-1-

27 5 2
                                    

Turna’yım ben.Adım gibi...Özgür ruhlu bir kızım ama hayatım,tüm gücüyle özgür olmak için çırpınan ruhuma tezat bir şekilde kısıtlı.İstanbul’da yaşıyorum.Belkide olabilecek en güzel şehir ama yetmiyor bana.Şu hayatta sevdiğim üç insan var zaten,bu şehri bana katlanılabilir kılan.Hasret,Barkın ve Toprak.Duyduğunuz gibi Hasret,Barkın be Toprak(!)Annem değil!Babam yok zaten.Hangi cehennemde olduğu belli değil.Annemi de pek sevdiğim söylenemez açıkçası.Kendisi babamın metresiymiş.Bana hamile kalarak babamı garantiye almak istemiş ama vakti zamanında o adam; ’Ne haliniz varsa görün!Sen ve o karnındaki her ne boksa umrumda değilsiniz.?’diyerek
annemi reddetmiş.Daha sonra annem hırs yapmış babamın söylediklerine.O zaman eline geçen ufak tefek paralarla yatırım yapmış.Son durum olarak kendisi günümüzdeki ’YILMAZ HOLDİNG’ zincirinin sahibi Aylin Yılmaz!Aman ne güzel.Şu an babamın o yıllardaki durumundan en az beş kat daha iyi olduğumuzu söylüyor.Ki,bu zenginlik denen meretin şu güne kadar bana kattığı tek şey kısıtlılık.18 yıllık hayatım boyunca İstanbul dışında hiçbir ili veya ülkeyi gezmiş değilim.Aslında annemin beni umursadığı falan yok,istediği şey kendisinden sonraki işlerinin başına geçecek olan köleyi-o köle ben oluyorum-her türlü kötülükten korumak.Tek varis benim sonuçta.Sadece İstanbul sınırları içerisinde nereye istersem gidebilirmişim.Kısacası Turna’yım ben...Adım gibi...Özgür ruhlu bir kızım ama hayatım,özgürlüğü için tüm gücüyle çırpınan ruhuma tezat bir şekilde kısıtlı...

Sabah,kafam çalışma masamın üzerindeki test kitaplarının içine gömülü bir şekilde kalktım.Eh, lise son sınıf öğrencisi olmak bunu gerektirir.Yine bir pazartesi.Severim aslında pazartesi günlerini.Bir çok öğrenci pazar günlerini sevmez okul olduğu için ama tam bu yüzden seviyorum.Okul olduğu için.Zaten en büyük zevklerim okula gitmek,kitap okumak ve Hasret ile beraber sinsi olanlar kurmaktan ibaret.Onları seviyorum çünkü yalnızlığımı unutturuyor ve annemin nadiren evde olduğu günlerdeki sabahlar yatak odasının aralık kapısından-ne hikmetse her gördüğümde aralık oluyor-şahit olduğum iğrenç manzarayı unutturuyor.

     Kafamı çalışma masamdaki test kitaplarının üzerinden kaldırıp,elimi yüzümü yıkamak için lavaboya gittim.Her gün olduğu gibi formalarımı giyip,saçlarıma tepeden gergin bir at kuyruğu şeklini verdim.Ardımdan test kitaplarımı çantama koyduktan sonra sırtıma geçirdim ve annemin yatak odasının kapısının açık olduğunu farkedince sinirli bir şekilde evden çıktım.

  Sınıfa girdiğimde Hasret beni sıcak bir sarılma ve yanağıma sulu.bir öpücükle karşıladı.

"Günaydın!"dedi Hasret yine neşeli bir şekilde.

"Sanada" o her ne kadar neşeli ise ben de bir o kadar donuktum.

Sınıfa şöyle bir göz atınca Toprak’ın sınıfta olmadığını farkettim.Kesin yine uyuyakalmıştı kabadayı panda!

"Eee anlat bakalım dün ne oldu?"Hasret, küçüklüğünden beri Toprak’a platonikti ve dün edebiyat öğretmeni onlara beraber yapmaları gereken bir ödev vermişti.

Hasret suratını astı ve onu taklit ederek"Kendi başına hallet çok yorgunum ben uyuyacağım.dedi"İç çekti."Bende bütün ödevi tek başıma yaptım."

Tam bir şey diyecekken Toprak yanımızda bitiverdi.

"Günaydın."dedi esneyerek.

"Sanada günaydın uykucu panda."

"Turna!"dedi uyarıcı bir ifadeyle."Kaç defa diyeceğim bana ulu orta yerlerde bana panda deme diye?"

"Aman be sanki bitarafından birşeyler eksilecek."

"Karizmamı çiziyorsun."

"Biliyor musun sen ve karizman umrumda değil sen benim heryerde pandamsın."

KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin