-BÖLÜM 2-

29 7 16
                                    

İyi okumalar. :)

Gözlerimi kapattım belkide acıyı daha az hissederim diye. Gelen fren sesi, bir anda bisikletin üstünden çekilmem ve etrafima sarilan kollarla birlikte yere düşmemiz saliselerle gelişti. Şok içinde gözlerimi araladım. Gözlerimin odağını bir çift mavi göz buldu . Dilim tutulmuş gibiydi. Az kalsın ölüyordum ve bu mavi gözlü çocuk benim kahramanın olmuştu. Hemen üstünden kalktım ya da kalkmaya çalıştım çünkü ayağım beni oldukça zorlamış ve hafif bir inilti çıkarmama sebep olmuştu.
"Bir hasar var mı? "
"Ayağım, üstüne basamıyorum. Çok acıyor. "
"Dur kalkmana yard-"
"Alçin! İyi misin?"
Melis'in bağrışlariyla kafami ona çevirdim. Elham yapmis bir sekilde buraya koşuyordu.
"İyiyim sakin ol. Sadece ayağımın üstüne basamiyorum."
"Bekle ambulansı arıyorum."
"Gerek yok hem bu çocuk beni kurtardı."
"Hangi çocuk Alçin? Yok burda çocuk mocuk."
Kafami arkaya çevirdim ama yoktu, gitmişti. Ona teşekkür borçluydum beni kurtarmıştı sonuçta. Neyse dedim. Bu olayi da beynimde rafa kaldırdım. Bos zamanimda düşünür bir şeyler bulurdum artık. Ayrıca bisikletim de haşat olmuştu. Bana çarpacak olan araba ise çoktan toz olmuştu.

~~~~

Sahile vardığımızda en yakın kafeye ilerledik. Bu gün üzülmek yoktu değil mi? Melis meyveli pastaya olan aşkımı bildiği için ikimize 2 meyveli pasta yanına da portakal suyu rica etti. Bana söz hakkı tanımıyordu hanımefendi. Güldüm beni bu kadar iyi tanımasına. "Canım ben iki dakka lavobaya gideyim yoksa iyi şeyler gerçeklesmeyecek bekle beni burada, bir yere kıpırdama." Bir şey dememe kalmadan göz kırpıp uzaklaştı melis. Bakışlarımı denize doğru çevirdim. Belki de o çocuk olmasaydı şuan hastanede olacaktım. Kalmış mıydı iyi insanlar, başkaları için kendini tehlikeye atanlar? Tam da o anda onu gördüm karşımda yüzünde bir gülümseme bana bakıyordu. Teşekkür borcum vardı değil mi? Minnettar bakışlarla ilerledim çocuğun yanına ama bir sorun vardı. Çocuk ortadan kaybolmuştu. Bir sağıma baktım;bir soluma. Yoktu ona benzeyen biri. Kafeye doğru yönlendirdim ayaklarımı. Allah'tan Melis daha gelmemişti. Bir de onunla uğraşamazdım şimdi dememe kalmadan Melis'i gördüm. Masaya ilk o sonra ise pastalar geldi.

"E hadi afiyet olsun öğretmen hanım."

"Teşekkürler madam size de."

~~~~

Gülüşerek geçen yarım saatin ardından eve gitme kararı aldık. Ayağım morarmıştı ama sorun edilecek şekilde ağrısı yoktu. O yüzden kulaklığımı takıp ilerlemeye başladım. Melis markete uğrayacağı için yollarımız ayrılmıştı. Çalan şarkı ise bir nevi düşüncelerden uzaklaştırıyordu beynimi. "O çocuk kimdi?"

Aklımdaki tek soru buydu. Bir anda kulaklığımın çekilmesiyle korkuyla irkildim.Karşımda ise beni kurtaran çocuk duruyordu.

"Ümeyr."

Dedi. Anlamsızca bakmaya devam ederken bunu anlamış olmalı ki

"Adım. Adım Ümeyr."

"Ah pardon bu gün bir dalgınım kusura bakma. Bende Alçin."

Dediğimde gözlerinin içi güldü.

"Bu arada hayatımı kurtardığın için sana binlerce kez teşekkür ederim. Çok minnettarım."

"Teşekkür etmene ve kendini mahçup hissetmene gerek yok. Ne zaman yardıma ihtiyacın olsa ben yanında olucam."

Tam gülümsüyordum ki arkadan gelen kedi sesiyle arkami dönmek zorunda kaldım. Geri önüme döndüğümde ise Ümeyr çoktan gözden kaybolmuştu.

~~~~

ÖylesineHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin