Floransa yakınlarında ki handa gerçekleşen hadiselerden dolayı artık daha dikkatli olmaları gerekiyordu. Lejyon komutanın ölmeden önce söylediği yöne doğru at sürüyorlar, az dinlenip çok yol alıyorlardı. Tamamen görevlerine odaklanmış bir şekilde Vizgot diyarına giden ulagın peşindeydiler. Hakanları olan Attila'nın huzuruna başarısız bir şekilde çıkmak istemiyorlardı. Hunları yok etmek için kurulan bu ittifakı gerçek olup olmadığını öğrenmek istiyorlardı.
La Spezia şehrinin sınırlarına gelmişler derin ve genişçe bir ormana gireceklerdi. Temkinli ve dikkatli olmaları lazımdı atlarını sürerek ormana girdiler. Her şeyden habersiz bir şekilde.
Atlarla ağır ağır ilerliyorlardı hızlı olmaları gerektiğini biliyorlar lakin aldıkları eğitim ve edindikleri tecrübe bilmedikleri bu topraklarda ağır ve temkinli olmalarını gerektiriyordu.
Söbötay dalgın bir şekilde önüne bakıyordu. Balandı ''kandaş hayırdır böyle ne düşünürsün?'' diye sordu. Söbötay derin bir iç çekerek ''Gözlerim Almıla Hatunu arar, burnum onu kokusunu özler, kulaklarım onun sesini duymak ister'' dedi. Babrak gülerek ''kandaş eğer böyle dalmaya devam edersen benim gözlerim senden akan kanı, kulaklarım senden çıkan acı bagırtılarını duyup, görecek'' dedi. Balandı bu sözleri duyar duymaz kahkaha atmaya başladı bu sözler Agola'nın o sert suratını bile tebessüm ettirmişti. Söbötay'da gülmüştü bu sözlere, Balandı sırtında ki baltasını eline alarak ''kandaş bir Türk'e pusatından, atından gayrısı yar olmazmış'' dedi. Söbötay üzgün bir şekilde ''kandaşlar Almıla Hatun, Başbuğ Attila'nın yeğeni; bense buyruk altında olan bir çeriyim" dedi.
O anda Agola atının dizginlerini bir anda çekti ve gruba durun işareti yaptı herkes bir anda pusatlarına el attılar ve etrafa bakmaya başladılar. Issız bucaksız ormanı izliyor sessizliğini dinliyorlardı. Bir süre böyle beklediler taa ki Agola eliyle devam edin işareti yapana kadar, o anda ormanın sessizliğini Balandı'nın acı çığlığı bozdu. Balandı'nın karınına ve sol omzuna bir ok saplanmış aldığı ok darbeleriyle atından yere düşmüştü. Söbötay'a atılan ok ise sırtındaki kalkana isabet etmişti. Pusuya düşmüşlerdi herkes hemen atlarından indi ve savunma pozisyonu aldılar. Agola kaç kişi olduklarına baktı 2 okçu, 4 hafif zırhlı kılıç kuşanmış 6 kişilik haydut tayfası tarafından saldırıya uğramışlardı. Agola hemen yerde yatan Balandı'yı omuzlayarak bir kayalığın arkasına götürdü hafif bir tepenin üstündeki 2 okçu hala ok atmaya devam ediyordu. Agola bağırarak ''Babrak şu lanet olasıca okçuları Kızıl Tamuya gönder'' dedi. Söbötay hemen kalkanıyla Babrak'a siper yaptı Babrak okunu yayına koydu ve derin bir nefes alıp yayını gerdi hedefinde yayına yeni ok koymaya çalışan okçu vardı tutmuş olduğu nefesini okuyla aynı anda bıraktı ok rüzgarı dele dele hedefindeki okçuya saplanmıştı. Babrak'ın okunu yiyen okçu, kayalıklardan yuvarlanarak yere düşmüştü.
Babrak bir haydutu öldürdükten sonra hemen Söbötay'ın siper yapmış olduğu kalkanın arkasına saklandı. Tekrar yayını okuyla doldurdu ayağa kalkıp okunu hedefinde ki diğer okçuya yolladı oda az önce yanındaki arkadaşıyla aynı kaderi yaşadı. Babrak, üzerlerine doğru gelen 4 haydut daha gördü ve Söbötay'a dokunup ''gelenler var'' dedi. Söbötay kurt başlı kılıcını eliyle çevirdi ve kalkanın üstünde tuttu. Agola endişeli bir şekilde Balandıya'ya ''iyi misin kandaş?'' diye sordu. Balandı vücudana saplanan okların verdiği acıyla zorda olsa "iyiyim'' dedi. Agola elbisesinin bir parçasını belinden çıkardıgı hançeriyle kesip Balandı'nın yarasına bastırdı ve Balandı'nın eline verip ''biri yaklaşırsa ne yapacağını biliyorsun'' dedi.
Babrak yayını sırtına koydu ve belindeki 2 haçerini eline aldı. Söbötay ve Babakk haydut grubunun içine atıldı vuruşmaya başladılar. Söbötay kılıcıyla 1 haydutun ayağını yaralamıştı arkasındaki diğer haydutun saldırısını kalkanıyla engelledi ve miğdesine tekme atıp yere düşürdü yere düşen haydutu kılıcıyla Kızıl Tamuya yollamıştı. Ayağından yaralanmış olan haydut yerde sürünerek kaçmaya çalışıyordu.
Babrak hançerleriyle sadece kendini savunabiliyordu. Sol tarafından bir kılıç darbesi geldiğini gördü hemen koluyla haydutun kolunu kilide aldı ve diger hayduta tekme atıp yere düşürdü. Kolunu kilitlediği haydutun kalbine soğuk hançerini sapladı yere düşen haydut ayağa kalkıp Babrak'a arkasından saldırcaktı. Karşısına Agola çıktı bir anda, kılıcıyla karşısındakinin kılıcını ters bir hamleyle itti ve dönerek kılıcını haydutun karnına sapladı ve sonra yavaşça geri çekti. Ayağından yaralanıp yerde sürünen haydut, Balandı'yı kayanın arkasında baygın bir şekilde yatarken gördü ve ona doğru ilerlemeye başladı. Belindeki hançeri eline aldı tam hançerini Balandı'ya saplayacaktı ki Balandı, Agola'nın verdiği hançeri kendisini öldürmeye çalışan haydutun karnına soktu haydut aldığı darbeyle Balandı'nın üzerine yığıldı. O arada Babrak gelenler var diye bağırdı. Söbötay hemen Balandı'nın yanına gitti ve üzerinde ki haydutu itip Balandı'yı omzuna aldı. Kaçmaları lazımdı hem yorgunlar, hemde bilmedikleri bir arazi ve Balandı yaralıydı. Kaçmaları lazımdı çünkü ancak bir aptal kazanamaycağı savaşa girerdi. Hızlı bir şekilde ormanın içinde ki topraklı yolu takip edip ormanın içlerine doğru ilerliyorlardı. Babrak okunu yayına germiş bir şekilde en arkadan geliyordu herhangi bir tehlikeye karşı hazırdı. Balandı çok kan kaybetmeye başlamıştı zorlanarak yürüyordu ormanın içinde bir kulübeye rastladılar kulübenin bacasından duman tütüyordu içeride kendilerine yardımı dokunabilecek birileri vardır diye kulübenin içine girdiler. Tek başına yaşayan hem odunculuk hem avcılık yapan bir kadın vardı içeride. Agola kadına zarar vermek istemediklerini ve yardıma ihtiyaçlarının olduğunu söyledi ve Baladı'yı gösterdi. Kadın Balandı'yı kan içinde görünce hemen yatağına yatırmalarını söyledi. Söbötay hemen Baland'yı kadının gösterdiği yatağa yatırdı. Babrak dışarıda gözcülük yapıyordu bir anda içeri girdi ve ''ormandan kalabalık bir grup buraya doğru geliyor'' dedi. Agola pusatını çekti, kadın onlara saklanmaları için kulübenin altında ki depo olarak kullanılan yeri gösterip içeri girmelerini istedi. Ormanın içinden gelen grup kulübenin önüne gelmişi 15 kişi kadar vardılar kadın dışarı çıkıp onlarla konuşmaya başladı bir süre sonra kapının gıcırdama sesi geldi kadın gelip saklandıkları deponun kapağını açmıştı çıkın der gibi eliyle işaret yaptı.
Kadın Balandı'nın yarasıyla ilgilenmeye başladı üstünde ki elbiselerini çıkarıp yaraya baktı vücuduna saplanmış olan okları çıkarıp kanamayı durdurmaya çalıştı. Yarayı kapatmak için dikiş atmaya başladı, yaraların üstünü sardı, şifalı bitkilerle Balandı için ilaç yapıp yaraların üzerine sürdü. Agola, kadını yanıya çağırdı ve Balandı'nın durumunu sordu. Kadın ''durumu iyi vücudu çok sağlanmış oklar çok derine saplanmamış bir kaç güne iyileşir'' dedi. Agola ''bize saldıranlar kimdi?'' diye sordu. Kadın üzüntülü bir ses tonuyla ''onlar bu ormanın haydut takımı ormandan geçen herkese pusu kurup saldırırlar kim olduğuna bakmaksızın ve bu civardaki köyleri yağmalarlar'' dedi. Agola ''Peki bu diyarın beyi bir şey yapmaz mı?'' diye sordu. Kadın ''o sadece askerlerini gönderir köylüden vergisini alır başka hiç birşeye karışmaz'' dedi. Agola derin bir şekilde düşündü, görevleri vardı ama intikam almak istiyordu, Balandı'ya baktı kalbinde intikam ateşi yanmıştı ve kadına ''bu haydutların meskenlerinin nerede olduğunu biliyor musun?'' diye sordu. Kadın ''ormanın derinliklerinde çevrili bir barınakları var'' dedi. Agola kaç kişi olduklarını sordu. Kadın ''yaklaşık 20 kişi kadar varlar'' dedi ve sonra ''neden sordun?'' diye ekledi.
Agola kendinden emin bir ses tonuyla ''intikam alıcaz geride yanık et kokusu ve kırık kemikler kalacak'' dedi.Ormanda gerçekleşen çarpışmada ve Balandı'nın yaralandığı hadiseden 2 gün geçmiş Balandı yavaş yavaş iyileşmiş gücü pusat tutup yağı(düşman) öldürecek kadar yerinde gelmişti. Şİmdi intikam vaktiydi hep beraber oturup plan yapacaklardı.
Agola söze girdi 2 gündür düşündüğü planı anlatmaya başladı ''ilk başta Babrak kadının söylediği yere gidip gözlem yapacak, nöbetçileri sayacak, ne zaman vardiya değiştirdiklerini öğrenecek, sonra gece barınağa sızıp nöbetçileri tek tek indircez. Muhtemlen 20 kişi kadar olan bu haydut grubuna ani baskın yapacağız unutmayın hala bir görevimiz var o yüzden hayatta kalın. Herkes birbirinden sorumlu birbirimizi kolluycaz'' dedi. Herkes birbirine baktı hepsinin kalbinde intikam ateşi vardı, gözlerinde birbirlerine olan güven vardı. Agola ''Bu akşam Babrak gidip bilgi toplayacak yarın akşam saldırı yapacağız Balandı sen pusat tutup cenk edebilecek güçte misin?'' diye sordu. Balandı ''bana güç verecek şey damarlarında dolaşan asil Türk kanı ve siz kandaşlarımdır''dedi.
Kılıçlarını çekip intikam için yemin içtiler hep bir ağızdan ''Gök girsin, kızıl çıksın'' diye bağırdılar.
Babrak hazırlıklarını yapmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hun Çerileri
HistoryczneATTİLA'nın buyruğu üzerine yola çıkmış 4 Hun Çerisinin macerası