«1. Bölüm»

383 20 10
                                    

Sabah çalan 'Exo - Coming Over' şarkısıyla gözlerini araladın. Evet, alarmın bir Exo şarkısıydı. Sabahları enerjik bir şekilde kalkmak için enerjik şarkılar seçiyordun alarmın için. Yorganı ayaklarınla tepinerek çektiğinde kalkıp banyoya gitmiştin. Saçlarını elinle düzenleyip gerekli işini gördükten sonra elini yüzünü yıkadın. Odana gelip okul üniformalarını giydikten sonra mutfağa gittin. Abin ve annen sen gelmeden başlamışlardı kahvaltıya. Masada gözünü gezdirdikten sonra tekrar odana gidip çantanı aldın ve dışarı çıktın.

Servisin geldiğinde içine adım atar atmaz bir yer aradın. Sadece hiç konuşmayan kızın yanı boştu yine. Oraya geçip oturdun direk. Camdan bakarken düşünüyordun 'Acaba beni herkesten ayıran özel bir gücüm olsa nasıl olurdu?' diye. 'Keşke olsa.' diye içinden geçirmeden edemiyordun. Sen bu tarz düşüncelerle kafanı dolduruyorken okula gelmiştiniz.

Servisten çıkıp okulun bahçe kapısından içeri girdin. Ardından okulunda içine girip en üst kata çıkmaya başladın. Sonunda sınıfa ulaştığında derin bir nefes aldın. İnsan bir asansör falan koyardı yani! Engelliler için bir asansör vardı ama siz engelli olmadığınız için kullanamıyordunuz. Ama sizde bir engelli adayıydınız sonuçta!

Çantanı sırana koyduktan sonra arkadaşınla dersi beklerken dolaşmaya çıkmıştınız. Bugün nedense aklına paranormal düşünceler gelip duruyordu. Bu yüzden arkadaşına dönüp "Arka bahçeye gidelim mi?" diye bir teklifte bulunmuştun. Arkadaşın bşraz düşündükten sonra senin aklından neler geçtiğini anlayıp kabul etmişti.

Hızlı bir şekilde okulun arka bahçesine varmıştınız. Okulda arka bahçe olduğunu biliyordunuz ama okuldaki öğretmenler ve müdür oraya gitmenize asla izin vermiyordu. Bu ilk gelişinizdi. Bu yüzden biraz da heyecanlıydınız. Çünkü arka bahçede önceden bir şey olmuş olmalıydı ki izin vermiyorlardı. Telefonuna baktığında dersin başlamasına 10 dk kaldığını gördün. Ama boşverdin çünkü ilk dersiniz Tarih'ti ve ikinci derste gitseniz bile bir şey demiyordu. Sırf bu yüzden Bay Lee en sevdiğiniz hocalar arasındaydı.

Burası oldukça büyük bir bahçeydi. Tam karşınızda bir yürüyüş yolu ve yürüyüş yolunun kenarlarında da ağaçlar vardı. Okulun dışından bu tarafa bakıldığında hiç bir şey görünmüyordu ağaçlardan dolayı. Yani oradan ne kadar bakmaya çalışsanızda görememiştiniz.

Adım attıkça içinizi bir korku kaplıyordu. Ama bir yandan da merakınızı gidermek istiyordunuz. Bu yüzden ne olursa olsun ilerlemeye devam ettiniz.

Sen arkadaşına bir şeyler söylerken seni onaylayan sesler çıkarmadığını farkettiğinde kafanı sağa çevirdin. Ama arkadaşın yanında yoktu. Arkanı dönüp baktığında ise arkadaşın hiçbir yerde yoktu. 1-2 dakika içerisinde bu kadar kısa sürede dönmesine anlam veremesende hızlı koştuğunu bildiğin için pek aldırmadın.

Önce sende geri dönüp dönmeme konusunda kararsız kalsanda 'Buraya kadar gelebilmişsem sonuna kadar devam etmeliyim.' diye düşünüp yürümeye devam ettin ağaçlarla kaplı dar yolda.

Ama bir tuhaflık vardı. Sen adım attıkça adımınla birlikte yerden kan geliyordu. Sana bağlı olup olmadığını anlamak için yavaşça geri adım attın. Attığın anda yerdeki kanda geri gitmişti.

Kalbin korkudan çok hızlı atmaya başlasada derin bir nefes alıp kafanı iki yana salladın.

Korkak ve yavaş adımlarla ilerlemeye devam ediyordun. Gözün bir şeye takılmıştı. Ve bu şey korkudan bayılmana bile neden olabilirdi. Ama sen ne olursa olsun kolay kolay vazgeçmeyen bir kız olduğun için bozuntuya vermeden gördüğün kafaya yaklaştın. Birinin kafası kopartılmış ve buraya konulmuş gibiydi. Buraya kadar gelmeden de yolun kenarlarına bakıyordun ama böyle bir şey görmemiştin.

Bir anda hissettiğin şeyle çığlık atmıştın. Okuldan uzaklaştığın için sesini duyan olmamıştı. Ayak bileğini tutan yere yüzüstü uzanmış arkadaşındı gördüğün şey. Saçları yüzünü kapatmıştı bu yüzden göremiyordun. Arkadaşına "Hey, uyan. Neden ayak bileğimi tutuyorsun ve neden geri geldin? Ayrıca nasıl bu kadar hızlı olabilirsin?" diye ard arda sorularını sıralamıştın. Arkadaşın tepki vermeyince yavaşça eğilip elinle saçlarını yüzünden çektin. Ama gördüğün şey arkadaşının yüzü değildi. Gördüğün şey, az önce yerde gördüğün ama şimdi göremediğin kafaydı. Kafanı yavaşça sola çevirip eğdiğinde ise gördüğün şeyle donup kalmıştın. Demek arkadaşının kafası ve yerde gördüğün kafa yer değiştirmişti. 'Ama bu nasıl olabilir?' diyip bir anlam çıkartmaya çalışsan da başarılı olamamıştın.

Arkadaşının saçlarını boynundan da çektiğinde daha da şok olmuştun. Çünkü boynunda en ufak bir dikiş izi veya başka bir iz yoktu. Nasıl bu şekilde yer değiştirdiğine inanamıyordun. Ama bundan da tuhafı kafası neden ve nasıl yer değiştirmişti?

Yerde yatan arkadaşın (!) bir eliyle ayak bileğini tutarken diğer elini de sana uzatmıştı. Titrek nefeslerle eline uzandın ve avucunu açtın. Avucunda bir kağıt vardı. Kağıdı alıp okumaya başladın.

Okuduğun şeyle içini büyük bir korku kaplarken ayak bileğindeki eli hızla çekmiş ve geriye koşmaya başlamıştın. Yerde yatan arkadaşın değildi sana göre. Yani öyle umuyordun. Eğer oysa hayatın boyunca vicdan azabı çekecektin. Belki de beraberinde başka cezalar...

♧♧♧♧

Bu hikayenin bölümleri biraz kısa olacak sanırım. Bu bölüm 1000 kelimeye ulaşmadı yani. Genelde böyle olacak. Uzun bölüm sevenlerden özür diliyorum. Diğer hikayemi de pek yayınlayamıyorum çünkü Wattpad hikayelerime girmiyo genelde telefonumdan. Bilgisayardan denediğimde de bölümler silinmiş olarak görünüyo. Özür diliyorum hepsi için *-*

Audiences - NCT OCHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin