venue

20 4 0
                                    

Tarçınla karışık kahve kokusu ciğerlerimi gıdıklarken olduğum konumdan oldukça memnundum. Sıcaktı. Fazlasıyla sıcak. Sıcacıktı. Kocaman, peluş bir ayıcığa sarılmaktan ziyade, kocaman peluş bir ayıcığın sana sarılması gibiydi. Güven verici, farklı gezegende soluk almaya çalışıyormuşsun gibi.

Gözlerimi açmaya çalıştığımda, kirpiklerimin birbirine girdiğini fark ettim. Huysuzca homurdandıktan sonra bir kez daha gözlerimi açmak için çabaladım ve ağzımın içindeki değişik tadı yutkunarak yok etmeye çalıştım. Kirpiklerim gözlerimi serbest bırakarak açıldıklarında, gördüğüm ilk şey çıplak bir göğüstü. En az benim kadar dövmeli ve terli bir göğüs.

Delici tarçın ve keskin kahve kokusunu doğrudan içime depolarken, kalbim kan yerine adrenalin pompalıyordu sanki. Yüzüme gelen kıvırcık saçımı geriye doğru atarken, Louis'nin göğsünde yattığımı nihayet idrak edebilmiştim.

Kokusu çok tazeydi.

Kendimi geri çekmem gerektiğinin farkındaydım ama belimi sıkıca tutan eller buna engeldi. Kalbimdeki adrenalin damarlarımdan sızarak tüm vücuduma ulaşmaya başladığında, gözlerimi irileştirerek çıplak göğsünü izlemeye devam ettim.

Parmakları tıpkı etimi delip geçmek ister gibi tutuyordu belimi. Bırakırsa kaybolacakmışım gibi, dökülüp yok olacakmışım gibi.

''Hey,'' diye mırıldandım. Çekici kokusundan dolayı başım dönüyordu. ''Hey, uyan!''

Gök yarılıyormuş gibi gümbürdediğinde korkuyla burnumu göğsüne gömdüm. Bu benim isteğim dışında gerçekleşmiş bir hareketti. Aniden burnumu göğsüne gömdüğüm için irkilerek belimdeki parmaklarını daha çok bastırdı ve boşta kalan eliyle elimi yakalayarak sıktı. Sanırım uyanmıştı.

Kafamı kaldırıp ona baktığımda çenem göğsüne yaslı bir şekilde duruyordu. Göğsü hızla inip kalkıyordu ve gözleri iri iri açılmıştı.

''Sen göğsümden ne yapıyorsun?'' diye sordu dehşet içinde. Göğsü hala hızla inip kalkıyordu.

Ona düz düz baktım. Kalbim zaten olduğunda daha hızlı atıyordu ve vücudum daha önce hiç tatmadığım ama adının adrenalin olduğundan emin olduğum duygu yoğunluğuna maruz kalmıştı.

Elini yavaşça belimden çekti ve beni serbest bıraktı. Kafamı göğsünden çekerken, gözlerindeki dehşet ifadesi hala silinmemişti.

''Geçerken bir uğrayayım dedim,'' diye mırıldandım kendi tarafıma yatarken. ''Ne bileyim? Gözlerimi açtığımda göğsünde yatıyordum. Ben meraklı mıyım senin göğsüne?'' Yataktan doğrulduktan sonra ayağa kalktı ve şakaklarını ovaladı. Gergin gözüküyordu. Saat sabaha karşı beş falan olmalıydı.

Kapıdan çıkarken bir an olsun bile bana bakmamıştı. Çıktıktan sonra kapıyı kapattı ve gözden kayboldu. Hala büyük bir hızla atan kalbimle başa çıkmaya çalışırken, yorganın altına girdim ve gözlerimi kapatıp düşünmeye başladım.


Neredeyse beş gündür banyo yapmıyordum ve aynı kıyafetlerleydim. Liam bu durumdan rahatsız olduğumu anlamış olacak ki bana kendine ait temiz kıyafet ve iç çamaşırı vermişti. Banyo yaptıktan sonra Liam'ın bana verdiklerini giymiştim. Bedeni benden biraz daha küçüktü yada daha dar tişörtler giyiyordu fakat verdikleri üstüme olmuştu. Ona minnettardım. Çünkü eğer bir gün daha banyo yapmayıp çamaşırlarımı değiştirmemiş olsaydım çöpten farksız kokacaktım.

Üstelik o halde Louis'nin göğsünde uyumuştum.

Islak saçlarımı azda olsa taramalıydım bunun içinde ellerimi kullanmıştım. Saçlarımla uğraşırken Liam ve Zayn'nin sesini duymuştum. Kapının arkasında bir şeyler konuşuyorlardı ama kulak misafiri olmamıştım. Bir an önce Louis'yi ikna etmeli ve burdan tüymeliydim. Ama burdan tüymeden önce yapmam gereken bir şey daha vardı. Tommy dedikleri çocuğu bulmak.

nobody is in the right place | larry fanfictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin