Ayaz'dan
Profesör derse girmiş, yıl başlangıcı ile ilgili bi sürü bilgi veriyordu. İçimden yeter artık diye geçirirken sınıfa bi kızla bi çocuk girdi. İlk günden geç kalmayı nasıl başardık sorusu gözlerinden okunuyordu. Onlara bakınca ilk dikkatimi çeken şey kızın gözleri oldu. Hayatım boyunca ilk kez bu kadar güzel bi göz görmüştüm. Sonra dikkatimi çocuğa yönelttim. Benim kadar olmasa da oldukça yakışıklı bi çocuktu, yan yana uyumlu bi çift olmuşlardı. Hoca izin verdikten sonra oturmaya yer arandılar, ön sırama doğru yaklaşırlarken kız bana baktı, göz göze gelince bakışını hemen indirdi. Hah ! Muhteşem çift, önüme oturmuştu, olacak iş değil. Benim bir daha asla sahip olamayacağım şeye sahiptiler ve sanki gözüme sokmaya çalışıyolardı. Hocanın yavaş yavaş derse geçmesini, benim geçmişe gitmemi engellemesini umdum. Ama anlaşılan hoca bugün derse geçmeye niyetli değildi. Bu da yetmezmiş gibi yanımdaki kız da ısrarla benle konuşmaya çalışıyordu, normalde olsa terslemezdim ama son yaşadıklarımdan sonra bi kızla yakınlaşmamaya niyetliydim üstelik kız gerçekten saf iyi niyetli bi kız gibi görünüyor, onu kırmaya gerek yok diye geçirdim. Ve sakince kafamı önüme koyup uyuyo gibi bi hava vermeye çalıştım. Umarınm yer. Tabi uyumazken istemsizce önümdekilerin konuşmalarına kulak misafiri oldum. Hiç de sevmem aslında başkalarını dinlemeyi ama kendi acılarıma dalmaktansa onları dinleyip uyumayı bekleyebilirdim. Birbirlerine nerden geldiklerini, neden burayı seçtiklerini falan sormalarından sevgili oldukları konusunda yanıldığımı anladım. Hareketlerinden belli ama yakında olurlar.. Bi yanım nasıl ilk günden arkadaş olduklarını sorgularken diğer yanım bi sene öncesi olsa sen de ilk günden bi sürü insanla arkadaş olmuştun diye iddia etti. Neden bu kadar iyi bi çocukken bütün bunları yaşamak zorunda kalmıştım ki ? Bunları düşünürken başıma şiddetli bi ağrı saplandı tabi bu düzensiz yaşamımda bunun olması kaçınılmazdı. Ben ağrıyla can çekişirken önümdeki kız dönüp bana bir şeyler söylemeye çalışıyordu. Bi anda ağzımdan çıkan cümleyi duyduğumda ben bile inanamadım ve bi anda toparlanıp sınıftan çıktım.
Helen'den...
Allah'ım ilk günden geç kalmıştık, buna hala inanamıyordum. Hoca izin verince arka sıralara doğru yürümeye başladık Alperenle. Nereye oturacağımıza bakarken, bi anda onu gördüm. Emin olmak için tekrar o mu diye bakarken gözlerimiz karşılaştı ve hemen bakışımı kaçırdım. Alperene baktım ama o farkında değildi bile. Bu çocuk Türkiye 3.sü olan çocuktu. Ya da ikizi. Muhtemelen ikizi yoksa ne işi olurdu burda bi Türkiye 3.sü çocuğun. Ama kesinlikle oydu. Televizyonda gördüğümde şok geçirmiştim hatırlıyorum, yakışıklı çocukların dikkatini çeken bi kızdım o yuzden çok dibim düşmezdi onlara ama bu çocuk aşırı derecede yakışıklıydı. Siyah saçları masmavi gözleri ve dolgun dudakları. Burnu bi kızın burnundan bin kat daha güzeldi, sanki yapma gibiydi. Üstelik bu çocuk üçüncüydü. Böyle bir şey nasıl mümkün olabilir ki? Yakışıklı, zeki ve çalışkan bi çocuk. Ah demeyi unuttum üstelik fiziği de taş gibiydi, ekran o kısacık sürede bile fark etmiştim. Kim derdi ki bu çocukla aynı okulda olacağım diye. Kendi kendime bunu düşünmektense internetten bakmaya karar verdim ve Alperene çaktırmadan araştırdım. Evet, gerçekten bu çocuk 3. olan Ayaz'dı. Merakımı giderdiğime göre artık Alperenle konuşabilridim ne de olsa hoca birşeyler anlatmayacaktı besbelli. Onunla havadan sudan konuşmaya başlayıp birbirimizi tanımaya çalışırken arkadan gelen sesler dikkatimi çekti. Acıdan bağırıyor muydu? Arkamı dönüp ona iyi misin demeye çalışırken duyduğum cümleyle şok olurken o koşarak sınıftan çıkmıştı. Benimse kafamda aynı ses yankılanıyordu.
"Benden uzak dur"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Ölmez
DragosteHelen, güzellik abidesi. Ayaz ise gelmiş geçmiş en yakışıklı çocuklardan biri olmaya aday. Bu hikayede bi kötü çocuk yok. İyi çocuk Ayaz, Helen'e yüz vermiyor ama neden? Helen, Ayaz'ın sırrını çözmeye niyetli. Helen bunu başarabilecek mi? Yoksa Ayaz...