8◑

40 15 4
                                    

Sabah ilk dersten çıktıktan sonra lavobaya girdim.
Yüzümü tekrardan yıkayıp aynaya baktım.
Gözlerim kızarmış yüzüm normal renginden daha da beyazlamıştı.
Saçlarımı topuz yapıp aşşağı indim.
Emir baska kütüphane üyeleriyle ilgileniyordu.
Ona görünmeden hızlıca içeri girdim. Simdi etrafta Kadiri arıyordum.
Kütüphane fazla büyük değil ama karışıktı.
Adeta labirent gibi olan kitaplıklar insanın aklını karıştırıyordu.
En son ki kitaplıktan sağa  döndüm.
Masalardan birinde oturuyordu.
Önün de ki kitaba dalmış beni görmemişti bile.
Yüzsüzce birşey söylemeden masasına oturdum.
Yavasca başını kaldırıp üstümü inceledi.
Sonra Gülümseyerek iki kolunu da masanın üstüne koydu. Gözleri parlamıştı.
"Gelmişsin. "
"Seni bulmamı söylemiştin."
Kafa sallayıp başını masada ki kitaba dogru egdi. Hala bisi söylemiyordu.
"Bana şu kitaptan bahsedicektin. "
Basını kaldırdı ve gülümsemesi gitti.
"Meal. "
Diye düzeltti.
"Peki ne var bu kitabın içinde? "
"Meal Kur'an'ı Kerim'in türkçeye çevrilmesi ve bizim anlayacağımız düzende kitaba geçirilmesidir. "

"Hala ilgi çekici gelmedi."

"Okumanı istiyorum. "

Ayaga kalkıp kitabı önüme koyup bana doğru çevirdi. Arkama gecip sayfaları karıştırdı. Açtığı sayfa oldukca karısık ve sıkıcı görünüyordu. Ellerini çektiğinde okumaya başladım. Heycanla ilgimi çekicek herhangi bir kısım arıyordum gozlerimle.

Lokman suresi
34. Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler bakalım!
Haydi sefa sürün ama yakında bileceksiniz!
37. Görmediler mi ki Allah rızkı dilediğine bol bol vermekte diledigininkinide daraltmaktadır.
Şüphesiz imanlı bir kavim için bundan ibretler vardır.
38. O halde sen akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver.
Allahın rızasını isteyenler icin bu en iyisidir. İste onlar kurtuluşa erenlerdir.  

Artık okuduklarımı anlamıyordum. Aklım onca okuduklarımın içinde bu ayetlerde takılıp kalmıştı.
Sanki birşeyler icin gec kalmıştım.
Sanki Allah benimle konuşuyordu.
Kalbim cok hızlı atmaya başladı ve gücüm çekildi.

Ayyh.. Omuzuma dokunmasıyla irkildim. Kendimi cok kaptırmıştım.
Elinde iki oralet vardı.

"Ne ara gidip aldın bunları?"

"Bir 15 dakikadır burada yokum."

Dedi Gülümseyerek. Gamzeleri yoktu ama  mavi gozleri kıslınca cok tatlı oluyordu. Elinde ki oraletleri masaya bırakıp oturdu.  Arkasına yaslanıp konuşmaya başladı.

"EE begendin mi?  Bu sefer ilgini çekti mi? "

"Eh yani.. Bunları genel hayatta da akıl ediyorum. Hepimizin bildigi şeyler. "

"Eminmisin. Okuduğun diğer kitaplara benzemez bu. Bunlar hic olmadığı kadar gerçek şeyler. "

"Ya anladım ben. Güzel kitap. Allahı anlatıyor. Dini işte. Çaban icin teşekkür ederim. Ama ilgimi çekmedi."

Dedigimde Sinirlenmeye başladığı cok belli oluyordu. Saçlarını geriye dogru eliyle tarayıp basını baska yöne çevirip dudagını ısırmaya başladı. Gülümseme ugruna birsey kalmamıştı yine.
Derin nefes alıp bir anda sandalyeden kalktı.

"Haklısın Demet. Boşuna çabam.
Nasip işi işte. "

Hızla yanımdan uzaklaştı.
İcime bisi oturdu. Bir süre yerimden kalkamadım. Ona iyiymisim gibi görünmeye çalışsam da hala ellerim titriyordu.

Meali çantama yerleştirip kapıya gittim.
Emir bakışlarını direkt bana yöneltti.

"Hala kötü gözüküyorsun. "

Yüzme Bilmeyen Balık~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin