Derse girdiğimde Yasemin sınıftaydı, ama Anıl yoktu.
Anıl iki ders boyunca sınıfa gelmemişti. Büyük ihtimal yine okuldan kaçmıştır. Hiç anlamıyorum ben bu çocuğu. Son dersin bitişini haber veren zil çalmıştı. Canım zilim sonunda eve gidecektim. Eşyalarımı toplarken çantam yere düştü ve içindekiler etrafa saçıldı. Onları toplamaya başlamıştım. Herkes çıkmıştı. O sırada telefonuma Yasemin'den mesaj geldi.
Gökse, spor salonundayım yardımına ihtiyacım var. Ayağım çok acıyor. Lütfen...
Ne oldu şimdi bu kıza. Canı gerçekten acıyor olmalı ve yardımıma ihtiyaç duymuş olmalı ki kavgamızdan sonra mesaj atmış. Çantamı da alıp aşağı spor salonuna indim.
"Yasemin?"
Ses gelmedi.
İlerlediğimde karanlığın içinde Yasemin'in bilekliğini gördüm. İleride biryerlerdedir diyerek ilerlemeye devam ettim. Sonra birden spor salonunun kapısının kilitlendiğini fark ettim. Gidip kapıya vurup "Ben buradayım!" Diye bağırdım ama boşaydı. Arkamda birinin varlığını hissettim. Arkamı dönüp baktığım da Anıl'ı gördüm. Zorba! Şimdi neyin peşindeydi ?
Neyin peşinde olduğunu bilmem de iki şeyden emindim. Bu gece burada beraber kalacaktık ve telefonumun şarjı bitmişti az önce Yasemin'in mesajını okuduktan sonra kapanmıştı.
YASEMİN !!!
Anıl pis pis sırıttı. " Ne arıyorsun burada,hadi beni Yasemin çağırdı da sen ne alaka?." Dedi.
Yasemin ya hayır! İnanamıyorum Yasemin beni bu zorbayla okulda yalnız bıraktı. Hemde bilerek ve isteyerek. Kumpasçı Yasemin!!! Bu olamaz, olmamalı. Düşünmek bile istemiyordum. ANIL İLE SPOR SALONUNDA KOCA GECE BERABERİZ, SPOR SALONU BEN VE ANIL,HAASSİKTİR. SPOR SALONUNDA BİR GECE. ZORBAYLA aklımda bunlar dolanıyordu ve Anıl bana bakıyordu... Bunlar onun planıydı kesin yetti artık fazla oluyor.
"Sen yaptırdın dimi ha sen ? Anıl !" diye bağırarak üstüne yürüdüm.
Üst dudağı küstahça kıvrıldı. "Sen manyak mısın? Beni buraya Yasemin çağırdı önemli olduğunu söyledi bende geldim söyledim sana az önce." dedi.
"Bende inandım!" dedim son söylediklerine uyumla. Ama sanırım sesimi fazla yükselttim ve Anıl'ı kızdırdım. Üzerime doğru hızlı yürüdü ve kollarından tutup hızla duvara yasladı. Duvara çok sert vurmuştu sırtım. Anıl'ın gözlerinin içine baktım. Mavi gözleri sinirden parlamıştı. Şimdi boku yedim.
"Benim canımı yeterince sıkmıyor musun sence? (!)" dedi tıslayarak. Korktuğumu fark ettirmeden "öyle mi sence?" dedim tek kaşımı kaldırarak, ona meydan okuyordum resmen. "Gökse yeter artık, kaşınıyorsun!"
"Tamam bu gece burdayız kavga etmesek mi? Ve umarım Yasemin ailemi arayıp merak etmemelerini söyler. Eğer gerçekten bizi buraya o tıktıysa." dedim imalı imalı. Gülerek beni bıraktı.
Minderlerden 4 tane aldı ikisini bir yere diğer ikisini de bir iki adım uzağa yan yana koydu ve bana minderleri işaret etti. Oturduğum yerden kalkıp gösterdiği yere gittim.
"Teşekkür ederim." dedim soğuk bir şekilde. Cevap vermeden uzandik ve ikimizde tavanı seyrettik bir süre. En son hatırladığım Anıl gözleri açık tavana bakarken benim gözlerime uyku düşmüştü.
Gece uyandığımda Anıl bana doğru dönmüş uyuyordu. Soğuktu çok üşümüştüm. Anıl'ın yanina uzansam mı diye düşündüm ama yok olmaz. Zar zor da olsa tekrar uykuya daldım.
"Gökse..."
Karanlığın içinden bir ses duydum.
"Gökse..."
Ve tekrar
"Gökse..."
"Anıl!" diye Sıçradım. O anda kolunun üzerinde kalkmış olan Anıl'ı gördüm.
"Gökse kaç defa sana seslendim." dedi.
Demek o Anıl'dı.
"Efendim?"
"Gel yanıma üşüyosun." dedi. Gitsem çok iyi olacaktı ama olmaz. Aslında niye olmasın. Of yok yok.
"Uyu işte." istemem yan cebime koy olayı yapıyordum.
"Gökse donucaksın buraya gel dedim!" dedi hafif sinirli bir biçimde.
Biraz daha zorlasam mı şu gıcığı.
"Off Anıl! Hayır diyorum!"dedim ve arkamı döndüm. Anıl sinirlenerek dişlerinin arasından tıslayarak "Buraya gel gelmezsen gelip ben seni sürükleyerek buraya getiririm!" dedi.
Yapardı bu hayvan! Öküz! Yavaşça kalkarak onun yanına gittim ve sırtımı Anıl'ın göğsüne yasladım. Kollarını belime sardı. İtiraz etmek istemiyordum çünkü Anıl'ın yanında gayet rahattım. Gözlerimi yavaş yavaş kapattım ve uykuya daldım. Ben bu akşam Anıl'ın sakin halini görmüştüm. İlk ben normalde hırçın, zorba, manyak, psikopat, kuduruk falandır. Sinirlidir o.
...
Gözlerimi açtığımda Anıl ile birbirimize yüzümüzü dönmüş ve sıkı sıkı sarılmıştık. Sıcacıktı. Ve uyurken çok masumdu. Bütün yaptığı zorbalıkları unutturuyordu bana bu uyuyuşu. Ama maalesef uyanacaktı. Ona bakmaya devam ederken Anıl'ın gözleri titredi. Sanırım şu an uyanıyordu. Hemen gözlerimi kapattım ve uyuyor gibi yaptım. Anıl gözlerini açmıştı sanırım. Sert ve ciddi bir sesle "Gökse." dedi. Hiç bozmadım. Beni kimse öküz gibi uyandıramazdı.
Yine aynı ses tonunda "Gökse." dedi.
Bu ses tonunda devam edemezdi. "Gökse."diye tekrarladı. Ama uyanmak yerine ona daha çok yaklaşarak daha çok sarıldım. Onun kokusuna bayılıyordum. Çok güzel kokuyordu. N diyorum ben be! Kendine gel Gökse.
Anıl bu sefer yumuşak bir sesle "Gökse..." dedi. Hayır daha yumuşak istiyorum ama. Aklımdan geçenleri okumuşçasına çok yumuşak bir sesle "Gökse" dedi. Dizilerdeki gibi nefret ettiğiniz çocuğun yaninda uyanırken gözlerinizi hayvan gibi pörletmek yerine usulca açtım. Gözlerimi açıp başımı birden bire yukarı kaldırdım ve burun buruna geldik. Biraz öyle durup bakıştık. Farklı bir çekim hissediyordum. Anıl en sonunda "Kapıyı açtırmalıyız ama bunun için ilk derse giremeyiz. İkinci ders açılıyor kapılar. Bugün perşembe en erken ikinci ders gelirler." dedi.
Olabilir di nasıl olsa koca gece boyunca Anıl beni öldürmemişti.
"Tamam, olur" dedim. "Zaten başka bi seçenek görünmüyor." diyerek ilave ettim.
Anıl bir anda etrafa bakınmaya başladı. Meraklanarak "Ne oldu?" diye sordum. Bana baktı ve "Telefonum buralardaydı ama göremiyorum." dedi.
"Bakalım buralar- ne bir saniye telefonun buradaydı ve sen yardım için birilerini aramadin öyle mi?" dedim öfkeyle. "Hem akşam seni ısıttığım için bana teşekkür etmiyorsun hem de beni azarlıyorsun. Ve ayrıca telefonumun şarjı bitmişti. Bide sesini bana karşı yükseltmeseydin iyiydi" dedi. Pek sinirlenmiş gibi durmuyordu. Hayret bu aralar sakin. En azından beni öldürmeye veya dövmeye kalkmıyordu. Bu da iyi birşeydi. Sessizlik olduktan biraz sonra Anıl'a doğru yaklaştım. "Teşekkür ederim, dün gece donmama izin vermediğin için." dedim. Dudağının kenarı kıvrıldı. Ama yinede bi şey demedi ona şükür.
"Ge Ö Ke Se E " diye harf harf adımı söyledi."GÖK - SE" ne yapıyordu bu ya of. "Gökse Gökse." dedi gülerek.
"Ne var Allah'ın cezası ne?" dedim şakayla karışık aksi halde ağzıma sıçma ihtimali vardı.
"Canım sıkıldı sıkılamaz mı. Ayrıca bana sesini yükseltmeye tekrar cesaret edersen..." dedi tehditkar bir sesle.
"İyi bakalım Anıl Soylu." dedim tek kaşımı kaldırarak. Bazen hiç çekilmiyordu bu çocuk bana göre tam bir ZORBA.
"Tamam o zaman Gökse Gök." dedi. Rutin bir biçimde.
Bildiğim kadarıyla okulda bi kaç kızı becermiş. Adını bildiklerimden kim olduğunu bildiğim bir kişi var o da Çağla. Bizim sınıftaydık. Anıl daha önce bir sürü kızla çıkmıştı. Ama aşk olarak değil daha çok gönül eğlendirme amaçlı. Şu an yan sınıftan Elçin diye çakma sarışın bir kızla çıkıyordu. Aslında Elçin ile Çağla çok yakın arkadaştı ama sonradan Elçin Anıl ile çıkmaya başlayınca araları bozulmuştu. Ben bunları düşünürken spor salonunun kapısı otomatikle açıldı. Kim açtı diye bile bakmadan Anıl'a bakış attım ve o da peşimden geldi. Sınıfa Anıl ile ayni anda girdiğimde Elçin bana kötü kötü bakmıştı. Ne yapsaydım. Yasemin'e bu konuyu sordum ama telefonunu dün çıkışta kaybettiğini ama aksam çöp atmaya çıkarken telefonun kapıda olduğunu söyledi. Eğer yalan söylüyor olsaydi parmaklarıyla oynardı. Yalan söylemiyordu. Bu konuyu uzatmadan kapattım zaten o zorba beni öldürmeye kalkmamıştı. Arada bir gözüm Anıl'dan tarafa kaysada bakmamaya çalışıyordum.
...
Sonunda ders bitmişti. Yerimden kalkmak istemediğim için sıramda telefonla oynuyordum. Birden bire Anıl yanıma gelip numaramı istedi.
"Neden bunu yapayım ki?" dedim.
Bana mavi gözlerini dikti.
"Bunlar sana yapılıyor bence benimle alakası yok gibi gözüküyor. Numaranı ver ki birşeyler duyarsam haberdar olursam sana haber verebileyim." dedi. Açıklamacı bir tavır takınarak. Aslında bir sakınca yok gibiydi. Söylediklerinde haklıydı. O karanlık bir çocuk olabilirdi ama ben de o kitaplardaki veya dizilerdeki gibi çok saf masum bir kız değildim. Acaba hangi canını yaktığım kahpenin eniği benimle uğraşmaya kalkmıştı. O değil de Anıl beni mi koruyordu. O zorba kendinden başkasını kolay kolay düşünmezdi. Marsilya'ya bir haftalığına giden kardeşi dışında pek tabii düşünmezdi.
"Gökse, hadi ama seni bekleyemem bu şekilde. Ver numaranı da kaydedeyim." dediği anda düşüncelerimden sıyrıldım. Hayır altı üstü numaraydı yani. Telefonu elinden alıp yazdım. Ona geri verdiğimde ifadesiz bir biçimde sırasına oturdu.
Sorunsuz bir şekilde koca geceyi atlatmıştık. Ama Elçin'in bakışları için aynı şeyi söyleyebileceğimi sanmıyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merdiven
Teen FictionYıllar önce yazdığım ve yarıda kestiğim bu kitaba geri dönüyorum