İlk İzlenimler

1.6K 10 2
                                    

Ayaz'dan

Amfiye gelip çok da göz önünde olmayacak bi yer bulup oturdum. Yeni bi üniversite, yeni bi il, yeni bi hayat. Her şeyi geride bırakmak zorunda olan biri için kulağa oldukça hoş geliyordu. Saatime baktım. 08:40, dersin başlamasına daha yirmi dakika vardı. Amfiyi incelemeye başladım, daha kimse gelmemişti, ben oldum olası böyleydim önceden gider, ortamı içime sindirirdim ki uyum sağlayayım. Tam o sırada bi kız girdi sınıfa. Sarışın, boyu 1,80 falan olsa gerek, sevimli bi yüzü var. İstanbul'daki eski sevgilimi hatırlattı bana. Gerçi sevgili gibi de değildik pek. Daha çok iki yakın arkadaştık ama o bana aşıktı. Benim için çok değerli olduğu için onun ufak oyununa dahil olmuştum ben de. Sevgili gibi davranmıştım, onu hiç bi zaman kırmamaya özen göstermiştim, çünkü onu tanıyordum hevesi geçince bi başkasına aşık olduğunu söyleyecekti. Bi kaç ay için üzmeye ne gerek vardı ki? Allah'tan beni hiç öpmeye falan da kalkmamıştı. Hiç kimseyi öpmedim ben, bi erkekten bunu duymak garip gelir kızlara genelde ama napalım, aşık olmadığım birini öpmeme konusunda kararlıyım. Arkadaş grubum geldi aklıma, ne eğlenirdik İstanbul'da. Onları daha şimdiden özlediğimi fark ettim. Zaten hiç biri anlam verememişti, Türkiye 3.sü olduğum halde, istediğim her bölüme gidebileceğim halde neden Mersin'e  geldiğime. Ben de bi açıklama yapmamıştım. Bilsinler, bana acısınlar istemiyordum. Ailem de bu duruma, yıllarca hiçbir şeye karışmadığı gibi yine karışmamıştıı. Üzerimde ısrarla hissettiğim bakış, düşüncelerimi böldü. Az önce sınıfa giren kız hala bana bön bön bakıyordu. Tabi bi yerde o da haklı. İnsanların yanında sesli olarak söylemesem de yakışıklı bi çocuk olduğumu biliyordum. Genelde çoğu kız böyle bakardı beni ilk gördüğünde. Ama çoğu yakışıklı çocuğun yaptığı gibi onlara kötü davranmak, küçümsemek ya da alaya almak gibi huylarım yoktu benim. Genelde yanıma gelenleriyle konuşurdum, zamanla o hislerinden kurtulurlar ve arkadaş olurduk zaten. Şimdiye kadar. Bundan sonrası için böyle bi planım yoktu. Amfi de yavaş yavaş dolmaya başlamıştı. Aklım YGS-LYS'ye gitmişti. İki sınavda da özellikle yedi soru boş bırakmıştım. Ailem gurur duysun diye iyi bi derecem olsun istemiştim ama ilk beşe girip televizyonlara çıkmamak için boş bırakmıştım, ama planladığım gibi olmamıştı. Bütün çabalarıma rağmen 3. olmuştum ve bi ara bütün televizyonlara çıkmıştım. Hoca sınıfa girdiğinde aklımdan geçen şey, umarım beni burada kimse hatırlamaz oldu.

Helen'den..

Üniversiteye başlamak. İlk gün. Aslında çok heyecan verici olmalıydı ama ne yazık ki ailem bu küçük şehrimizden gitmeme izin vermemişti ve puanımın küçük bi kısmına yazık ederek burada kalmıştım. Üniversitenin panosuna gidip hangi amfide olduğuma baktım. Amfi 4. Rahatça yürüyordum ki daha dersin başlamasına 20 dakikaya yakın bi zaman olduğunu fark ettim. Birden sabah kahvemi içmediğim aklıma geldi. Kafetaryaya gidip kendime bi kahve aldım, tam arkamı dönmüşken birisi bana hızla çarptı. Allah'tan kahve üzerime falan gelmedi de yere döküldü. Çocuksa özür dilemeye başlamıştı bile. Gülümseyerek " Bana bi kahve alırsan, özrünü kabul ederim" dedim. Kafetaryacıya iki nescafe diye bağırıp bana çarpık bi şekilde gülümseyerek " Hoş bi başlangıç olmadı pek ama ne yapalım? Ben Alperen" dedi, sonra da elini uzattı. Ben de " Helen" deyip elini sıktım. Kafetaryadaki amcadan aldığı yeni kahvemi yudumlarken, gerçekten de çok tatlı bi çocuk olduğunu düşündüm. Boyu 1,85 civarında olmalıydı. Gözleri elaydı, saçları kumral demek için açık, sarı demek için koyu bi tondaydı ve göz rengiyle inanılmaz derecede yakındı. Burnu kusursuz değildi ama ona yakışıyordu. Dudakları dolgundu. Evet, çocuk gerçekten çok yakışıklıydı. Üstelik üzerindeki dar tişörtten kaslı bi vücudu olduğu belli oluyordu. Fazlasıyla belli. Ondan çok etkilenmiş olabilirdim ama bunu ona belli etmeyecektim. Ne de olsa ben de öyle herhangi bi kız değildim. Adım kadar emindim ki o da benden etkilendi. Ben böyle kendi kendime düşünürken, hangi bölümde okuduğumu sordu. "Psikoloji" diye cevap verdim. Eee sonuçta ben bi kızım, psikoloji okumam çok normal. Kız çokluğu ile bilinen bi bölüm psikoloji. Birden aklıma dank etti ve hemen "sen?" dedim. Güldü ve " Kızların çok olduğu bölümleri severim, tercihime ona göre yaptım" derken pis pis sırıtıyordu. Böyle yakışıklı bi çobuğun bunu demesini hiç garipsemeyerek " Ah şaka yapıyor olmalısın, sende mi psikoloji?" dedim. " Dersin başlamasına 5 dakika kaldı ve amfi 4 çok yakın sayılmaz, artık gidelim" dediğinde sorumun cevabını almıştım. Her ne kadar hızlı yürüsek de üniversitenin ilk gününde sınıfa profesorden sonra girerek dikkat çekmeyi başarmıştık.

 Alperen'den...

 Yakışıklılığımla göz doldurmama rağmen, sakarlığım başıma hep belaydı. Genelde kızlar sakar olurdu ama benim de yıllardır böyle bi problemim vardı. Spora giderken dambılları tam alıcakken düşürdüğüm çok olmuştu hatta bi kere ayağıma düşürmüştüm de bi hafta sargıda kalmıştı ayağım. Ve üniversitenin ilk gününde gidip kızın birine çarpmıştım hem de elinde kahve varken. Kızın yüzüne bakmadan özür dilemeye başlamıştım bile, bi yandan da umarım aksi bi kız değildir diye dua ediyordum içimden. Ben bunları düşünürken çok tatlı bi ses tonuyla " Bi kahve alırsan...". Kafamı kaldırıp kızın yüzüne bakmamla gülümsemem bir oldu. Hemen kafeteryadaki adama seslendim. O kahvelerimizi hazırlarken ben hemen tanışma faslına geçmiştim. Böyle bi kızla tanışma imkanı bulmuşken kaçırmak istemezdim. Kötü başlangıçtı ama çarpık gülümsememden etkilenmesini umarak adımı söyledim. O da bana adını söyledikten sonra kahvelerimizi aldım. Kısa bi süre dalarken Helen'i daha dikkatli inceledim. Boyu benden 15 cm kısa falan olmalıydı ama bu kızlara göre oldukça iyi bi boydu. Saçları kumral ve dalgalıydı, göğsünün biraz üstünde bitiyordu. Gözleri açık yeşildi ve kaşları eğer zihnim beni yanıltmıyorsa çoğu kızın istediği şekildeydi, yay gibi kaş derler ya hani bana o tabiri anımsatan kaşlar. Burnu ufak güzel bi burundu. Dudakları ise oldukça dolgundu. Sadece gözlerinin üstüne rengi belirginleştirmek için olsa gerek makyaj yapmıştı. Yüzüne bakıldığında seksilik değil, tatlılık akla getiren bi kızdı. Ama eminim ki, doğru bi makyajla oldukça seksi olabilirdi. Ve fiziği de iyiydi gerçekten iyi. İçimden acaba altın oran mı var bu kızda diye düşündüm. Bu kadar düşündükten sonra kıza bölümünü sormanın iyi olacağını düşündüm. Aynı bölümde olduğumuzu öğrendiğimde önce ne kadar doğru bi tercih yaptığımı düşünerek kendimle gurur duydum, sonra da çok şanslı bi piçim dedim içimden. Saate bakıp artık kalkmamız gerektiğini fark ettim ama ne yazık ki çabalarıma rağmen ilk derse geç kaldık. 

Aşk ÖlmezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin