#1 Donat Deliğinin ilk doluşu

676 8 0
                                    

Uzun bir uykudan uyanmıştım. Kaçta uyuyup kaçta kalktım? 8 de uyuyup 7 de uyandıysam... uhh benim matematiğim yetmez buna. Neyse kalkıp ilk işim kendime ufak bir kahvaltı hazırlamak. Esnerken su ketılda kaynıyordu. Gözlerim hafiften yaş olmuştu bile. Ağzımı şapırdıktan sonra kaynamış suyu kupaya koydum ve içine çay poşetini attım. Bu gün pazartesiydi. Niye varsın ki zaten.. Ekmeklerim kızarınca seri hareketlerle makinadaki tostları tabağa attım
"Ufff... çok yandı."
Ekmekleri hemen yemiştim. Acelem falan da yoktu oysaki. Bunları düşünürken çayımı yudumluyordum. Bir mırıltı sesi duyunca sokak kedisi olduğunu anladım ve birkaç şeyi dışarı döktükten sonra dişlerimi fırçalamaya gittim. Dişlerimi de hallettiğime göre üstümü giyinmeliydim tabi. Odama gidip gömleğimi ve pantolonumu giydim. Çantamı kontrol ettim ve hazırım! Evden çıkarken yan komşu kızı Şinohara Hinata beni gördü. Baş belam bu kız ya nerede görse koluma yapışıyor.
"Riiin!! Ay dur bekle beslenmemi unuttum."
Fırsat bu fırsat. Koşmalısın Rin!
Arkama bakmadan koştum. Bu çok hızlıydı benim için. Kısa olduğumdan pek iyi koşamıyorum ama bu gün değil. Bu gün bu çılgın karıdan kurtulmam lazım. Zaten aynı okuldayız. Ben Rin Nakamura. 15 yaşındayım ve liseye yeni başladım. Bu manyak kız ise izin vermesem bile beni ismimle çağıran yan komşum Şinohara Hinata. Kendisinden hiç hoşlanmam zaten. Erkek fatmadır kendisi. Bide o göğüsleri yüzünden erkekler tarafından dışlanıcağım. Mükemmel! Bu düşünceleri kurarken zaten okula varmıştım bile. Viuuhff amma yoruldum. Okulun bahçesinin içindeydim. Nefes aldıktan sonra tam yürüyordum ki o uğursuz kızın sesini duydum.
Hinata "Riiin~~ niye beni beklemedinki seni şapşal!" Dedi nefes alarak.
Cevabımsa şu oldu; "Çünkü beklemeye değer biri değilsin."
Sonra yine sinirlenerek "Bir dakika... kim dedi beni ismimle çağır diye??"
"Ben" dedi ellerini beline dayayarak. Kim veriyor bu cesateri anlamıyorum. Sonra kızlardan biri şu fangirl çığlığını attı.
"Kyaaah! Bu senpai!!"
"Çok yakışıklı..."
Yanımdan geçiyordu. Bir baktığımda adam cidden iyiydi. Üç kız falan hemen senpai'ın etrafına dolaştılar. Çocuk bu kızları güler yüzlülük ile karşıladı.
"Ah, Suzuki-san!!" Dedi Hinata. Senpai ona bakınca istediğini söyledi.
"Defterim sendeydi. Getirmeyi unuttmadın değil mi?"
"Yok yok merak etme getirdim defteri. Sınıfta veririm."
Hinata ile biraz konuştuktan sonra gözü bana takılmıştı. Bende ona dik dik bakıyordum. Bana bakınca hemen gözümü kaçırdım. O sıra bana nasıl baktıysa bile görmedim. Alkış alalım bir tane bana. Zaten bana olan bakışını ne yapayım ben?
"Rin, sonra görüşürüz." Dedi Hinata.
"Kaç kere dedim beni ismimle çağırma, koca göğüs!!" Dedim sinirlenerek.
"Boşver." Deyip geçti sadece. Senpai'a doğru bakınca bana dik dik baktığını gördüm. Bu gün günlerden ne, dik dik bakma günü mü? Yoluma devam ettim ve okula girmiştim. Kendi katıma çıktım ve sırama oturdum. Sıkıcı bir günün başlangıcı, tekrar.
"Na-Nakamura- san nasılsın? Biraz kötü görünüyorsun."
Bu Kita- chan idi. Okula başladığımdan beri benimle doğru düzgün konuşan tek insan.
"Her zaman ki pazartesi sendromu işte, ne yaparsın."
"O anlamda değil. Yanakların kırmızı." Dedi Kita- chan.
"Yanaklarım mı?"
Erkekler tuvaletine gittiğimde gerçekten kıpkırmızıydı. Kalp atışalrımı kontrol edince hızlı attığını anladım. Bir şey olmuş ve heyecanlanmış, hatta utanmıştım. Ama neye? Bunu merak ederek tuvaletten çıktım. O sıra Hinata ile karşılaştım.
"Rin, Sasaki-san seni öğle arasında çatıda bekliyormuş." Dedi.
"Senpai mı?"
"Evet."
"P-peki.."
Bu da neydi? Acaba Hinata'dan hoşlandığı için bana ondan uzak durmamı ve eğer durmazsam beni pataklayacağını mı söyleyecek? Bu olursa seve seve kabul ederim. Sınıfa girdim ve ders zili çalmıştı bile.

☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡

Öğle teneffüsü çatı katına çıktım ve sadece Senpai oradaydı. Ne bekliyordum ki zaten. Bir sürü erkek?
"Merhaba. Ben Suzuki Nowazaki. Sen?"
"Ben Nakamura Rin. Tanıştığımıza memnun oldum."
"İnan bana ben daha çok memnunum." Dedi.
Bunu dediğinde acayip kızarmıştım.
"B-beni neden çağırdınız peki?"
"Tanışmak için. İlgimi çeken bir kişiliğin var."
"Teşekkür etmem mi gerek?"
Ufak bir kahkaha attı. Dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı. Ben utancımdan hemen kendimi geri attım.
"A-affedersin. Çok şirinsinde. Kendimi tutamadım."
"Sağol..."
"Numaramı verebilir miyim?"
"Olur."
Telefon numaralarımızı birbirimize verdikten sonra. Oradan ayrıldım. Ağzımı tutarak hızlıca merdivenlerden indim. Yüzüm dometesten farksızdı, bundan emindim.
"Bu da neydi, Bu da neydi, Bu da neydi!!"
Sürekli böyle sayıklanıyordum. Utancımdan olmalıydı, başka nedeni yoktu. Yoksa beni öpücek miydi?
"Nakamura! Burnun kanıyor." Uyarılmadan sonra burnumu tutarak tuvalete yöneldim. Yüzümü yıkadıktan sonra burnuma peçete tıkadım. Sıramda öyle sessizce oturdum. Sürekli bunu düşündüm. Sürekli, sürekli...

°•Donat Deliği•° ﴾Yaoi﴿Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin