2. Bölüm

62 7 0
                                        

-KAIVU ADASI-MARİNE ÜSSÜ-

"Asker! Cesaretini duydum. Gölge ile karşılaşmak nasıldı huh?"

Luhan 'hazır ol' konumundayken karşısındaki teğmen onu sorguluyordu. Sesinin aynı tınıda çıkıp devam edebilmesi için uğraştı ve duyulabilecek bir yükseklikte konuştu.

"Güçlüydü, efendim. Çok güçlüydü. Lanet olası beni tek hamlede yere devirdi!...-"

Luhan söylediklerinin farkına vararak gözleri genişledi ve 90 derece eğilerek özür dilemeye başladı.

"Ç-Çok özür dilerim efendim. Yanlışlıkla ağzımdan kaçırdım. Lütfen affedin."

Teğmen soğuk suratı gibi olan sesiyle Luhan'ı dondurdu.
"Kalk!"

Luhan dudaklarını ısırdı ve yavaşça doğruldu. Yatakhanede duyduğu dedikodulara göre Teğmen Lorengten(Lorıngtın) çok sert bir adamdı. Saygısızlık eden olursa çekinmeden yüzüne yumruğunu ya da tokadını geçiren bir albaydı. Teğmen Luhan'a yaklaştı ve sert bakışlarıyla direk Luhan'ın gözlerine bakarak onu yerin dibine soktu. Ellerini arkasında birleştirerek burnunu oynattı.

"Bana saygısızlık yapanların sonu ne olur biliyor musun?"

Luhan korkuyla yutkundu.
"B-Biliyorum efendim."

Teğmen yakınına geldi ve bakışlarını birleştirdi.
"O zaman cezana geçelim.."

Luhan korkudan yumruklarını sıkıyordu. Ama onu asıl korkutan şey ceza değildi. Askerlikten atılabilirdi ve bu Gölge'yi bir daha görememek demekti. Gözlerini kapattı Luhan. Içinden cezasının sadece bir tokat olması için dua ediyordu. Ama birden duyduğu kalın kahkahalarla tırsarak gözlerini açmıştı. Teğmen karşısında karnını tutmuş gülüyordu. Luhan şaşkınlıkla ağzı beş karış açık Teğmen'e bakakaldı.

"Tanrım..yüzünü görmeliydin! Sadece şaka yapıyordum, sakin ol."

Luhan üzerinden kalkan büyük bir yükle gülümsemeye çalıştı. Teğmen Lorengten yavaşça arkasını dönerek odanın büyük cam kesitinin olduğu yöne ilerledi. Nefesini vererek denizi izledi.

"Gölge..bizim için büyük bir tehdit, Lu Han.."

Luhan albayın dediklerine kulak kesildi.

"Sadece bizim için değil..kralımız, şehrimiz, ülkemiz, insanlarımız ve dünyamız için büyük bir tehdit...Onunla karşılaşabilmeyi çok isterdim." Luhan'a döndü. Adımlarını ona yöneltti.

"Neden biliyor musun? Onun tahmin edemeyeceğim kadar pislik dolu kalbine kılıcımı saplayabilmek için!" Teğmen hızla kılıcını çıkararak Luhan'ın kalbine doğrulttu. Luhan ani hareketle korkudan yerinde sıçradı ve gözlerini sıkıca kapadı. Bu adamın şakası yoktu.

"Nasıl biri Luhan?.." Lorengten gülerek kılıcını yerine geri koydu. Arkasını dönerek tekrar eski yerine yürümeye başladı.

"Onunla daha önce hiç karşılaşmadım.. Yüzü nasıl? Yıllarca yaptığı şerefsizliklerinin izlerini taşıyor mu göz altlarında? Gözleri kana susamışçasına bakıyor mu? Dişleri insan derisini parçalamaktan çürük mü? Peki ya elleri? Silah yerine ellerini mi kullanıyordu?.."

Luhan'ın ağzı açık kalmıştı. Bu kadar kötü birine hiç benzemiyordu. Aksine aşırı normaldi. Teğmen aniden ona döndüğünde eli ayağına dolaştı.

"E-Evet efendim.."

'Korkak..' duyduğu cevapla iç geçirdi bir silüet onlara görünmeden.

Kapı yüksek sesle çalındığında yerinde sıçradı Luhan. Boğazına takılı kalan yumruyu yutkunarak geçirebilmeyi umdu. Aksi takdirde stresten ölecekti.

GRANDLINEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin