Terk Edilmişlik

28 6 6
                                    

İlk iş günüm çok yorucu geçmişti. Eve gidip yaza kadar uyumak istiyordum. Sabah sekize geliyodu saat, gidip üstümü değiştirdim ve hastaneden çıktım. Taksiye binip evin adresini verdim. Yorgunluktan göz kapaklarım ağrıyodu. Taksiye parasını verip apartmanın kapısını açtım ve merdivenleri tırmanmaya başladım. İkinci kata geldiğimde kapı açıldı. Tontoşum çıktı karşıma, gülümseyerek " dünden beri nerdesin kuzum " dedi. "Nöbeteydim tontoşuum" dediğimde eliyde beklememi söyledi ve içeriye gitti. Elinde bir tabakla geri döndü. "Ne zahmet ettin tontoşum" diyip yanağından öptüm, tabağı elime aldım ve tontoşuma el sallayıp, evime girdim. Sıcak bir duşun ardından kendimi yatağa attım, çok yorulmuşum hemen uyuyakalmışım. Akşam altı gibi anca açabildim gözümü, karnım fazlasıyla açtı. Yemek yemeden yatmıştım, hemen aklıma tontoşumun yaptığı yemek geldi. Saçımı toplayıp mutfağa gittim. Balkona masa kurdum, hava o kadar da soğuk olmadığı için yemek yiyebilirdim. Tontoşumun sarma yaptığını görünce gözlerimde pırlantalar açtı sanki, sarmaya bayılırdım. Hemen üzerine sos hazırlayıp kolamıda alıp balkona geçtim. Yemeğimi hunharca yiyip, masayı toplamaya koyuldum. Bulaşıkları yıkadıktan sonra balkona geçtim. Biraz daha oturmak istedim. Sokaktan geçenleri izlerken gözüme sarı oğlan ilişti, bizim apartmana doğru yürüdüğünde "istanbul küçük müş sarı oğlan" diye bağırdığımda gözleri bütün apartmanı aradı ve sonunda beni buldu. On saniye şaşkınca suratıma baktı sonra "yine mi sen ya" diye sitem ettiğinde bu sefer ben kahkaha attım. "Sanırım beni takip ediyosun sarı oğlan, ha uyuz dediğin için özür dilemeye geldiysen sıkıntı yok" bu sefer kısık bir kahkaha attım. "Ne seni takip edicem" sinirle bağırdığında bu sefer alt kattaki cam açıldı. Tontoşum çıkmıştı "Yankı oğlum ne bağırıyorsun, bütün mahalle ayağa kalktı" sesizce bir kahkaha daha patlatım. Bu sefer tontoşum duymuştu ve kafasını kaldırıp bir bana bir Yankı'ya baktı "siz tanışıyormusunuz" diye sorduğunda Alinle aynı anda "HAYIR" diye bağırdığımızda tontoşum gülmeye başladı. "Tamam tamam hadi ikinizde gelin bakalım bana" diyince itiraz ettmeme izin bile vermeden camı kapatı. Aşağıya inerken sarı oğlan da çıkıyordu, onu görünce gülme isteğim daha fazla artınca kendimi tutamadım. "Sen hep böyle güler misin?" sinirlendiği çok belli oluyodu, canıma minnet inadına yapıcaktım tabikide, tontoşum kapıyı açınca içeri girdik. "Ee yavrularım hayat nasıl, alıştın mı kuzum buralara" diyince tontoşuma dönerek "çalışıyorum tontoşum" dediğimde sarı oğlan gülerek 'tontoşum nedir ya' dedi sesiz bir şekilde gözlerimi kısarak ona baktım, aynı şekilde oda bana baktı. Tontoşum çay koymaya gittiğinde Yankı "Açelya Sultan yardım edeyim mi?" dediğinde tontoşumun adının Açelya olduğunu öğrendim "Yok yavrum siz oturun, ben getiririm" dediğinde ikimiz aynı anda ayağa kalkıp mutfağa ilerledik ve tontoşumun elinden tabakları alıp salona geçtik. Pis pis sırıtırken sarı oğlan "kafayı sıyırdın sanırım, Açelya sultan bunu deliler hastanesine kapatalım." diye bagırdı bende sırıtmaya devam ederken "neden ki kuzum" dedi tontoşum

"Kendi kendine gülmeye başladı bu" kahkaha attı ve bende kahkaha attmaya başladım. Tontoşum içeri geldiğinde bizi öyle gülerken görünce "keyfimi yerine getirdiniz vala kuzularım" diyip yanaklarımızı sıktı.

Yedikten sonra bulaşıkları yıkamaya gittim, arkamdan sarı oğlan geldiğinde dönüp ona baktım. "Yardım ettme mi istemiyorsan amenna" dediğinde önüme dönüp yürüdüm. Bulaşıkları sudan geçirip sarı oğlana verdim, oda makineye dizdi. İşimiz bitince masaya oturup galatayı izlemeye başladım. Ne seveni vardı şu galatanın, her gün önünde kuyruk hiç bittmez. Turistler akın ederler. Daldığımı çok sonradan fark ettiğimde kafamı kaldırıp yanıma döndüğümde sarı oğlan bana bakıyordu sanırım hakımda 'bu kız cidden delirmiş' diye düşünüyordu. Ve sessizliği bozan o oldu "çok mu seviyosun galatayı" dediğinde sorgulamaya başladım, cidden çok mu seviyordum. "Belki de bütün huzur ordadır, ve sen onu görmeden huzur bulmuyosundur." dediğimde şaşkınca suratıma baktı. "Bu yeterli bir neden" dediğinde aceleyle kalkıp salona ilerledim, tontoşumu unutmuştuk. Hemen oda arkamdan geldi. Koltukta uyuya kalmıştı tontoşum "Allahım bu kadar tatlı uyunur mu ya" dediğimde gülerek koltuğa oturdu sarı oğlan.  'Komik bişey mi var' bakışları yollayıp, tontoşumun üstüne pikeyi serdim. Ve koltuğa oturdum. Sesizliği bozarak "adın ne?" diye sordu sarı oğlan

"Alin" dedim. İsmim değişikti ama güzeldi ismimi seviyordum çünkü teyzem koymuştu.

"Hiç duymadım anlamı ne?"

"Işığın kaynağı"

"Senin ismini kim koydu"

"Açelya Sultan koymuş"

"Tontoşum senin annen mi?" şaşkınlıktan ölebilirdim sanırım.

"Hayır küçücükken terk edilmişim, açelya sultan sahip çıkmış bana" dediğinde ikimizinde aynı kaderi bölüştüğünü düşünmeden edemedim.

"Sen de mi?" dediğimde

"Sen de mi?" dedi.

"Maalesef, banada teyzemler sahip çıkmış." dedim. Hem onun haline üzülmüştüm, hemde kendi halime anne ve baba sevgisi görmemiştim ama olsun hala iyi insanlar var ve onları bulmaya devam ediceğim. "Hayat hala devam ettiğine göre terk ettmeleri bize koymamış" dediğinde kahkaha attım doğru söylüyordu. Onlarsız bir hiç değildim, en azından kendime yetebiliyordum. Biraz istanbuldan sohbet ettikten sonra saatin geç olduğunu gördüğümde kalkmak için hazırlandım. Tontoşum hala uyanmamıştı, yanağına öpücük kondurduktan sonra kapıya yöneldim. Arkamdan sarı oğlan geldi ve kapıyı açtı. "Bişey olursa burdayım gel söyle" diyince şaşırdım beni terslememişti. "Tamam, her şey için teşenkürler" diyip merdivenleri çıkarken "iyi geceler" dedi sarı oğlan. Gülümseyerek "sanada gıcık sarı oğlan" diyip sesiz bir kahkaha attıp yukarı çıkarken, sinirle kapıyı çarptı.

Yorumlar buraya 👅💕

Sizce hikaye nasıl gidiyo 👅

Bir sonra ki bölümde görüşmek üzere 👋🔥

Kafamdaki Kelebekler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin