Gözlerimi açtığımda etraf hala karanlıktı. Soğuk yüzünden üşüyerek uyanmıştım,beni saran hafif yorgana iyice gömüldüm. Gecem gündüze karışır olmuştu, nefes almak iyide boşa alıyormuşsun gibi hissetmek kötü. Ailemi özlüyordum, geçmişimi özlüyordum, yürümeyi, koşmayı, herşeyi... Gözlerimde biriken yaşları serbest bıraktım.
Yine bir sabah daha olmuş,yine bir derse daha girmem gerekiyor. Okulum kaldığım yurttaydı. Bu yurt kocaman şato gibi, Almanya'da kaldığımızı biliyorduk ama şehre uzak bir yer, ne insanlar ne de arabalar görüyoruz. Nerede olduğumuzu bize söylemiyorlar. Sadece arada bir bizi evlat edinmeye gelen çiftler görüyoruz. 18 yaşına gelenler burda kalmaya devam etmiyorlar onları ailelere hizmetçi olarak verdiklerine dair dedikodular var ama kimse bilmiyor. Almancayı çoğumuz biliyoruz ama bilmeyelerede öğretiyorlar. Benim ailem Türkiye'den babamın işi nedeniyle buraya gelmiş, arada bir tatil için İstabul'a dedemin yanına giderdik o vefat edince gidicek akrabamız kalmadı. Annemde babamda tekti, kardeşleri yoktu. Beni evlat edimek istemeye uzaktan akrabalarda bahsetmek dahi istemiyorum. Hayat acımasız...
Dersler bitmiş,akşam yemeği yemişti, herkes yatakhanelerine dönmüştü. Kuzgun benim yatağıma oturup. ''çocuklar toplanın dedi. Herkes merakla toplanırken, yine ne dedikodular var diye merakla ona baktım. ''Sanırım yeni bir aile evlat edinmeye gelicek'' dedi. Kadife heyecanla ''gerçekten mi? kimden duydun?'' .''Rıfkı söyledi. Müdürü odasında kouşurlarken duymuş'' Samet ''iyide bir bebeği falan evlat edinirler ne yapıcaklar bizi boşuna ümitlenmeyin'' deyip suratını astı. Kadife '' Samet haklı bizi neyapsınlar'' deyince herkes boynuu büküp yataklarına döndü. Kimsenin umudu yoktu ki. Dalgın Bülent'e baktım yine gökyüzüne bakıyordu. Diğerlerine dönünce aynı dalgın gibiydiler. Bu gece kimsesizliğimizi bir kez daha hissetmiştik. Onların bile umutları yokken benim nasıl olsun ki? Beni akrabalarım bile istemedi... Rüstem amcanın sesi koridorda yakılanırken, bizlerde uyuma pozisyonuna geçtik, halbuki uyumuycaktık gözü yaşlı,kimsesiz çocuklardık biz umudu olmayan çocuklar geceleri uyumaz...
***
Sınıfın camıdan yağan karı izliyordum. birden ''Ege sana diyorum cümledeki anlatım bozukluğuu buldun mu?'' Sezer hocanın sesi ile ona döndüm ''Şey efendim '' tahtaya baktım. Bulamadığımı alaya hoca sinirle ''çık dışarı hemen müdür beyi odasına'' dedi. ''hocam lütfe bir dahaki soruyu çözerim beni oraya göndermeyin.'' ''hemen çık'' Sezer hoca sinirden yuvasından fırlayan gözlerini bana dikmişti. Tekerlekli sandalyemi geriye doğru itip,sınıfta çıktım. Gerçekte bu hocanın dersinde hata yapılmaması gerekiyordu. Müdürün bana vereceği ceza kesin hücre cezasıydı. Oraya ilk geldiğim sıralarda girmiştim. Odada küçüçük bir pencere var ve o pencere nerdeyse tavana yakın oda karalık. En ufak bir kusurumuzda hep oraya giderdik. Müdürün odasının kapısıa tıkladım. ''Gel'' dediğinde korkudan ölecektim. Kapıyı açtım ve sandalyemi odanın içine sürdüm, kapıyı birazda çıkacağım için kapamadım.Ahmet bey Masasındaki kağıtlara gömülmüştü. hafifçe öksürüp ''Şey efedim, Sezer hoca beni bura...'' cümlemi yarıda kesip ''Ceza vermem için gönnderdi'' deyip ''Se zaten cezanı biliyorsu ufaklık'' deyip pis pis sırıttı ''Rüstem'' diye bağırdı çatlak çıkan sesiyle, muhtemelen çok sigara içtiği içindi. Zaten karalık ve tarihi eser gibi olan bu odaya girmeden hemen öce sigara kokusunnu almak mümküdü. Az sonra Rüstem amca odada belirdi. ''Buyurun müdür bey'' dedi. ''Çocuğu tecrite götür, yemek verilmesin yarı çıkar, önemli bir gün'' ''tabi efendim ama bu çocukta mı olacak yarın?''. ''Evet çükü yarınki gelen aileni yaında müfettişlerde olacak,buradaki çocuk sayısını biliyorlar'' Müdür cümlesini bitirince Rüstem amca ''Hadi'' deyip beni sandalyemden tutup itmeye başladı. Karalık ve loş koridorda giderken. Dedikoduların gerçek olduğunu alamıştım. Yinedebir umudum yoktu. Müdür bile benden ümidini kesmişti. Be kim evlat edimek kim...
***
İdrar ve nem kokan bu iğrenç dört duvarda Rüstem amcanın beni bıraktığı şekilde odanın ortasında öylece duruyordum. Acıkmıştım ve üşüyordum. Oda hafif aydınlıktı kapıdan girince solda çeşme ve klozet vardı,sağda ise demir yatak, tam karşıda yukarda pencere. penncereden gire ışıkta süzülen ufak toz taneciklerii izliyordum. Belki bir gün tekrar yürüyebilirim ve insanlarınn beni aşağılamasına son verip. Bana ceza verenlere karşı koyabilirim. Belki.. belki bu dünyada gülümsemek için ve yaşamak için bir nedenim olur...
Gece boyu tek yaptığım yatağa yatmayı denemek ama buu denerken yere düşmek sonra tekerlekli sandalyeme tekrar oturamayıp, geceyi beton üstüde yataktaki ince çarşafı üzerime örterek geçirmek oldu. Rüstem amca beni yerde bulunca sinirlendi ve ardından kadifeyle ikizler odaya girdiler Rüstem amca onlar gelince beni bıraktı. Çocuklar Rüstem amcannın arkasından söylenerek beni yerden kaldırdılar. Kahvaltı boyunca bana ''iyi misin?'' soruları geldi. Kahvaltı sonrası Müdür ''Çocuklar bir aile gelicek üzerlerinizi giyinin, temiz ve terbiyeli olun'' deyice herkesi umutla gözleri parladı. Odada herkes giyinme telaşına düşmüştü. Be her ne kadar istemesemde benide zorla giydirdiler. Hepimiz ortak salona geçtik. Müdür bize ''Sessiz ve güleryüzlü'' olmamızı öğütledi. Kapı açıldı. Soğuk karın kokusu içeri girdi. Birden içeriye güleryüzlü 30 lu yaşlarında bir kadın ve erkek ,arkalarında ise müfettişler girdi. Kadın gülümsüyordu. Aynı annem gibi, sadece tek farkı kahveregi saçlarıydı. Adamsa saçları aynı kadı gibi kahve tonnlarıydı. Uzun ve ne zayıf ede çok kiloluydu. Kadın Yüzüde gülümsemeyle ''Merhaba Müdür bey ve çocuklar'' dedi. Çok neşeli birine beziyordu. Müdür olabildiğince nazik-ki bu onda gerçekte komik duruyordu- ''Merhaba bayan Betty ve Bay David hoşgeldiniz'' deyip. gülümsedi. evet gülümsedi. Bu cidden garipti. ''Hoşbulduk'' dedi. İsminin David olduğunu öğrendiğimiz adam. Kadın kıkırdayıp ''Çocuklar çok tatlılar. Diymi David'' . dedi. Adamsa gülümseyip ''evet'' dedi. Birden kadınla gözgöze geldik. Be kafamı eğdim. ''Sen sarı saçlı ismin ne? '' dedi. Mujtemelen baa demiyordu. eden desinki derken Müdür ''o Ege . Egecim selam versene'' kalbimin hızlı atmasıyla kafamı kaldırdım. Herkes bana dönmüştü. Kekeleyerek ''ME-Meraba'' dedim. Sesim kısık çıkmıştı. ''Meraba Ege ben Betty'' kadın bana gülümsemişti. Sannırım gülmeden duramıyordu. Bende 'Memnun oldum Efendim'' dedim. Müdür bey konuyu dağıtmak için'' buyurun bir kahvemizi için o zaman hangi çocuğu evlat edinmek istediğinize karar verirsiniz'' dedi. Herkes kabul edip, müdür beyin odasına yöneldi. Çocukların bir kaçı ''Şu sakat çocuğu sennce evlat ediirler mi?'' dedi biri çıkıp ''Yok canım daha neler'' diye söylenip müdürün kapısını dinlemek için koştular. ''Sen oların dediklerine aldırma'' Dalgınn bülent ilk kez bu kadar uzun cümle kurmuştu. Kafamı önemsiz anlamında salladım. Biliyordum, onlar haklıydı. Beni kim neden evlat edinsinki??
Aradan 1 saat geçmişti. Kapıyı dileye çocukları. Rüstem amca kovmuştu. Kendi halinde takılıyordu herkes. Bende odadaki camdan dışarıyı izliyordum. Karlar her tarafı bembeyaz yapmıştı. Birden bir ayak sesi duydum. 'Tak tak tak' diye ses kesildi ve bu sefer 'tık tık tık' ve ardından ''girebilir miyim?'' ses beni heyecanlandırmıştı. Kafamı çevirip baktığımda ise Bayan betty bana gülümsüyordu. ''Meraba Ege girebilir miyim?'' dedi. Kafamı evet anlamında salladım. Tekrar cama dönüp yağan karı izlemeye koyuldum. ''Kar çok güzel yağıyor değil mi?? dedi. Yanıma geldiğini yeni farketmiştim. Kafamı kaldırıp ona baktım. Bana dönnmedi camdan dışarıyı izledi. ''Karar verdiniz mi?'' sorumu duyunca bana dönüp ''Neye'' dedi. ''Evlat edineceğiniz çocuğa''. ''aa evet canım karar verdik.'' . ''o zaman onun yaına gitmelisiniz.'' Eğilip ''onu bekliyorum. '' dedi. ''Bu odadan birini mi evlat edinndiiz?'' . dedim ''Evet'' dedi. Gözlerini gözlerime dikti. ''Dalgın bület mi?'' diye sordum. Cevap vermesini beklemeden. ''SEssiz ama iyi biridir. Yoksa kadife mehmet mi onunda sesi çok güzeldir. ikizlerde çok iyidirler sürekli tartışsalarda çok komikler. ha Kuzgun serhatta çok iyidir her şeyi görür ve bilir. '' sustuğumda nefesim kesilmişti. Bayan Betty gülümseyip ''Hayır canım onlar değil sensin.'' dedi. Söylediğine karşılık şaşkınlıkta öylece donmuştum. Gerçekten beni mi evlat edinmişlerdi? Yoksa, bu bir rüya mıydı??
Evett Arkadaşlar yazım hatam varsa şimdiden özür dilerim. Umarım bu bölümü Beğenmişsinizdir. ^_^ Bakalım hikayem nasıl devam edecek?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yetimhane
Teen Fiction...Gıcırdayan tekerden çıkan ses kulaklarımı tırmalıyordu. Halbuki alışkındım bu sese ama boş koridorda yankılanırken beni daha fazla rahatsız ediyordu. Karanlığın en koyu tonundaydı etraf minikte olsa pencerelerden gelen ışık koridorda uçsuz bucaks...