Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın arkadaşlar şimdiden teşekkürler,umarım kitabı beğenirsiniz :)
Dat dat dat dat dat dat dat dat dat...
Elimi komodinimdeki çalan çalar saati yere fırlatarak susturmam bir oldu. Uykuya dalmaya her ne kadar çalışsamda kapımın tıklandığını duyunca yorganı kafama kadar çektim,sessizliğimi bozmayıp uyumaya çalışıyordum, kapı açıldığında karnıma çöken ağırlıkla nefes almam zorlaşmıştı.
"Hadi Lessie sabah oldu kalk!" kucağımda zıplayan bu küçük kız 5 yaşında, adı ise Chelse'ydi.Babasını bundan 1 sene önce kanser hastalığı yüzünden kaybetmişti.Annesi Bayan Eliesha evimizde hizmetçi olarak çalışıyordu.
Kafamı yastığın altına sokup uyumaya çalışıyordum karnımdaki zıplamayla nefes alıp verişim gittikçe zorlanıyordu. Homurdanarak yataktan doğrulduğumda gözlerim kapalı şekilde cevap veriyordum,önüme gelen saçları üfleyerek itmeye çalışıyordum, Chelse o küçük elleriyle önüme gelen saçları çekip kulağımın arkasına yerleştirdi.
"Ah lanet olsun.Tamam işte kalktım Chels." Karnımdaki ağırlık gitmişti, Chelse yataktan inmişti.O küçük boyuyla devasa perdeleri tek başına çekerek debeleniyordu.Gözlerimi araladığımda gün ışığı yüzüme geldiğinde tek elimle engellemeye çalışıyordum.
"Chels! Bunu yapmak zorunda mısın?"yatakta homurdanarak debelendiğimde yere kapaklanmam bir oldu. Gözlerimi açtığımda yere fırlattığım çalar saate takıldığımı fark ettim. Homurdanarak çalar saati elime aldım,ayağa kalktığımda Chelse dudaklarını birbirine bastırmış gülmemek için kendini zor tuttuğu yüzünden belli oluyordu.O küçük kollarını bana doğru uzattığında okul kıyafetlerim onun kollarında duruyordu. Çalar saati yerine koyduğumda kıyafetleri kollarından alıp yatağıma koydum.Kollarımı kocaman bir şekilde iki yana açıp birbirimize sarıldık.
"Sana da günaydın Chels." Ona baktığımda masum bakışlarıyla kızacağımı düşünse de, onun gülümsemesi, bakışları sabah erken kalkma nefretimi silip süpürüyordu sanki.
"Sabahları her zaman beni böyle kaldırmaktan hiç vazgeçmeyeceksin değil mi?" Başımı o küçük sarı saçlarına gömdüm, Chelse saçıma o küçük parmağını dolayıp oynuyordu. O küçük sarı saçları,masmavi gözleri, bembeyaz yüzü adeta yeryüzünde yürüyen bir meleği andırıyordu. Kapı tekrar tıklandığında ikimizde kapıya doğru baktığımızda Bayan Eliesha elini uzatmış,ikimize bakıyordu.
"Günaydın Bayan Lessie. Chelse gel buraya.Bayan Lessie okulun ilk gününden geç kalmasın."tebessüm ederek bayan Elieshaya başımla selam verdim.
"Günaydın bayan Eliesha."Chelse yanımdan ayrıldığında tekrar bayan Elieshaya kafamı çevirip baktım.
"Annem nerede?"ayağa kalkıp saate baktım.
"Anneniz kahvaltı masasında sizi bekliyor."Başımla onaylayıp bayan Elieshaya döndüm.
"Siz gidin ben hemen gelirim."Bayan Eliesha ve Chelse gittiğinde okula geç kaldığımı fark ettiğimde apar topar banyoya gidip elimi yüzümü hızla yıkadım bir süre sonra hazırlanıp kapının arkasındaki çantamın içini açıp kitapları aceleyle tıkıştırmaya çalıştıktan sonra telefonumu elime aldığımda masadan annemin kitabını yere düşürmüştüm.Yere düşen kitabı elime aldığımda kitabın arasından bir fotoğraf gördüm,fotoğrafı elime aldığımda babamın,annemin ve ortalarında benim bebeklik halim vardı.Gözyaşlarıma engel olamıyordum,onu çok ama çok özlemiştim.Babam ben 3 yaşındayken iş seyahati için 2-3 günlüğüne gitmişti eve geleceği gün ise en son annemle telaşlı bir şekilde konuşmuştu.Babamdan bir süre sonra haber alınamayınca arabayla kaza yaptığını söylemişlerdi ve arabayı okyanusun dibinde bulduklarını polisler anneme öyle anlatmışlardı.Babamın küçükken bana verdiği metal kalpli mavi taşlı aksesuarı hiç açmamıştım,onu açacak cesareti kendimde hiç bulamadım,sanırım vakti artık gelmişti.Metal kalpli mavi taşlı aksesuarı açtığımda içinde denizkızlı bir anahtarlık çıktı.Anahtarlığın yuvarlak yerini çıkardım,zinciri ufak delik yerden geçirip kolye gibi olduğunda zinciri boynuma taktım,fotoğrafı çantama attım,merdivenlerden koşarak ikişer adım zıplayarak aşağıya indim.Kahvaltı masasına oturduğumda Chelse annesinin yaptığı omleti çatalıyla uğraşarak oynuyordu.Bayan Eliesha en sevdiğim çikolatalı krepi önüme koyduğunda ağzıma tıkıştırarak yemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKYANUS SAVAŞLARI:Kayıp Şehir ATLANTİS (OCEAN WARS:Lost City ATLANTIS)
FantasyOkyanusun derinliklerinde bilmediğimiz efsane.. Efsanelere inanmayan Lessie kendini bilmediği bir hikayenin içinde bulur.Peki bu hikayeye göz yuma yuma ilerleyecek mi?Yoksa arkasına dönüp bakmadan yeni hayatına alışacak mı?