Gerçekler

46 14 0
                                    

"Biz iki kahve alabilir miyiz?" Kenan'ın sesiyle yemeklerini bitirdiklerini anladım. "Aşkım dediğin herşeyi uyguladım. Aniden Azatın karşısına çıktım. Beni görünce şok oldu ve tahmin ettiğimiz gibi beni istemediğini söyleyerek arkasına döndü. Gülmemek için kendimi zor tutarak bayıldım sonra geleceğimizi düşündüm ve hiç gülmedim" diyen Hazal gülmeye başladı. Duyduklarıma şok olmuştum. Kalkıp Hazalı öldüresim vardı ama daha erkendi. Herşeyi dinlemem gerekiyordu neden böyle birşey yapmıştı. Sonra intikamımı alacaktım. "Sonra da işte bu beni kucağına aldı. Yalandan da olsa bir damla gözyaşı akıttım. Hastaneye gittiğimizde beni acile aldılar. Azat dışarda beklemeye başladı. Bende gözlerimi açarak doktora para vererek görevini anlattım. O da onaylayarak benim yanımdan çıktı. Başkasının sonuçlarını benim sonuçlarımmış gibi Azata gösterdi. Ailesi burda değil ondan sana gösteriyorum falan demiş. Sonra Azat benim yanıma geldi. Gözlerinden anladım bana acımıştı. Ama beklemediğim bir hareket gerçekleşti. Azat beni istemediğini söyleyerek yanımdan gitti. Sonra Azatın bıçaklandığını duydum. Hemen korkmuş merak etmiş numarası yapıp bunu aramaya başladım. İlk başlarda tepki vermedi. Sonra beni dinle affediceksin eminim falan dedim. Buda inandı beni yanına çağırdı. Ben bunu ordan aldım bana götürdüm. Konuştuğumuz şeyi anlattım buna ağlamaya başladım buda inandı. Sarıldı falan. Bugünde çok acil bir işim olduğunu nedenini sormamasını söyleyerek senin yanına geldim." Duyduklarıma şok olmuştum. Bir daha Hazal tarafından yıkılmıştım. Nasıl yapardı bunları. "Aferin Hazal. Şimdi yapman gereken İstanbul'a gidip Azatın güvenini tekrardan kazanmak onu iyice kendine bağlamak. Uzun sürede buraya gelme şüphelenebilir. Güvenini kazandıktan sonra ameliyat olman gerekçesiyle parayı alırsın bundan. Borcumuzu öder buralardan uzaklaşırız." Hazal param için mi bana geri dönmüştü. Şuan kalkıp ikisini de öldürmek istiyordum. İşkenceyi hak ettiklerini düşünerek yumruğumu sıktım. Hazal konuşmasına devam etti. "Bu arada hayatım. Ben doktora bunları anlatırken yanında bir hemşire de vardı. Azatın beni çağırdığı yere gittiğimde de o hemşire ve Azat aynı evdeydi. Abisi hemşireyi Azata tutmuş. Yani Azatın abisinin şuan herşeyden haberi var. Benden uzaklaştırmaya çalıştılar. Ama Azat onlarla kavga ederek bana geldi aptal." İkisinin kahkaha sesleri kulaklarımda yankılandı. Abimin o kızın Emre'nin hepsinin çabası benim iyiliğim içindi nasıl inanmazdım ben onlara. Hemen İstanbul'a gitmem gerekiyordu. Elimi kaldırarak garsonu yanıma çağırdım. " Kendi hesabım ve şu masanın hesabını ödemek istiyorum" diyerek Hazal ve Kenan'ın masasını işaret ettim. " Bir not kağıdı getirir misin? Not bırakmak istiyorum." Diyerek garsonu gönderdim. Garson 5 dakika sonra elinde hesap defterleri ve bir not kağıdı ile geldi. Elime kalemi alarak şunları yazdım "KİMİNLE OYNADIĞINIZI İYİ DÜŞÜNÜN." İçine parayı da koyarak ayaklandım. Gizli bir şekilde oradan uzaklaştım. Hızlı adımlarla yaşadığım şeyin şokuyla yeni aldığım arabaya doğru ilerledim. Telefonu bilet almak için cebimden çıkarttım. Sabah saat 08:00 da uçak kalkıyordu. Kaldığım otele doğru hareket etmeye başladım. Otelin önüne gelince Valeye arabamı vererek bara gittim. İçmeye başladım. Zar zor ayağa kalkarak odama doğru çıkmaya başladım. Alarmımı saat 07:00'a kurarak kendimi uykuya teslim ettim.
             ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
O gıcık ses kulaklarımı tırmalayınca elimi telefona uzatıp alarmı kapattım. Akşam yaşadığım şeyler aklıma gelince duvara yumruk attım. Banyoya ilerleyerek duş aldım. Uçağa geç kalmamak için hemen kıyafetlerimi toparlayıp otelden ayrılmak için harekete geçtim. En alt katta olan receptiona giderek para ödedim ve dışarı çıktım. Vale arabamı getirince hemen bavulumu bagaja koydum. Yine hız sınırlarını aşarak havaalanına yetiştim. Arandıktan sonra yerimi alarak biran önce İstanbul'a gitmek istedim. Uykumu hiç alamadığım için gözlerimi kapatarak kendimi uykuya teslim ettim. Hostesin beni çağırmasıyla kendime geldim. Uçak neredeyse boşalmıştı. Bende hızlı adımlarla otoparktaki arabama doğru ilerledim. Otopark ücretini ödeyerek arabama bindim eve abimle konuşmaya gidecektim. Yan koltuğun alt tarafında birşey parlamaya başladı. Arabayı sağa çektim. Elimi koltuğun altına uzatarak onu elime aldım. Bir kolyeydi ve "RÜYA" yazıyordu. Aklıma onu ormanda ki bir eve hapsettiğim geldi. Kaç gündür susuz ve açtı belkide ölmüştü. Hemen arabayı çalıştırarak orman yoluna girdim. İki saatlik mesafe vardı. Kızın başına neler geldiğini düşünemeden edemedim. Neden abimin işlerine ortak olmuştu ki? Ve neden Emre beni arayıp gerçekleri anlatmayıp Hazalı kandırmaya çalışmıştı ki? Planı neydi bu adamın? Diye düşünürken ormanda ki evin önüne gelmiştim bile. Hızlı bir şekilde arabadan inerek eve doğru ilerledim. Anahtar yine taşın altındaydı. Kapıyı açarak içeri girdim. Gözlerim Rüyayı arıyordu. Alt katta ki tüm yerlere baktım Rüya yoktu. Kendine zarar vermiş olabilirdi. " Rüya....Rüya" iki üç defa çağırmama rağmen karşılık alamadım. Merdivenleri üçer beşer çıkarak yatak odasına girdim. Rüya yatağın üstüne baygın bir şekilde uzanıyordu dudakları morarmıştı,teni çok solgun duruyordu. Hemen kucağıma alarak merdivenlerden indim. Anahtarı kapının üstünden alarak evden çıktım. Kapıyı kapatıp anahtarı yine taşın altına koydum. Rüyayı arabamın ön koltuğuna koyarak emniyet kemerini bağladım. Kendim de şoför koltuğuna binerek onu bizim eve götürmeye başladım. Hastaneye götüremezdim hemen anlarlardı uzun zamandır aç ve susuz kaldığını kendimi tehlikeye atamazdım bu beni ele verirdi. Evin önüne gelince abimi aradım. "Abi evde misin?" Abim biraz sessizlikten sonra "Evet" diyebildi. Onu aramama şok olmuştu. " Hemen aşağı in. Çabuk ol" diyerek telefonu üzerine kapattım. Arabadan inerek abimi beklemeye başladım. 2 dakika sonra abim ve Emre yanıma gelmişti. Arabanın kapısını açarak Rüyayı gösterdim. "Yaklaşık 3 gündür ormanda ki evde susuz ve aç kaldı. Durumu nasıl bilmiyorum hastaneye de götürmedim. Yine bir insanlık ederek buraya getirdim." Abim hemen eğilerek Rüyayı kucağına aldı. Bana iki üç küfür mırıldanıp Rüyayı eve çıkartmak için merdivenlere doğru ilerledi. "Sen nereye?" Diyen Emre'ye dönerek "Biraz işim var. Akşama bizde ol. Konuşmamız gereken şeyler var." Diyerek arabama bindim. Emrede kafasını sallayarak eve doğru ilerlemeye başladı. Arabamı her zaman ki uçuruma sürmeye başladım. Torpidodan sigaramı ve annemle babamın fotoğrafını aldım. Arabadan inerek uçuruma doğru ilerledim. Oturarak ayaklarımı uçurumdan sarkıttım. Geriye doğru uzanarak fotoğrafa bakmaya başlamıştım. Gözyaşlarıma engel olamadım. Bir daha annem ve babama söz verdim. "Sizin katilinizin bende katili olacağım." Sonra kendimi toparlayarak sigaramı yaktım. Her dumanda ayrı bir hayal kurdum. Sigarayı dumanını içime çektiğim zaman içimde ki dumanı hissettim. Bir paketin daha sonuna gelerek ayağa kalktım. Saat 20:32 olmuştu. Uzun zamandır kimseyi görmüyordum Elizanı aradım. "Nerdesin abicim"
"Evdeyim." Elizanın ses tonuyla bana kırgın olduğunu anladım. "Tamam bende gelicem şimdi" diyerek telefonu üzerine kapattım. Ayağa kalkarak üstümü çırptım. Arabama doğru ilerlemeye başladım. Tam o sırada bir araba daha geldi hızlı bir şekilde frene bastı. İçinden bir çocuk inerek bana doğru ilerlemeye başladı yüzü tanıdık geliyordu. Bana yumruk atmasıyla yere düştüm. Ayağa kalkarak ona doğru ilerledim. Bende ona yumruk attım yere düşünce üstüne oturdum. Bir yumruk daha attığımda bunun en eski düşmanım olan Ayaz olduğunu hatırladım. İlk başlarda aramız çok iyiydi ama sonra ikimizde Hazala aşık olmuştuk. Hazal'ın benim olmasından sonra da bir daha Ayazı görmemiştim. Değişmişti. Üstünden kalkarak arabama doğru ilerlemeye başladım. "Hâla düşman mıyız Azat" demesiyle ona doğru ilerledim her zaman ki gibi ölümcül bakışlarımı atarak konuştum. " Unutma Ayaz. Dosttan düşman olur ama düşmandan dost olmaz." Diyerek arkamı dönerek arabama bindim. Tozu dumana katarak oradan uzaklaştım. Ayaz şok olmuş bir şekilde orada kalmıştı. Evin önüne gelince abimin arabasının yanına arabamı park ettim. Bagajdan bavulumu alarak eve doğru adımlarımı atmaya başladım. Kapıyı çaldığımda Elizan açmıştı. Hiçbir şey demeden arkasına döndü ve salona doğru ilerledi. Bende odama geçerek bavulumu bıraktım. İçeri geçtiğim de Emre abim ve Elizan oradaydı. " Azat bey şükür gelebildin" demesiyle kafamı abime çevirdim. " Neden bana anlatmadınız?" Diyerek koltuğa oturdum. " Anlattık biz sen anlamak istemedin. Azat" abim ayağa kalkarak bana doğru geldi. "Herşeyi öğrenmen iyi oldu. Ee intikamını nasıl alıcaksın?" Aklımda bir soru daha vardı. "Bişey sorucam. Hazal'ın bunları yaptığını bilmenize rağmen Hazalı arayarak neden beni kötülediniz. Hiçbir şey bilmiyormuş gibi" abim gülümseyerek " Sana anlatsaydık yine anlamazdın. Bizde bunu planlayarak sana gerçekleri anlattık." Abime kafamı sallayarak konuşmaya devam ettim. " Kenan ve Hazalı kaçırsınlar. Şehir dışında ki dağ evine götürsünler işkenceyi ben vereceğim. Kendi ellerimle." Dediğimde abim gülümsedi ve telefonunu alarak balkona çıktı. Bende ayağa kalkarak Elizanın kolundan tuttum. Onu kendi odasına götürdüm. "Abicim bilmediğin çok şey var anlatıcam sonra herşeyi sana bana güven" diyerek Elizana sarıldım. Ağlamaya başladı. Ağlamaması için onu yatağa atıp gıdıklamaya başladım. Abim de Elizanın sesiyle odaya girdi. Oda bize gülerek kahkahamıza ortak oldu. " Tamam yeter" diyen Elizanın sesiyle ayaklandım. "Yarın okulum var. Çıkar mısınız odamdan yakışıklılar" diyerek güldü. Benle abimde gülerek odadan çıktık. Salona doğru ilerlerken misafir odasının aralıklı olan kapısından yatakta uzanan birini gördüm. Abim salona çoktan gitmişti bile. Kapıyı açarak misafir odasına girdim. Işığı açtığım zaman yatakta ki kişinin Rüya olduğunu anladım. Cebimde ki kolyeyi çıkartarak baş ucuna koydum. Az da olsa kendine gelmiş gibi gözüküyordu. Suçu olmayan birini bu hale sokmuştum. Acıyarak Rüyaya bakmaya devam ettim. Peki Rüya neden abimin oyunlarını kabul etmişti. Bana hemşire olarak gelmesi bile bir oyundu Emre'nin hemşiresi olması bahaneydi. Herşeyi Rüyadan duyacaktım sadece onun uyanması gerekiyordu. Işığı kapatarak odadan çıktım. İçeri doğru yavaş adımlarla ilerlemeye başladım. İçeri girdiğimde Emre'nin omzuna vurarak ona gülümsedim o da bana gülümsedi. Abim ve Emre pes oynuyordu. Bende onları izlemeye başladım. Saate baktığımda 04:29 olduğunu gördüm. Saatin nasıl geçtiğini hiç fark etmemiştim. Ayağa kalktım odama gidiyordum ki aniden Rüya bir hayalet gibi karşıma çıktı.

AŞK VE İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin