Öfkeli Zorba

53 3 0
                                        

Bu hafta sonu çok boktan geçmişti. Pazartesi sabahı hazırlanıp okula gidecekken babam yanağıma öpücük kondurup benden önce gitmişti. Vakit kaybetmeden bende annemin ile birlikte yola çıktım. Genelde beni okula annem yada babam bırakırdı. Yada annem arabasını bana bırakırdı.  Yada bir diğer seçenek taksiyle giderdim. Bir diğeri de dayım çok geç yatmamış ise o bırakırdı. Dayıma abi diyebilirdim çünkü aramızda sadece 6-7 yaş vardı. Anannem 18 yasında evlenmişti. Dayım bu yüzden küçüktü. Anannemler Tekirdağ'da olduğu için dayım burada bizde kalıyordu. Hem daha iyi kafa dengi insan lazım.
Bu sabah beni okula annem bıraktığı için yolda rahat geçmişti. Çünkü annem sabahları babam gibi hızlı kullanmazdı. Yada dayım gibi gaz pedalını parçalayacak kadar gazı köklemezdi. Sabahları hız sınırlarını ihlal etmezdi. Okula vardığımızda annemin yanağına ufak bir öpücük kondurup arabadan indim ve okul bahçesinde yavaş yavaş ilerledim.
Binaya gelmeden bi ses bana seslenmisti. Erkek sesi.
"Gökse!" arkamı dönüp baktığımda annem çoktan gitmişti. Biraz daha bakındıktan sonra bana seslenenin Anıl olduğunu fark ettim.
"Çağrı atıyorum kaydet." dedi. Onaylar biçimde kafamı salladım ve gittim. Sınıfta Elçin ağlıyordu. İyimi diye merak edip yanına gittim.
Gitmemle üstüme saldırması bir oldu.
"Sevgilime ne yaptıysan, ne diyipte baştan çıkardıysan bana da söyle. Çünkü çok etkili olmuş. AYRILDI BENDEN!" diye çemkirdi. Deli mi ne.
Elçin çantasını toplayıp okuldan kaçmıştı. Benimle ne alakası vardı ki. Bizi kapıdan aynı anda girerken görünce herşeyi benden bilceketi anlaşılan. Ders zili çaldıktan hemen sonra Anıl cool bir şekilde içeri girdi. O girdikten sonra ben dışarı çıkmak için sınıf kapısına yöneldim. O an fark ettim ki Anıl peşimden geliyordu. Umursamadan bahçeye çıktım. Arkamdan geliyormu diye baktığımda burnumun ucundaydı neredeyse.
Ona bakıp derin bir iç çektim.
"Ne istiyorsun Anıl kafa dinlemek için bahçeye çıktım. Ama kafa dinleyemeyeceğim (!)." dedim tersleyerek. Beni tuttuğu gibi okulun arkasına sürükledi ve duvara doğru fırlattı ve sırtım duvara çarptı. Bana iyice yaklaştı. Nefeslerimiz havanın soğukluğuyla duman şeklinde birbirlerine karışıyordu. İçimde bir korku vardı. Ve tarif edemediğim bir duygu daha.
"Bir daha terslesene beni!" dedi dılişlerinin arasından tıslayarak. Yavaş yavaş dudaklarını yanağımdan boynuma doğru sürükledi. Hiçbirşey yapamıyordum. Kaskatı kesilmiştim. Bedenim bu olanlara tepki vermiyordu. Vermek istemiyordu.
"Anıl..." adı ağzımdan bir inilti gibi çıkmıştı.
Sıcak nefesi hala boynumdaydı. Daha öpmemişti yada emmemişti.
"Anıl..." dedim tekrar usulca ufak bir bebeği uyandırmaya çalışırcasına.
Ama o her nefesinde kendinden geçiyordu. Konuyu değiştirmek amaçlı "Elçin'e neden öyle yaptın. En önemlisi neden Çağla'dan sonra Elçin?" diye sordum.
Anıl gülümsedi ama benden uzaklaşmadı.
"Çağla'yla sadece bi gecelik bişeydi. Elçin ise gönül eğlendirmelikti. Ama ablamız fazla abarttı." dedi küstahça sırıtarak. Tekrar boynuma uzandı ve ıslak ıslak öpmeye başladı. O esnada kendime gelip var gücümle Anıl'ı ittirdim. Gözlerine bakarak "Senin için bütün kızlar bu kadar işte. Seviş ve sıvış!" diye üstüne yürüdüm. Tam arkamı dönüp gidecekken kolumdan tuttuğu gibi beni kendine çekti. Göğüslerimiz birbirine öyle bir hızla çarptı ki canım yanmıştı. Ve ağzımdan ufak bir 'ah.' çıkmıştı. Daha çok sadece 'a' gibiydi ama bu ses onu mutlu etmeye yetmişti. Savrulmanın şiddetiyle saçlarım yüzüme savrulmuştu.
"Sakin ol." dedi pis pis sırıtarak. Kendimi onun kaslı ve güçlü kollarından kurtulup oradan uzaklaştım. Ama onunla orada olduğumuz sürece onun kokusunu içime çektiğim için bi an pişman oldum. Dönüp ona sarılasım geliyordu. Ne diyorum ben. Sınıfa döndüğümde Ege'yi sınıfta buldum. Ege arkadaşımdı en azından ben onu öyle görüyordum Ege'nin beni sevdiği gün gibi ortadaydı. Ege'ye doğru yürüdüm ve ona selam verdim.
"Gökse senin için gelmiştim aslında."
"Ya öyle mi? Gelsene oturalım dedim sırama doğru ilerlerken. Sıraya oturduk ve konuşmaya başladık. O sırada Anıl sınıftan içeri girdi. Bizi görünce bir an durakladı​, sonra da yerine oturdu. Anıl'dan gözlerimi ayırıp Ege'yle konuşmaya devam ettim.
"Arkadaşım bi bar açtı çok şık bu aksam gitsek mi?" diye sordu. Bu akşam mı? Göz ucuyla Anıl'a baktım. Sinirliydi.
"Bu akşam olmaz"dedim yüzümü inandırıcı olsun diye asarken. Ege, başımı ellerinin arasına aldı ve "Yarın?" diye sordu. Bende bu sefer "Saat kaçta?" diye sordum. Ege çok mutlu olmuştu
"Hmm akşam sekiz olur mu diye sordu. Ben de Anıl'a inatla, "Olur da saat kaça kadar oradayız?"diye cilveli bi şekilde sordum.  Ege güldü. "Sabaha kadar bile durabiliriz." dedi. Ben ne yapmıştım ki şimdi. Umutlandı belki de.  O sırada öfkeyle bize yaklaşan Anıl'ı görmemle Ege'nin duvara yapışması bir oldu.
"Selam Ege!" demesiyle Ege'nin yüzüne geçirmesi bir oldu. Çocuğu öyle bir hırpalıyordu ki en sonunda dayanamayıp. Anıl'ın kolundan tuttum. Ama fayda etmedi. Ege'nin yüzündeki korku tarif edilemezdi.
"Gökse'yle hangi bara gidemeyecektin."diye bağırdı. Ege cevap vermeyince yüzüne bir tane daha geçirdi. Ege bu sefer sinirlenmişti.
"Sen git orospularından biriyle eğlen, ama Gökse onlardan biri değil!" diye bağırdı. Anlamadığım şey Anıl'ın benim için kavga çıkartmasıydı.
"Evet değil, ve bu sana kalmadı!" diye gürledi Anıl. "Ayrıca Gökse'den uzak duracaksın!" diye de ekledi. Ege korkusuz görünmeye çalışsa da korkusunu saklayamıyordu. Ve haklıydı da. Anıl hiç ara vermeksizin ayakta havaya kaldırdığı Ege'ye tıslayarak "Anladın mı yavşak!" dedi. Ege çabalasa da Anıl'dan kurtulamamıştı. Anıl'dan korktukları için kimse onu durdurmaya kalkışmazdı. Onlara göre uzak durmak daha mantıklıydı. En sonunda dayanamayıp Anıl'ı durdurmayı tekrar denedim. Beni dinlemiyordu bile.
"Anıl tamam bırak onu gitmeyeceğim kimseyle bir yere, Anıl!" dedim. Bana bakar gibi olduysa da çok sinirliydi. Kollarını tuttum , öyle yaptım böyle yaptım ama ise yaramadı. En sonunda Anıl'ın başını ellerimin arasına alıp kendine doğru zorla döndürdüm ve döndüğü gibi vakit kaybetmeden hızla dudaklarına yapıştım. Belimde bir el hissettiğimde gözlerimi açmıştım. Anıl, Ege'yi bırakmıştı. Ege'ye baktığımda bize bakıp sinirlenmiş ve gözleri dolmuş halde duruyordu. Hemen sınıfımızdan çıktı ve gitti. Anıl'ın benim dudaklarımdan ayrılmaya niyeti olmadığını fark ettiğimde onu ittirdim. Ve koşarak aşağı konferans salonuna indim. Biraz yanlız oturduktan sonra telefonuma mesaj geldi. Yasemin'dendi.

Anıl seni arıyo kanka nerdesin?

Yasemin'e Tamam ben hallederim. Dedim. Ve hiç düşünmeden Anıl'ı aradım. İlk seferde telefonu açtı.

"Gökse? Nerdesin?" diye sordu endişeyle.
"Konferans salonundayım. Yasemin beni aradığını söyledi."
"Geliyorum." dedi ve benim itiraz etmeme izin vermeden telefonu kapattı. Şimdi saklansam bulamazsa daha sonra kafamı kırardı. O yüzden hic gerek yoktu.
Konferans salonunun kapısı açıldı ve içeriye Anıl girdi Alt kısımlara doğru ilerleyerek sahneye yanıma geldi. Sahnedeki koltuklardan birine uzanmıştım. Gülümseyerek yanıma oturdu.
"Kilitli kalmak için daha güzel bir yer anlaşılan." dedi. Bir an annemlerin bu hafta Bursa'da olacağı aklıma gelmişti.
"Olabilirdi. O gece orada kalmak yerine bu gece burda kalsaydık daha iyiydi tabi." dedim gülümsemesine isteksizce karşı vererek.
"Bu gece neden ?" dedi.
"Ailemler bu hafta Bursa'da olacak belki de iki hafta kalabilirler. Hatta arabayı bırakmış anahtarı da Yasemin'e vermiş beni bulamayınca." dedim.
Gülümsedi.
Ayağa kalkmıştım ki tüm konferans salonunun ışıkları kapanmıştı birden bire korkarak kalktığım gibi oturdum ve Anıl'a sarıldım. Biraz öyle kaldıktan sonra sahnenin loş ışığı yandı, ve kapıların olduğu yerdeki ışıklar. Anıl ile birbirimize baktık ve koşarak kapıları kontrol ettik. Kilitliydi!
"Kilitli burası!" dedim
"Burası da." dedi.
"Ya biri bize oyun mu oynuyor. Yeter artık yeter of. Açın kapıyı!" diye bağırırken Anıl gelip bana sarıldı. Bi anda ağlamaya başladım. Sinirden ağlıyordum. Anıl beni kucağına alıp merdivenlerden aşağı indirdi. Koltuğa oturttu ve saçlarımla oynadı.
"Ben yanındayken her zaman güvendesin." dedi sakince. Bunu çok içten söylemişti. Kafamı koyduğum kırlentten kaldırıp başımı göğsüne yaslayıp uyudum...

MerdivenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin