Gelen telefon sesiyle gözlerimi istemsizce araladım.Ah şu lanet ses! Bir susmak bilmedi.Telefonu elime alıp ekrana bakma gereği duymadan açtım.
-"Ne var".
-"Ah Asu çok kibarsin canım arkadaşım.Neredesin acaba öğrenebilir miyim?Dur yada ben sana söyleyeyim kesin şu anda yatağında yatiyorsun ve ekrana bakma gereği duymadan açtınız. Öyle değil mi?".
Ben bu sesi her yerden tanırım. Bır bır susmadan konuşan arkadaşım Deniz.Şu dünyada tek güvendiğim arkadaşım kendisi.
-"Doğru tahmin Deniz.Şu anda sen beni aramasaydin ben yatagimda mışıl mışıl uyuyor olacaktım.Biraz sesimi yükselterek(!)"Ama senin yüzünden şu güzelim tatilin ilk gününden saat sekiz'de ayaktayım.
-"Neyse ne Asu ben seni şey için aradım bugün kendime birkaç kıyafet bakacağım acaba benimle gelir misin?".
Ah lanet olsun takmamisti bile beni.Şimdi hayır dersem üzülür ve bana trip atar vs..
Evet dersem ben o magazalarda bunalıma gireceğim ama şöyle bir kafamda tartip ölçtüğüm zaman gitmek daha doğru.-"Tamam Deniz".
-" Sen sormadan ben söyleyeyim sakin otobüsle geleceğim falan deme saat 13.00'da seni evinin önünden alırım tamam mi?".
Bunu biraz "eğer dediğimi yapmazsan o kafandaki bütün hucrelerinle pinpon topu gibi oynarım" anlamına geliyor.
-"Off.. ona da tamam Deniz".
-"Bana oflama Asu duydun mu beni?".
-"Tamam Deniz kapatıyorum off".
-"As....
Daha fazla beynimi dondurmasina izin vermeden kapattım telefonu .
Ah ben unuttum kendimi tanıtmayı.
-"Ben Asu Elvin 19 yaşındayım. Istanbul'da yaşıyorum. Bilgi Üniversitesi anestezi uzmanlığı okuyorum. 1.sinifim daha.Aslen Antalyaliyim.Fakat Istanbul da yaşıyorum. Babam ben doğmadan önce trafik kazasında hayatını kaybetmiş.Annem ise 1 ay önce murat adında bir varlıkla evlendi. Evlenmesini hic istemedim aramız ne kadar soğuk olsada o adama hiç güvenmiyorum. Fakat sesimi cikarmiyordum.Ha birde benim üvey kardeşim var oda benimle aynı yaşta fakat o marmara universitesi mimarlik okuyor. Onun sadece bir ismini birde hangi okula ve hangi bölüme gittiğini biliyordum. Fazla dikkatimi cekmemisti zaten. Kendisi beni o kadar çok sever ki (!) Annemin nikahina bile gelmemişti.Arkadaş çevreme gelirsek benim sadece bir arkadaşım var oda Deniz.Bazı insanlardan işittiğime göre bana soğuk nevale diyorlarmış.Normalde ben kendi kabugunda kendi dünyasında yaşayan ufacık utangac bir kızdım.
Hemen lavaboya gidip günlük rutin işlerimi elimi silerek çıktım.
Kendimi sorgulamamak ve kendime vereceğim cevaplardan korktuğum için aynaya bile bakmadan dolabın kapaklarını açtım ve elime siyah dar bir pantolon ve üstüne beyaz tişört alıp hemen uzerimi değiştirdim. Beyaz tişörtü pantolonumun içine sokup makyaj masasının önüne geçtim hemen yüzüme bir maskara ile goz kalemi çekmiştim.Dudagima ise nemlendirici sürmüştüm. Fondoten surme gereği duymadım çünkü beyaz tenliydim. Saçlarımı duzlestirip sıkı bir atkuyruğu yaptım.Hemen merdivenlerden aşağı inip mutfağa girdim.Sağa sola baktığımda kimse yoktu.Masanın üzerinde bir kağıt vardı. Açtım ve okumaya başladım.
"Kızım biz babanla dışarda kahvalti etmeye karar verdik. Dolapta kahvaltiliklar var ordan birşeyler atıştır tamam mi Asu.
AnnenOh be o adamla annemin birbirlerine aşkla(!) bakan gözlerini ve sevgi sözcüklerini duymadan bir kahvaltı yapacaktım.Saate baktığımda saat 12.45.
-"Yuh ne ara geçti o Kadar vakit hey allahım ya".
Kendime soylenmeleri bırakıp hemen portmantodan şişme montumu alip ayağıma nike beyaz ayakkabıları geçirip telefonu elime alıp çıktım. Karşımda gördüğüm kırmızı araba ile denizin el sallayıp kornaya basmasindan bunun deniz olduğunu anlamıştım. Adimlarimi o yöne yönlendirip arabaya bindim .-"Naber Asu".
-"Iyiyim sen".
-"Bende iyiyim".
-"Ben sana birşey diyeceğim ama acelemiz varsa sonra derim."
-"Yok yok söyle sen dinliyorum".
-"Ben kahvaltı etmedimde acaba şuradan birkaç pogoca falan alalım olur mu."
-"Hiiii sen ac mısın hala bu saatte kadar."
-"Anca hazırlandım deniz ne yapabilirim."
-"Tamam bırak pogacayi simdi güzel bir yer var oraya gidip kahvalti edersin bende kahve içerim olur mu."
-"Tamam olur."
Yaklaşık bir yarım saat sonra yeşillik bir alanda durduk.Deniz inince arkasından bende indim. Burası cennet gibiydi her yer yeşil ve mavinin ahenkli dansiydi sanki. Daha fazla etrafı suzemeden deniz beni kolundan tuttuğu gibi ahşap bir eve soktu. Içeri girdiğim zaman sanki bir köy havası varmış gibi hissettiriyordu insana.Etrafa baktığımda arkalarda bir masanın bos olduğunu görüp adimlarimzi o yone yonlendirdik. Masaya oturduğumuz zaman deniz bir el işaretiyle bizden birkaç birkaç küçük çocuğu yanına cagirdi ve
-"Alparslan bize tek kişilik kahvaltı tepsisi getir birde bana orta şekerli bi kahve.
-"Hemen deniz abla"
-"Acaba siz ne icerdiniz efendim"
-"Portakal suyu"
-"Peki efendim"
Yaklaşık bir onbeş dakikanın ardından kahvaltı tepsisi gelmiş ve ben güzelce kahvaltimi edip deniz ise kahvesini yudumlamisti.
-"Kalkalim mi Asu"
-"Evet ".
-"Alparslan!"
-"Evet deniz abla
-"Canım bizim hesap ne kadar
-"50 lira abla"
-"Al canım diyip parayı uzatmistim.
Deniz kasları çatık bir şekilde bana dönerken bende-"Yediğim yemeğin parasını sana ödeyecek değildim" dedim.
-"Ama ben kahve icmistim"
-"Ayy deniz bu seferde benden olsun ne olacak ki"
-"Iyi tamam diyip ayaklandı"
Bende telefonu elime aldım. çıkarken kendime bardakta kahve söylemiştim çıkarken onuda almıştım. Takii birine carpana kadar. Bu deve kafamı kaldırıp baktığımda yüzünde hiçbir mimik oynamazken yoğun kahveleri ateş saciyordu. Şimdi hapı yutmustum
Merhaba değerli arkadaşlar bu benim ilk deneyimim umarım beğenirsiniz.Olaylar 3.bölümden sonra başlayacak başı biraz sıkıcı gelebilir ama olaylar 3.bölümden sonra☺
Seviliyorsunuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HESAPLAŞMA
ChickLitHayattan dışlanmış kendi dünyasında yaşayan kiz. Işte o ASU ELVIN.Üvey kardeşi yüzünden bir mafyanın yanında zorla calistirilirsa ve o mafyaya aşık olursa.Acımasız mafya ile masum kızın hikayesi.... ASU ELVINLE EZRA SAHRANIN HIKAYESI