Özlemek

98 37 0
                                    

Gözlerimi açtığım zaman Hazalı karşımda görmemle ayağa kalkmam bir olmuştu. "Senin burada ne işin var?" Hazal sanki hiç ona söylememişim gibi bana bakmaya devam ediyordu. "Senin burada ne işin var dedim" Hazal ayağa kalkarak bana yaklaşmaya başladı gözlerimin içine bakarak "Seni çok özledim" dedi ve bana sarıldı. Bende onu özlemiş gibi hissediyordum ama sarılınca önce ki gibi hissetmiyordum artık onunla mutlu değildim. Beni terk edip İngiltere'ye yerleşmişti şimdi burada ne işi vardı ayrılalı tam bir sene olmuştu alışmıştım. Onu iterek gözlerinin içine baktım. " Ben seni özlemedim Hazal" Gözlerimin içine bakarak "Azat özür dilerim gitmek zorundaydım ama ben seni çok seviyorum her ne olursa olsun senden vazgeçemem seni unutamam" dedi. "Beni bırakıp giderken düşünseydin bunları" diyerek arkamı dönüp gidecekken arkadan bi ses geldi baktığımda Hazal yere düşmüştü. Bayılmıştı. Hızla kucağıma alıp alt kata indim "Elizan koş" dedim ama ses yoktu. Bir ayağımla destek alarak Hazalı tuttum masanın üstünde ki anahtarları aldıktan sonra ayağımla kapıyı açtım. Hazal kucağımda arabaya doğru gidiyorduk. O anda Hazal'ın gözünden bir damla yaş akıyordu. Arabanın ön kapısını açıp Hazalı oraya oturtturdum kendi yerime geçip Hazal'ın emniyet kemerini bağladım. Arabayı kullanabileceğim kadar hızlı ve dikkatli kullandım. Emre'nin yattığı hastanenin önüne gelince. Hemen bir sedye istedim. Hazalı hemen içeriye götürmeye başladılar. Acilin önünde saatlerce bekledim ailesine haber verip vermemekte çok kararsız kaldım. Ama haber vermedim. Sonra doktor yanıma geldi. "Hazal'ın neyi oluyorsun?" Dedi. Ne diyebilirim diye düşündüm. "Arkadaşıyım" doktor bana bakarak gülümsedi. "Gel seninle odamda konuşalım. Bu arada adın ne benim adım Murat" Doktorun peşinden ilerlemeye başladım. " Azat" doktor eliyle işaret ederek. "Sen odada otur ben tahlilleri alıp geliyorum" dedi. İçimde merak olduğu kadar nefret kırgınlık da vardı. Onunla yaşadığımız onca şeyi 2 günde çöpe atabilmişti. En kötü günümde beni terk etmişti. Doktor içeriye girerken. Yüzünde ki anlamsız ifade sinirlerimi bozdu onunla beraber bir kız daha içeri girdi. Hemşireydi galiba. Bana bakınca şok olmuş gibi bir yüz ifadesi vardı. Hiç birşey demeden doktora döndüm. "Evet Azatcım bunu sana söylemek istemem Hazal'ın ailesi ile konuşmak isterim. Hazal benim hastam. Ailesinin burada olmadığını biliyorum. Onun için Hazalı sana emanet edeceğim. Hazal'ın beyninde tümör var. Ne kadar tehlikeli bilmiyoruz. Bunu zamanla görücez. Bu zamanlarda sen yanında ol. Onun üzülmesine izin verme." Hazal 1 sene önce hayatımın kadını. Şimdi ise ona karşı birşey hissetmiyordum. Ama onun iyiliği için yanında olacaktım. Doktora teşekkür ederek odadan çıktım. Tam Hazal'ın yanına giderken. Arkamdan o hemşire kız beni çağırdı. " bi bakar mısın?" Ona döndüm ve ne var der gibi baktım. "O gün bana yardım ettiğin için tekrardan teşekkür ederim." Ben bu kıza yardım ettiğimi hatırlamıyordum. Ben kimseye yardım etmezdim ki. Ben acılarla büyümüştüm. Ve herkesin acı çekmesini isterdim. Ama Hazal öyle değildi. Kıza hiçbir şey demeden arkama döndüm. Kolumdan tutarak. "Neden bu kadar soğuksun" dedi. Kırılmış bir ses tonuyla. " Ben sana yardım ettiğimi hatırlamıyorum" Kız gülerek "Yere düşmüştüm elimi tutup beni kaldırdın nasıl hatırlamazsın?" Biraz düşündükten sonra Emre'yi ziyarete geldiğim zaman böyle bi olay yaşadığım aklıma gelmişti. "Önemli değil" dedim. Ve hızlı adımlarla Hazal'ın yattığı odanın kapısının önüne geldim. Hazal uyanıktı. Bana bakarak ağlamaya başladı. Ona doğru gittim. Ve karar verdim. Ona karşı hiçbir şey hissetmiyordum. O beni bırakıp gitmişti. Ya peki ben onu bırakmalımıydım? "Azat benim sana çok ihtiyacım var" şimdi tam zamanıydı onun beni bıraktığı gibi bende onu bırakacaktım. Bende ağlamıştım benimde canım çok yanmıştı. Hazal'ın gözlerinin içine baktım. Yüzüne yüzümü yaklaştırdım. Fısıldayarak "Umrumda değilsin." Diyerek oradan uzaklaştım. Son duyduğum şey "Gitme" olmuştu. Hastanenin koridorlarında hızlı hızlı yürürken Emre'nin yanına gitmek aklıma geldi. Hızla basamakları çıkarak Emre'nin yattığı odaya gittim. Kapıyı çalıp içeri girdiğimde 2 kişi Emre'yi tutuyor bir kişide kan almaya çalışıyordu. Emre'nin bu haline acıdım benimde en nefret ettiğim şeydi kan alınması. Emre'den kanı alan az önce konuştuğum hemşireydi. Emre beni görünce "Azat beni kurtar." Diyerek çığlık attı. Sesi kızlarınkinden ince çıkmıştı. Emre bana bakarken kız kanı almıştı bile. "Geçmiş olsun" dedi tam odadan çıkarken beni gördü durdu ve gülümsedi. Güzel gülüyordu. Arkasından baktım. Emre " Kanka gözlerin çıktı" diyerek gülmeye başladı. "Saçmalama."Diyerek yanına oturdum. "Nasıl oldun iyi misin?" Diyerek Emre'nin omzuna vudum. "Turp gibiyim ama önlem için çıkarmıyorlar beni şu boğucu yerden çok sıkıldım kanka" diyerek offlamaya başladı. Ben yine uzaklara dalmıştım. Emre'nin sesiyle oralardan geri döndüm. "Hayırdır bir sıkıntı mı var?" Diyen Emre'ye döndüm. " Hazal geri dönmüş" dediğimde Emre'nin ağzı iki karış açıldı. " Oha kardeşim neden dönmüş utanmaz oruspu" diyerek yumruğunu sıktı. O kız bana çok zarar vermişti. Etrafımda zarar gördüğümü gören herkes Hazaldan nefret ediyordu. " Sonra detaylı konuşuruz kardeşim şimdi abimi görmeye gitmem lazım. Yine bir plan yapmış." Dedim. Bana bakarak yüzünü astı. "Şirketi bulmakla mı ilgili" kafamı sallayıp onay verdim. O da bana gülerek omzuma vurdu. Ayağa kalkarak "Görüşürüz kardeşim Allah'a emanet ol" dedim. "Sende kardeşim. Dikkat et." Dedi odadan çıktım. Telefonu elime alarak abime mesaj atmaya başladım. " Ben evden silahı alıp geliyorum. Sizde hazırlanın." Hızlı adımlarla çıkışa doğru ilerledim. Bahçeye çıkınca cebimden bir sigara çıkartıp yaktım. Arabama doğru ilerlemeye başladım. Arka taraftan bağrış sesleri geliyordu. İlk önce takmadım. Sigaramı yere atarak üstüne bastım. Bir kız " Yardım edin" diye çığlık atınca merak ettim. O tarafa doğru ilerlemeye başladım. Yine o hemşire ve kavga ettiği o çocuk vardı. Çocuk hemşirenin saçından tutmuş çekiyordu. Kızın gözlerinde ki acıyı gördüm. Hızlı adımlarla onlara doğru ilerledim. Çocuğun omzundan tutarak kendime doğru çevirdim. Yüzüne yumruk atmamla çocuğun yere yapışması bir olmuştu. Çocuğun yakasından tutup ayağa kaldırdım. Duvara yapıştırıp kafasını duvara vurdum. Kız ağlıyordu. Sonra çocuğu yere attım. Kızın kolundan çekerek arabama oturtturdum kendimde arabaya bindikten sonra arabayı hızla sürmeye başladım. Kız gözyaşlarını siliyordu. " Tekrardan sana çok teşekkür ederim hakkını ödeyemem. Bu arada tanışalım mı? Ben doktordan duyduğuma göre senin adın Azat benim adımda Rüya." Kızın söylediği hiç birşeye aldırış etmeden arabayı sağa çektim. "İnebilirsin" diyerek kızın inmesini bekledim. "Çok kabasın" Diyerek arabadan indi. Kapıyı çok sert bir şekilde kapatıp yürümeye başladı. Tekrardan gaza basarak hızlı bir şekilde abimlerin yanında gitmeye başladım. Abim dışarda çok sinirli kırıcı olduğu kadar evde de çok komik ve iyi biriydi. Dışarda sözünü geçirmek için öyle davranıyordu diye düşünüyordum. Eve uğramam gerektiğini hatırlayarak direksiyonu sağa kırdım. Hızımı daha da arttırarak eve ulaştım. Arabadan hızlı bir şekilde inerek binanın içine girdim. Eve geldiğim de Elizan da evdeydi. Hemen abimin odasından dolapta sakladığı silahları aldım. "Elizan biz geç gelicez merak etme" diyerek evden çıktım. Hızlı bir şekilde arabama binip toplanacağımız mekana gitmeye başladım. Abimin dediği kaykay pistine gelince arabamı park ederek arabadan indim. Çok güneş olduğu için Elizanın bana Doğum günümde aldığı gözlüklerimi takarak abimlere doğru ilerlemeye başladım.
          ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

AŞK VE İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin