Annem ve Babam

36 5 3
                                    

Multi; Selen
Cenk' ide diğer bölüm göreceksiniz. İyi okumalar :)

                      
                      
     2. Bölüm 
                      

Sınıfa girdik. Gözlerim yandı. Sanırım sen Selen değilsin. :D Baksana gözlerin yandı. Aman ne komik! Sanırım aybaşı olacaktım. Çok sinirliydim şu sıralar.

Sınıfta tanımadığım bir çocuk gördüm. Yüz hatları oldukça sertti ki... O... Katil gibiydi. Bir katil bile böyle soğuk olamazdı. Etrafına sertçe bakıyordu. Bu çocuk bizim sınıfımızda mı!? Of! Ona baktığımı anlayınca bana baktı sertçe. Gözlerimi kaçırdım.

Arkamdan biri geçti. Bu Cenk' ti. Bana baktı şaşkınca.  "Bu sınıfta mısın?" dedi. Kafamı salladım. "Biz de yeni geldik." Sorarca baktım. Şu sert tipli kişiyle mi gelmişti acaba?

O sert çocuğu gösterdi. "Onunla geldim. İsmi Burak" Burak... Katil Burak diyeceğim sanırım. Ona böyle demeye hakkım yoktu ama bir katilden bile soğuk ve sertti.

Hoca içeri girdi. Biz Buse ile sıramıza oturmuş sohbet ediyorduk. Komik bir şey söyledi ve seslice kahkaha attım. Biraz uzun sürmüştü gülüşüm. Bi kaç kişi tersçe baktı. O kişiler de uyumaya çalışıyordu. Burak' ında ters bakışları onların arasındaydı. Gözlerimi kaçırdım. Katil Burak. Teneffüs çalmıştı.

Hoca içeri girdi. Şaşırdım. Hoca kâğıtları dağıttı yürüyerek. Egolu hoca. Bana dağıtırken "Ders matematik ve biz yazılıyız öyle mi!!?" Yüksek hemde çok yüksek sesle konuşmuştum. Ders matematik miydi yani!? Ve sınavdık. Hoca bana tersçe baktı ve dağıtmaya devam ederken "Kâğıdını alanlar  başlasın' dedi. Diğer sıranın önünde oturan kişilere kağıtarın hepsini verdi ve "arka arkaya dağıtın" dedi. Yorulmuştu. 51 yaşındaydı zaten. Bi de egosu eksik olmuyor. Buse' ye baktım. Fısıldayarak "bari şu yeni çocuklar kendini tanıtsaydı da ders kaynasaydı" "Hoca senden akıllı" dedi Buse. Ne yapacaktık şimdi? Kopya? Olabilirdi. "Şşt pşt. Buse. Çalıştın mı?" dedim fısıldayarak. Kafasını salladı. Ofladım. Bütün derslerde başarılı olan kız matematikte kötü oluyor anasını...!

Hocaya baktım. Elini dudaklarını götürüp susmamı işaret etti. Önüme döndüm. Göz devireceğim de görecek. Ay götüm! Demek isterdim ama onunla uğraşamazdım.

Zil çaldı. Ofladım. "Kâğıtları verin" "Ama hocam-" "İtiraz yok!"
Kâğıdı verdik. Kantine indik. Acıkmıştım. "Buse ben yiyecek alayım. Sen bi masaya otur bekle. Ne istersin?" "Döner ve ayran"
Kafamı salladım. Ben hamburger ve soda almayı tercih ediyordum. Kilo almıyorum sonuçta. Sıraya hızlıca girdim.

"Döner, ayran, hamburger ve soda" deyip parayı koydum. İstediklerimi verdi. Sodanın kapağını açtı. Hamburgeri ve döneri bi elimde tutarken, ayranı ve sodayı diğer elimde taşıdım zorlukla. Ayran kutusu kalındı zor taşıyordu parmaklarım.

Masaya zorlukla koydum elimdekileri. Karşısına oturdum. O sırada Cenk ve Burak' ı gördüm. Yerimde rahatsızca kıpırdandım.

O kadar yazıyorum ama bi bakmışım 383 kelime. İnanmıyorum.
Neyse devam.

Buse rahasızlıkla kıpırdandığımı fark etmiş olacak ki arkasını döndü. Bize baktılar. Burak kinle bakıyordu. Nedenini anlamadım. Buse hızlıca önünü döndü.

Zil çalmıştı. Biz de kalkıyorduk. İki kat yukarı çıktık. 11/C şubesinin önünde durduk ve sınıfa girdik. Şaşırmışsınızdır. Sen 19 yaşındaydın nasıl 16 yaş sınıfına giriyorsun diye. Ben okula 2-3 sene geç başladım.

ÖNEMLİ! Burak' ın gözünden yazmak istiyorum ama eğer yazarsam herşey ortaya çıkar ve gizem gider. İlerde yazacağım
Devam.

Babam yurt dışındaydı. Aslında annemle kavga edip duruyorlardı. Sonra babam bir daha asla geri gelmeyeceğini söyleyerek gitti. Durumumuz kötüleşti. Babam annemin şirketini batırmaya çalıştı. Öyle de oldu. Battı annemin şirketi. Durumumuz kötü oldu. Liseye geç başladım. Şirket 2-3 senede anca toparlandı. Annem o 2-3 sene içinde durumumuzun iyileşmesi için hep çalıştı. Yüzünü hala çok az görüyorum çünkü  o çalışmayı bırakırsa şirket yeniden batar. Bu yüzden benimle hiç ama hiç ilgilenemiyor. Senelerce sevgisiz büyüdüm. Annemin bana sevgi göstereceği vakti bile olmadı.

Sınıfa Cenk gilde girdi. Cenk güler yüzlüydü. İyimserdi. Ama Burak çok kötüydü. Etrafına kin kusuyordu.

Sonunda okul bitmişti. Buse başka servise bindi. Vedalaştık. Yine görüşürdük hemen. Ama kardeş gibi bağlarımız vardı. Birbirimizi gördüğümüzde sarılır, ayrılırken yine sarılırdık. Başkalarına garip gidiyordu. Ama biz buyduk.

Eve girdim baygınca. Mutfaktan sesler duydum. Ama yemek yapma seslerine benziyordu. Annem!? Çantamı yere fırlattım ve koşarak mutfağa girip annemin boynuna atladım. Güldü

"Geleceğini neden söylemedin?" Gülümsedi "Sürpriz olsun istedim." Ben de gülümsedim. Onu çok özlemiştim. Aynı evde yaşıyorduk ama birbirimizi  görmeyip özlüyorduk. Garipti...

Teşekkürler

AcımasızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin