MEÇHUL - 4

3.5K 292 657
                                    

C2.ME'DEN ALDIĞINIZ EN ANLAMLI MESAJI BU SATIRA BIRAKIR MISINIZ, DOKUNULMAZLARIM?

Dokunulmazlar dedim de aklıma geldi. Geçen bölüme bir yorum gelmişti. Okuyucunun kullanıcı adını hatırlıyorum gibiyim ama yorumu bir türlü bulamadım yahu. Ya benim uykuyla buluşmamış gözlerim bana oyun oynuyor ya da yorum yerin dibine girdi. Her neyse. Yorumda okuyucum bana 'DokunulmazAna' demiş ve okuyucularıma da 'Dokunulmazlar' ismini vermiş. Çok hoş değil mi? İzin verirse eğer bunu cidden kullanmak istiyorum.

Bölümü tekrardan okumadım. Yazım yanlışları için üzgünüm.

Yorumlarınızı ve de düşücelerinizi bekliyorum. :')

Multimedia: Roman Ay. Özellikle de bu fotoğrafı tam Roman.

***

MEÇHUL - 3 | "MAYIN"

""Polisi arayacağım," dedi Ozan. Ses tonundaki kararlılık beni ürkütürken "Hayır," dedim.

"Ne?" Dedi sinirle. "Ne hayırı?"

"Babama bir şey olabilir." Ses tonum savunmasız çıkarken Sina kaşlarını çattı.

"Babanın bizi buraya tıkmaya ne hakkı var?" Diyen Gupse'ye bir şey demedim, diyemedim.

Ozan "Polisi arayacağım," dedikten sonra elini cebinin üzerine koydu. Cebinde bir doluluk hissetmediğinde kaşlarını çatıp "Tele-" duraksadı. "Baban..." sinirle soludu. "Telefonlarımızı 'Roman'ın güvenliği için telefonlarınızı bırakın,' diyerek salona bıraktırmıştı."

"Aferin bize," dedi Sina. "Şimdi kurtulamayacağız işte!"

"Babanın nefes almasını sağlayan oksijeni-" derken kendine hakim olup sözlerini kesti. Sözlerinin devamında bi' küfür geleceğini biliyordum. Yüzümü buruşturdum.

"Senin telefonun yanındaydı?" Dedi Ozan. Bakışları üzerimde gezinirken yerimde rahatsızca kıpırdandım. Telefonumun ne yazık ki bir sim kartı yoktu. Arayanım veyahut soranım olmadığı için sim kartımı on altı yaşındayken kırıp atmıştım.

"Sim kartım yok." Omuz silktim. "Buradan kurtulmamızı sağlayacak en son şey; polis."

"Ee ne yapacağız?" Dedi Gupse. Ses tonundaki rahatsızlığa karşın elimi cebime attım. Buradan kurtulmak adına yapacağım hiçbir şey yoktu.

Aslına bakarsak bi' insan bir şeyi gerçekten isterse eğer o şeyin gerçekleşmemesi mümkün değildi. Hırs ve azim bir insanın başarıya ulaşmasına, amacını yerine getirmesine ve istediği her şeyi yapabilmesine olanak sağlıyordu.

Fakat benim mecalim yoktu.

İstediğim an ortalığı ateşe verebilirdim fakat minik bir yangın da yanmayı tercih ettim. Yorgundum, yitiktim, bitiktim fakat en çok da hissiz gibiydim. Hissiz değildim fakat hissiz gibiydim. Bazen bazı şeyleri dibine kadar hissediyor bazen de dünyanın en umursamaz kızı olabiliyordum. Buna kim ne derdi bilmiyordum ama ben hissiz gibi diyordum.

Ziyadesiyle ziyan edilmiş hislerim, hissizliğe koşuyordu.

Arkalarına bile bakmadan.

"Bekleyeceğiz," diyen Sina perdeye doğru ilerlemeye başladı. Yüzünde 'Sıkıldım,' diyen bir ifade vardı. Bunu fark edebiliyordum. Ozan bana bunların hepsinden ben sorumluymuşum gibi bakarken ona omuz silktim. Bu sırada da Sina, perdenin ardına geçmişti.

"Sana güvenmiyorum." Gözlerim Gupse'ye kaydı. "Telefonunu ver." Gupse'ye dik dik bakarken omuz silktim.

"Perdenin arkasındaki masada." Gupse'nin gözleri bedenimde gezindikten sonra dilimle kuruyan dudaklarımı ıslattım. Gupse perdenin arkasına doğru ilerlerken gözlerimi devirdim.

MEÇHUL (Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin