14- Buzdan Adam

27 7 0
                                    

Ellerimi çekip Doğanın yüzünü baktım. Hiç bir ifade yoktu. Mum heykel gibi duruyordu önümde. O anda yüzüme düşen damlaları fark ettim. Yağmur başlamıştı. Sert olacağı siyah bulutların çoğalmasından belliydi. Ben Doğanın bir şey demesini bekliyordum. Teşekkür değilde yani en azından sağol mesela.

-Neden bu kadar uzun sürdü?

-Anlamadım?

-Avukatım flash belleği getireceğini söyledi. Neden bu belleği getirmen 2 gününü aldı?

Tam ağzımı açıp konuşacakken sözümü kesti.

-Yada dur. Bahanelerine ihtiyacım yok. Birazdan yağmur daha kötü olacak. Ben seni bırakıcam.

-Kendim giderim. Gerek yok.

-Fikrini sormadım. Sadece altta kalmak istemem. Geçte olsa flash belleği getirdin.

-Ama..

Tam o sırada arabayı getirdiler ve beni dinlemeden sürücü koltuğuna geçti. Bende yan koltuğa geçtim. Böyle bilmesi gerekmiyordu. Belki olanları anlatırsam bu adamı polise şikayet etmeye razı olurdu.

Ben yolu tarif ettim. Daha sonra yine sustuk. Böyle bilmesini istemiyordum. İçim içimi kemiriyordu. Yani hani ben senin için bunları yaptım karşılığını bekliyorum anlamında değildi. Gerçekten değildi. Sadece flash belleği bilerek getirmediğimi sanmasını istemiyordum.

-Doğan.

-Ne?

-Bak gerçekten belleği getirecektim ama.

-Ama daha sonra Doğan bunu hakkediyor dedin nede olsa.Hem eğer gidip gerçekleri söylersem ileride kariyerime yansır dedin.

-Hayır öyle değil!

-Boşuna uğraşma Masal! Sende herkes gibisin. Ben de olsam seni kurtarmazdım.

Sustum. Herkes gibi derken? Kurtarmayacağı kesindi zaten. Eve varmamıza 1-2 cadde kalmıştı.

-Durdur lütfen burda ineceğim.

-Doğruları duymayı sevmedin sanırım.

-Evim buraya yakın . Lütfen herkesi kendin gibi buzdan adam sanma.

Arabadan indim ve sırt çantamı belime aldım. Kapıyı kapatıp yalandan önüme çıkan ilk sokağa doğru döndüm. Yağmur güçlenirken şimdiden ıslanmıştım. Gitmesini bekledim. Zaten bir kaç saniye sonra gaza basıp gitmişti buz herif.

Saçım, üstüm başım sırılsıklamdım ve sokakların arasından ilerliyordum. Allahtan ışıklı ve güvenli sokaklardı. Çantam sırılsıklamdı.Sokakları birer birer geçerken düşünüyordum. Evdekilere ne diyeceğimi. Yalan söylemeyecektim. Doğruyu da söyleyemeyecektim. Peki ne yapacaktım? Sokak lambalarını birer birer geçerken baştan ayağı ıslaktım ve donmaya başlamıştım. Hava gittikce soğuyordu ve saat gittikce geç oluyordu. İçimde sanki bir şeye gecikiyormuşum gibi hissediyordum. Ya da evde karşılaşacağım tepkilere çabuk maruz kalıp çabuk bitmesini diliyordum. Bu yüzden koşmaya başladım. Ne kadar koştuğumu bilmiyordum. Sadece yerde biriken su birikintilerine bastıkça su sesleri ve yerde oluşan bulanık yansımamı hatırlıyordum. Birde baktım ki artık evdeydim. Sırıl sıklam perişan bir halde. Kendimi halsiz hissediyordum ve kaçılnızmaz sona yaklaşmıştım. Kapı zilini çaldım.

Kapıyı annem açmıştı. Ağlamıştı annem. Her halinden perişan olduğu belliydi. Ağlamaktan kızaran gözlerinde bir anda bir kıvılcım oluştu. Bir anda bana sarılması benimde ağlamama sebep olmuştu. İçeri geçtik . İçerde yanlızca Ceylan teyze vardı. Koltuğa geçtim. O sırada annem abimi ve babamı arayıp evde olduğumu söyledi. Abim Egeyle beni aramaya çıkmıştı. Babamda polise gitmişti. Ama son anda evde olduğumu öğrenince geri dönmüştü. Herkes eve geldiğinde ben hala ıslak kiyafetlerimle koltukta tek başıma oturuyordum. Babamın, annemin , abimin verdiği sorular cevapsız kalırken ben gözümü bir yere dikmiş konuşmuyordum. Ne söyleye bilirdimki?

"Uyuyan" GüzelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin