Ahsen, etüt odasının ortasında çığlığı bastı. Etüt ablasının ve etüt odasındakilerin bakışları birden ona döndü. Abla susmasını istedi ama bu imkansızdı. Ahsen elindeki sıra altında tuttuğu ve etüt ayağına Twitter'da takıldığı telefona bakarak bir çığlık daha attı. Bu kadar yeterdi. Hayır, yetmezdi. Tuğba abla hışımla kapıyı açtı ve 3000°C'de yanan gözleriyle içeriyi taradı. Ahsen her ne adar artık özgür olduklarını bilse de bu son şansı kullanması gerektiğinin farkındaydı. Rus olimpiyat jimnastikçilerine toz yutturacak bir şekilde sıçradı, son hızla Tuğba ablanın kolunun altından geçerken depara kalktı ve kafa üstü yuvarlanma pahasına merdivenlerden hızı azaltmadan indi. Nasıl olsa artık çok parası olacaktı. Kendine yeni bir beyin bile satın alabilirdi. Bu düşünceye gülümserken son hız 12. Sınıfların etüt odasına daldı ve bir köşede boğazına yazma dolamış, test çözüyor görünüp büyük ihtimalle 5SOS-Wherever You Are dinleyen Afra'yı kolundan tutup çekiştirdi. Ahsen yanılmıştı. Afra az önce Wherever You Are'ı dinliyordu, şimdi UJ-Beautiful Life'a geçmişti. George'un solosunun kesilmesine tepkili Afra kindar bir bakış atmayı deneyip ''Mal mısın?'' dedi. Ahsen gözlerini deviremedi. Bunu hikayelerin içinde bile yapması imkansızdı. Tuğba abla ve Tuba abla onları ayırmaya kararlı bir şekilde içeri girerken 12'ler Geomer'i verdiği ödevi yetiştirme korkusuyla hala test çözüyorlardı. Ahsen, Afra'ya kimsenin anlamaması için apaçice ''BeNimL€ mis@N seFqiLımm?!'' dedi. Afra ise ''Hıııı, sen onu Büşra'ya söyle bi kere'' diyerel kıskançlık atarı yaptı. Ahsen içindeki kıroya zorla hakim olarak durumu açıkladı.
Kimsenin ona tweet atmaması ve hatırlamaması yüzünden bayramdan Ahsen depresyona girmiş ve çok gizli bir örgüte katılmıştı. Kimliğini gizli tutan bir grup elit fangirl'den oluşan bu örgüt aynı zamanda da ineklere kucak açıyordu. Ahsen iki kritere de uyduğu için onu VIP yapmışlardı. Bu VIP grubu içinde 'hayati derecede çılgınlık' olarak bilinen bir gizli gruplaşma Ahsen'i aralarına almıştı. Bu grupla Ahsen çok çılgın şeyler yapmıştı böylece grubun geri kalanının on güveni artmıştı. Ahsen grupta popülaritenin basamaklarını sırıkla atlamıştı ve şimdi grup onun Vegas'a gitmesini istiyordu. Tamamı Directionerlardan oluşan grup ona para verecekti. Verilen görev o kadar gizliydi ki bu görevi verenler bile ne olduğunu bilmiyordu. Ahsen bunu Afra'yla yapmak istediğini söyleyince önce karşı çıktılar sonra Afra'yı takip edenleri görüp onun Twitter popisi bir Directioner olduğunu anlayınca onay verildi.
T ve T onları durduramadan gitmeleri gerekiyordu. Onlara bir şaşırtma lazımdı. Afra bir an içi durdu ve tüm yurdu çınlatacak şekilde şu sözleri söyledi. ''Aşağıda ÇİĞKÖFTE vaaaaarr!'' Bir nanosaniyelik duraksamanın ardından yurdun temelleri sarsılmaya ve merdivenler titremeye başladı. Herkes çığlık atarak çiğköftelere ulaşmaya çabalıyordu. Ahsen sırıttı ve Afra'yla el ele koşmaya başladılar. Ahsen tabii ki, çok formda, ince ve güzeldi. Afra'ysa Afra'ydı işte, patentli şirinlik! Telefon şarjlarını ve Ahsen'in bilgisayarını aldılar çünkü Ahsen yeni bölüm yazmazsa Yekebaş onu bulur ve öldürürdü. Peşine eli silahlı bir Natsume takar ve Ethan bile onu kurtaramazdı. Merdivenlerin sonunda ayakkabılarını giyerken T ve T onlara yetişti. Bu sırada çiğköftenin yalan olduğunu fark edenler de ''Ne yani, tavana fırlatamayacak mıyız?!'' nidaları eşliğinde, öfkeli zombiler gibi kafa yana yatık ve transa geçmiş halde yavaş yavaş onlara doğru geliyordu. Sonunda gitmeye hazır olan Afra ''TATİİİİİİİLLL!'' diye bir nara attı ve millete dil çıkartıp nanik yaptı. Ahsen ise hızını alamayıp ''Hell Yeah!'' diye bağırdı, dilini çıkarttı son olarak da 3. Ve 8. Parmaklarını gözler önüne serdi. O, artık kötü bir kızdı.
Güvenliktekiler çıkamadan onlar kendilerini Metrobüs'e atmışlardı. Tabi ki Afra'nın istanbulkart'ı olmadığından Ahsen ödemişti. Ataköy'den metroya geçtiler, üdtlerinde sadece pijamaları vardı. Bir grup apaçi onlara laf atınca Afra, varolduğu sonradan ortaya çıkan istanbulkart'ını Ninja gibi fırlatarak devrilmelerine sebep oldu. Atatürk Havalimanı'na gidince oradaki mağazalardan kendilerine birer Chanel No.5 aldılar. Malum o kadar koşmuşlardı ve Vegas'a köpek gibi kokarak gidilemezdi. Üstlerinde hala pijamalarının olmasıysa ikinci öncelikti. İlk uçaktan kendilerine bilet aldılar. Afra popi olduğunu ileri sürerek Business'ta uçmak isteyince Ahsen el mahkum kabul etti. Tabii ki bu hayal ürünü bir hikaye olduğu için kimse onları sorgulamadı ve pasaport ile vize işlemlerine gerek kalmadan Business'ın bekleme salonuna geçtiler. Afra manikür yaptırırken 'Jean Paulo' lakaplı Hüsamettin isimli bir delikanlı da Ahsen'e ince bir sesle masaj isteyip istemediğini sordu. Ahsen gözlerini kıstı, bir an için düşündü ve ''Tübitak kupamı evde unuttuuuuuum'' diye bir çığlık attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marry Me
Fanfiction''İki tane gerizekalının yurtta canları sıkılmış. Takılmışlar bir süre. Yakın arkadaş olmuşlar. Sonra onları ayırmaya çalışanlar olmuş. Atarlanmışlar ve atarlı gerizekalılardan biri bu hikayeyi yazmış. Diğer gerizekalı çok sevmiş. Bu böyle devam etm...