Istanbula Uçmak

37 9 15
                                    

On sekiz olmuş, lise bittmişti. Lisede sağlık meslekte okuduğum için göreve başlıyabilicektim. Aşık olduğum şehirde yapmak istiyordum. Ve istedigimde olmuştu bugün istanbula uçucaktım. Biran önce istanbula gittmek istiyordum, yıllardır görmek istediğim galataya kavuşacaktım. 10 yaşındayken annem ve babam tarafından terk edilmiştim. Bu yüzden bana teyzemler bakıyordu. 18 yaşıma gelince gittmek istediğimi söylediğimde bana ev almak istediklerini söyleyince ne kadar istemesemde zorla beni ikna etmişlerdi. Bende onlara galataya yakın bir yer olsun demiştim. Her gün o güzeliği görebilirdim çünkü...
Uçağa binmek için yolla çıkmıştık. Yarim saat kadar sürdü yol havaalanına geldiğimizde teyzemler arabadan indi. Orada sarılıp vedalaştım onlara çünkü içerde ağlamak istemiyordum. Artık kendi hayatıma başlayacaktım. Yeni bir sayfa, geçmişin tozlu sayfalarını kapatıp yep yeni bir hayata başlayacaktım. Havalanına girip uçagımın olduğu yere gidip biletimi verdim. Bavullarımı alıp gönderdiler bende koltuklarda oturup anons ettmelerini bekledim. 15 dakkika sonra uçakta yerimi aldım ve uçağın kalkmasını bekledim. Cam kenarında oturuyordum. Istanbulu üsten görmek biraz beni biraz heycanlandırmıştı. Hostes yanıma gelip kemerimi bağladıktan sonra içten bir tebessüm etti ve gitti. Uçak hareketlendi ve yavaş yavaş yürüdü sonra hızını artırdı ve uçtu içim kıpır kıpır oldu hızını artırdıkça içimden birşeyler kaydı sanki ama manzara süperdi hayran kaldım. Galatadan sonra bulutlara aşık olabilirdim. Bu manzarayı hemen fotoğraf makinemle çektim. Bu makineninde bende anısı vardı katıldıgım kompozisyon yarışmasında 1. Olduğum da vermişlerdi. Manzarayı çekmeye bayılıyordum. 1 saat kadar süren yolculuğun ardından kaptan iniş yapıyoruz diye anos ettiğinde bir suru resmini çekmiştim istanbulun indiğimde bavulumun gelmesini bekliyordum. Bavulumu alıp çıkışa yöneldim. Dışarısı çok kalabalıktı onların arasından sıyrılıp dışarıdaki taksilerden birine binip elimdeki adresi söyledim. Evimin kapısının önünde inince merdiveleri bavulumu sürükleyerek çıktım ev 3 kattaydı kapının önüne geldiğimde cok yorulmuştum hemen kapıyı açıp içeri girdim. Eşyalar vardı teyzemler evi alırken eşyaları da almıştı buna sevindim çünkü buraları hiç bilmiyorum. Gidip kendime nescafe koyup balkona çıktım. Eniştem galatanın balkondan göründüğünü söylemişti. Çıktım ve inanılmaz bir manzaraydı çok görmek istediğim galata şimdi karşım da duruyordu mutlu olmuştum. Hemen telefonumu alıp fotoğrafını çektim ve teyzeme yolladım. Ardından beni görüntülü aradı. Cevapladım aramasını." Nasılsın güzelim" sesi o kadar sevecendi ki gülümsemeden edemedim. "Iyim teyzoş daha yeni geldim eve nescafe içiyorum balkonda ve karşım da aşık olduğum galata iyki gelmişim buralara aşık oldum." dediğimde gözleri parıldadı. Beni ilk defa bu kadar mutlu görüyordu. Bana buralarda çok dikkat ettmemi söyleyip kapatı. Bende dolapta hiç bişey olmadığı için market aramaya çıktım. Hem gezip hemde market arıyacaktım. Allahtan bir sokak arkamızda market vardı. Markete girdigimde yumurta, peynir, domates, salatalık, meyve, piza, ketçap ve mayonez, cola, patates, jelibon, kek, çikolata, çay, nescafe, çakıl taşınıda atıp alışverişimi tamamladım. Kasaya doğru ilerlediğimde kasadaki kadın 'kıtlıktan mı çıktın yavrum' der gibi baktı. Gülümsiyerek aldıklarımı poşetledim. Güler yüzlü olmayı seviyordum insanlara yardım ettmeyi işte bu yüzden hemşire olmuştum ve mesleğimden memnunum. Eve doğru ilerlerken yaşlı teyzenin elinde ağır poşetleri görünce yanına gidip. "Nasılsınn teyzeciğim" diyip gülümsedim. "Iyim sen nasılsın yavrum" dedi. Çok tontoş bir teyzeydi hemen elinden poşetleri aldım itiraz ettsede yinede geri vermedim. Bizim apartmana doğru ilerlediğinde "burda mı oturuyosun tontoşum" gülümseyip "evet yavrum diyip kapıyı açtı."Bende bugün taşındım buraya" dedigimde "çok sevindim yavrum" diyip merdiveleri çıkmaya başladı."tontoşum ben hemşireyim iğnen varsa çağırırsın beni" dediğimde arkasını dönüp."sanada bu yakışırdı zaten güzel yavrum"dediğinde. Gülümseyip merdivenleri çıkmaya çalıştım. Biraz zorlansamda sesimi çıkarmadım. Benim bir alt katımda orturuyordu tontoşum. Poşetlerini ona verip yanağına öpücük kondurdum ve yukarı çıkmaya başladım. Çok sevmiştim tontoşu. Kapımı açıp içeriye girdim ve mutfağa ilerledim. Eşyaları masanın üzerine bırakıp salona geçtim. Yorulmuştum baya biraz uzandıktan sonra yemeğimi hazırlamak için mutfağa geçtim. Pizayı fırına atıp 2 tane patatesi alıp soydum. Sonra doğradım, tavayı hazırladım. Yağ döküp patatesleri içine attım. Her ikiside olurken eşyaları yerlerine dizdim. Yemekler olduğunda masaya koyup colada koyup yedim bütün yemekleri sonra kapı çaldı. Gidip gözden baktım tontoşum gelmişti. Hemen kapıyı açıp "tontoşum" diye bağırdığımda bana karşılık vererek "yavrum" dedi. Elinden tutup içeriye çekiştirdim. Elindeki tabağı bana uzadığında yine yanağından öptüm. "Teşekkür ederim tontoşum" dedim ve salona yöneltim onu oturdu. "Ne istersin tontoşum hemen yapıyım"diyince "hiç bisey istemem yavrum yeni geldiğin icin yemeğin yoktur diye sana yemek getirdim." bu kadın ne kadar da tontoştu yaa "oy çok teşekkür ederim ben yedim birşeyler ama senin yemeginide yerim." dedim. "Ne yedin bakalım yavru kuş" dedi. "Piza ile patates kızarması yedim tontoşum" dediğimde sinirli sinirli baktı bana "bir daha öyle sağlıksız şeyler yeme olmaz yavrum" ya çok tontişti "tamam tamam sen merak ettme tontoşim yemem" dedim ve çay koymaya mutfağa ilerledim. Dönüşte de marketen aldığım kekleri getirdim. "Ben yapmadım ama olsun tontişim" dediğimde gülümsedi. Çay içerken bana 'annen ve baban nerde yavru kuş' demişti bende beni terk ettiklerini o günden sonra teyzemlerle yaşadığımı sonrada görev için buraya geldiğimi anlatmıştım. 2 saat kada konuşmuştuk, biraz rahatladığımı hissetmiştim. Artık bu koca şehirde yalnız değildim. Tontişimi uğurladıktan sonra bulaşıkları yıkayıp uyumak için odama ilerledim. Yarın galataya ve hastaneye gitmem gerekiyordu yarın nöbet tutacaktım. Bu yüzden uykumu almalıydım. Sabah uyandığımda telefonumu elime alıp saate baktım saat 10 olmuştu kalkıp tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadım. Sonra mutfağa geçip kendime güzel bir kahvaltı hazırladım. Yiyip masayı topladım. Bavulumu henüz boşaltmaya zamanım olmamıştı. Elime ne geldiyse giymiştim, hava çok soğuk değildi, uzun bir hırka giyip çıktım. Çok uzağımda değildi hemen vardım galataya, o devasa taş yapıt kafamdaki kelebeklerin kıpırdaşmasına neden olmuştu. Galatanın sonunu görmek için geri geri gittiğimde, bir yere çarptıgımı hissettim. "

Dikat etsene biraz!" diye bağıran sarı çocuğa dönerken, üzerine dökülen kahveye bakmayı kesip gözleri beni buldu.

"Özür dilerim sadece galatanın sonunu görmek istedim. Yandınız mı?" şaşkınca suratıma bakıp

"Çok görmek istiyosan çıksana galataya" dedi sinirli bir şekilde canı acıyodu sanırım.

"Yanmış olabilirsiniz hemen hastaneye gidip durumuna bakmam gerekiyo" kolundan tutup sürüklemeye başladım.

Elimi itip beni durdurdu.

"Gerek yok ben kendim hallederim." bu beni sinirlendirmişti bilerek olmadı sonuçta galatanın sonunu görmeye çalışmıştım

"Yardım eden de kabahat inşallah ikinci dereceden bir yanıktır da gece kıvranırsın yatağında" çok sinirlenmiştim zaten niye yardım ediyodum ki

"Hah bide uyuz biri çıktın beddualarını kendine saklarsan sevinirim." bana uyuz mu demişti o işte şimdi üstüne bir daha kahve dökmek isteğim artı.

"Sensin uyuz" sinirle hastanenin yolunu tutum.

Artık bugün iş başı yapamam gerekiyordu, nöbet tutucaktım. Bir tane taksi durdurup hastanenin adını verdim. Hastanenin önünde indiğimde derin nefes alıp içimden 'herşey güzel olacak' diyip sağ ayakla giriş yaptım. Hocamla konuşup stajyerle birlikte hastaneyi gezdikten sonra sorumlu olduğum bölüme gidip işimi yaptım.

                           ***!!!***
Akşam saat 1 geliyordu, yorulmuştum baya, son hastanın durumunu kontrol edip, nöbete beklemeye başladım. Karşıdan gelen sarı oğlanı görünce sinsice gülümsedim.
"Aa ne tesadüf, kendin halledebileceğini düşünmüştüm sarı oğlan."

"Sen hemşiremisin?" diye sorduğunda

"Karşıdan hastaya benzediğimi düşünmüyorum." dedim ve oturmasını işaret ettiğimde oturup yarasına baktım sanırım canı acıyodu. Kremle tedavi ettim.Tedavi bittiğinde eşyaları toplamaya başladım. Kafamı kaldırı sarı oğlana baktığımda bana bakıyodu.

"Eczaneden yanık kremi alırsan iki güne geçer şimdiden geçmiş olsun." dedim.

"Teşekkür ederim uyuz hemşire" diyip çıkışa yöneldiğinde

"Önemli değil gıcık sarı oğlan, ha bu arada ödeştik mi" diye bağırdım arkasından. Arkasını dönüp bana gülümseyip " bi nebze" diyince suratım düştü ve sinirle "gıcıkkk" diye bağırınca kahkaha atıp "görüşürüz "uyuz hemşire" diyip hastaneden çıktı.

Hikayeyi begendiniz mi ?

Yazım yanlışları varsa şimdiden özür dilerim.

En kısa zamanda görüşmek üzere 👋👅



Kafamdaki Kelebekler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin