tek adımımı arka tarafa atıp kapı kolunu aşağı ittirdim.Burdan çıkıp uzaklaşmak istesemde kalbim ve merakım bana engel oluyorlardı.
Bu kadar çok k-drama izlemenin yan etkisi olsa gerekti.

Açılan kapıdan birinin çıkmasını bekleyip sokağın sisinde kaybolmayı planlıyordum.
Bir dakika... İki dakika. Kapıdan kimse çıkmayacağını düşünmeye başlamıştım.Ritmini atraksiyona kurban olarak hızlandırmış kalbim yavaşça eski haline dönüyordu.Nefesimi hızlı fakat dengeli bir biçimde verip yağmurdan dolayı ağırlaşmış sırt çantamı masalardan birine bıraktım.Az önceki gürültüyü bir kedinin yaptığını düşünmeye başlamıştım, hem bir insan olsa şimdiye çıkmıştı değil mi?
İlk gözden cüzdanımı alıp kalan son dolarlarıma çarpık bir bakış attım.Fakirlikte ağız kokusu kısmına yaklaşmıştım,bu ayki daire paramı denkleştirmek için üç işte birden çalışsamda sonuç vasattı.

Kimsenin olmayışını düşleyip sağımdaki sandalyeyi yavaşça tekmelerim. Tahta ayakları parkede sürtünüp bir boşluğa takılmışçasına düştü.Gözlerimi kısıp bu gürültüye kimsenin gelmemesini umdum.
Bordo duvar kağıtlarıyla çevrelenmiş kafe etrafta bulunan eski model arabaların ve meşe ağcından yapılma tezgah haricinde gayet sadeydi.Pencerelerin kenarlarında çevrelenmiş yıl başı ışıkları gülümsememe sebep oldu.Kendi dairemde de bu taktiği uygulayıp nostajik bir alan yaratmaya çalışmıştım.Kabloların fişi pirizde fazla uzun kalınca sigorta atmış ve tüm mahalle karanlığa bürünmüştü.Bu da istenmememin başka bir nedeniydi.

“Aslında...”Alt dudağımı yavaşça dişledim.Aklıma gelen fikirle hunharca sırıtmaktan alamadım kendimi.
Sırt çantamı ters çevirip ıslanmayan tek bölmeyi açtım.Hala ordaydı ve bana gülümsermiş gibi bakıyordu.Merceği buğlanmış, üzerinde küçük küçük damlacıklar vardı.
Kenarlarından dikkatlice tutup çıkardım.Ellerim yerlerini alırken pencerenin karşısında ki standa göz gezdirdim. İlerleyip önünde durunca eski model bibloları ve arabaları simetrik biçimde düzelttim.Mavi, tam önünde barış işareti olan karavanı sona koyup önüne farlarından biri kırışmıl , kapılarından bri gevşeyip açılan kırmızı arabayı koydum.
Şaheserime son bir bakış atıp sevinçle gülümsedim.Belki Bayan Kim eski model arabalara olan takıntısını es geçmez ve fotoğraflarımdan bazılarını beğenebilirdi.

RÜYALARIMIN KIYISINDA  -SEHUN-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin