Part 3

109 13 12
                                    

Düşünüyorum da bu hikaye cidden mal :D

Bölümün bir kısmı gündüz vakti yazıldı yani yeterince mal olmadıysa şimdiden özür dilerim. xx

Ahsen, Sena'nın onu sarsmasıyla kendine geldi.

''Ahsen abla! Ahsen Ablaaaaaaa! Ahsen abla eğer Londra'ya bu balonla gitmek istemiyorsan Büşra'yı durdurmalısın. Kendine geeel!!''

Sena sarsmayla bir şey olmayacağını anlayınca yanında acil durumlar için bulundurduğu burun bandını çıkartıp Ahsen'e yapıştırdı. Volkanik küllerin garip kokusu Ahsen'i kendine getirdi ve diğer köşede Büşra'nın hülyalı bir ifade ile gökyüzüne bakan Afra'ya bir tokat patlatmak için elini kaldırdığını gördü.

''Büşübüşüüüüüüüümmm!'' diye çığırdı Ahsen.

''Lolipoooooooop!'' diye karşılık verdi Büşra.

Cevap olarak uzak dağlardan Tarzan ''Lanet olsun bu dünya lanet olsun bu sevgim!'' diye haykırdı.

Ahsen ve Büşra son hız birbirlerine koştular. Evet, balon içinde son hız koşulacak kadar büyüktü. 'Kamon!' diye düşündü Ahsen. Onlar da artık zengin sayılırdı.

Ahsen ve Büşra sarılarak balonun aşağı doğru inmesine sebep oldular. İkisi birlikte balonun tam olarak ağırlık merkezinde ve fazla ağırdılar. Balon son hız düşmeye başlayınca Afra çığlık atarak midesini tuttu ve Sena da ona katıldı. İkisinin de rengi yeşile dönerken Ahsen ve Büşra can havliyle ayrıldılar. Balon yavaşladı. Tıpkı bir denge oyunu gibi bir yaklaşarak bir uzaklaşarak balonu indirmeye çalıştılar çünkü hiçbiri balon kullanmayı bilmiyordu. Sonunda Sena işin komedisine kaptırdı kendini ve önce DJ Aşık açtı sonra yoğun istek üzerine Avustralya semaları Berkay'ın Taburcu şarkısını haykıran bir grup kızla doldu.

Sonunda otobanın ortasına indiler ve Afra bir anda Niall kahkahası atarak ''Hahahaaa burası Road Runner'ın koşma şeysi yaptığı yer değil mi?'' dedi. Sena ona döndü ve patentli 'yarışma kaybeden efekti'ni yaptı. Büşra işi ciddiye almak gerektiğin farkındaydı. Havaalanına gitmelilerdi. Yol kenarına geçti ve pantolonunun paçasını sıyırdı. Bir anda nereden geldiği belli olmayan bir dış ses ıslık çaldı.

Ahsen Büşra'ya döndü ve kedi mırlaması sesi çıkartıp elini pençe gibi uzattı. Afra onlara kendi lugatında hareket çekmeye eş değer bir ifadeyle bakıp yüzünü buruşturdu. O, iyi bir kızdı. Küfretmezdi.

Yoldan geçen kamyoncu Büşra'yı alıp diğerlerini bırakmayı teklif edince Ahsen yol kenarındaki kaktüsü tuttuğu gibi adamın kafasına indirdi. Adamı sürükleyip indirdiler. Ahsen kaktüsü tuttuğu için, Büşra daha yeni hastaneden çıktığı için ve Afra'nın da ayağı gaz pedalına yetişmediği için kamyonu Sena kullanmaya başladı. Olly Murs'ten Troublemaker açtılar ve son hız havaalanına gittiler. Ahsen'in örgütü ona şifreli bir mail atmıştı.

Havaalanına girdikten McCalin Sisters'ın Go şarkısı çalmaya başladı. Mailde 'Ritmi hisset' yazıyordu. Sena hemen telefonundan şarkıyı bir daha açtı. Nakarattaki 'go go go go go go go go go go' kısmında ritimsel bir programlama kodu vardı. Afra eski bir bilgisayar olimpiyatçısıydı ama üşengeçliği tuttu ve Follow Spree başlamıştı. Bu yüzden kendini bir koltuğa fırlattı, boynunu deve kuşu gibi omzunun ortasına gömdü ve deli gibi Mikey'e tivit atmaya başladı. Şifreyi çözmek Ahsen ve Sena'ya kalmıştı. Onlar 1 ve 0'lardan oluşan koddaki harita koordinatlarını ayırıp GPS'te yer belirlemeye çalışırken Büşra havaalanı televizyonlarının kumandasını ele geçirdi. Önce apaçiliği tuttu ve bir roman havası attırdı. Sonra sıkıldı ve Melbourne'un güzel insanlarına Sagopa açarak eğlendi. Bir anda tüm ekranlar değişti.

Marry MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin