"Nicole."
Kimya öğretmenimi, Bayan Smith'i, görmek için kafamı telefonumun ekranından kaldırdım ve bana doğru yürüdüğünü gördüm.
Kahretsin.
"Evet, Bayan Smith?" telefonumu cebime sokuştururken hızla gülümsedim.
"Nicole, onu bana ver," dedi elini uzatırken.
Sınıf arkadaşlarımın bana güldüğünü duydum. Bu berbattı.
"Şimdi," diye üsteledi.
Somurtarak telefonumu arka cebimden çıkartıp, 50 yaşındaki cehennemden düşmüş olan moruğa verdim.
"Ah, bu arada Nicole, okuldan sonra cezalısın," Bayan Smith sırama sarı renkte bir kağıdı yapıştırdı ve sınıfın ön tarafına ilerledi.Şeytan.
Sızlandım ve geri kalan kısmında kendimi bir şeyler öğrenmeye verdim. Ne eğlenceli ama. Bu insanların yaptığı şey mi? Dersi dinlemek? Şuan tek bildiğim şey bunun bana göre olmadığı.
Okula gelme fikrini kim buldu? Bu iğrenç. Bu fikrin bulan kişi okula gitti mi? Tüm bu şeyler tamamen saçmalık."Nicole, az önce söylediğimi tekrarla" Bayan Smith yeniden bana seslendi.
Bu kadın tam bir şeytan.
"Iı, Magnezyum.. hayır, bekleyin. Hidroklorik asi-"
Ve tam o sırada, zil çaldı.
Tanrım, çok şükür!
Dosyamı çantama tıkıştırdım ve Bayan Smith bir şey demeden önce sıramdan kalktım. Sıramın üstündeki sarı kağıdı alıp çantama atıp sınıftan çıktım.
Sınıftan çıkar çıkmaz birisi sol kolumdan tutup beni çekti."Hey, neler oluy- senmişsin" şaka yapar gibi gözlerimi devirdim ve Niall'ın tutuşundan sıyrıldım.
Gülerek kafasını salladı. "Evet, benim. Cazibeli prens" (Not:Disney prensleri)"Biliyorsun, onu hiçbir zaman sevmedim... ben daha çok Prens Eric'i beğeniyorum"
"Sen nasıl dersen, Nicole"
Güldüm, dolabıma kadar onunla birlikte yürüdüm. O kendi dolabına gitmek için ayrılana kadar kısa bir sohbet ettik. Kısa bir süre sonra dolabımın önünde benimle buluşacağını söyledi.Niall ve benim bu kadar yakın olmamız çok komik, 'gerçek hayatta' konuşmaya başlamamızın bir haftadan daha kısa süre önce başladığını düşünürsek..
Dolabımdan birkaç kitabı aldım ve çantama yerleştirdim, o sırada bir kağıt parçasının orada olduğunu gördüm.
'Hey Nic, (sana Nic diyebilir miyim?), bu öğleden sonra boş musun? Eğer değilsen benimle okuldan sonra buluşup kahve içer misin? Mesajını bekliyorum xxxx-xxxx. -H.S'
H.S, Harry Styles olmalıydı. Başka kim olabilirdi ki? Ama neden onunla kahve içmemi istiyordu ki? Bu biraz garip, değil mi?
Harry denen çocuğu doğru düzgün tanımıyorum bile, ve o benimle kahve içmek istiyor? Demek istediğim.. sorun değil ama bunun garip olduğunu hissediyorum. O ve ben..
"Ne düşünüyorsun?" Niall yanıma geldi ve dolabımı kapatmama yardım etti. Notu ona gösterdim.
"Yani?" diye sordu. İçimi çektim
"Bilmiyorum."Ve sonradan fark ettim ki, bu öğleden sonra istesem de Harry ile çıkamazdım. Cezalıydım.
Niall'a telefonla oynadığım için cezalı olduğumu söyledim.
"Bu çok kötü, sana katılabilir miyim? Böylece daha az sıkıcı olur, hm?""Hayır hayır, gerek yok. Üç saat boyunca benimle beraber işkence çekmeni istemiyorum"
"Seninleyken asla işkence gibi olmayacak"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
creep // horan
FanfictionBana mesaj atmaya başladı ve bir ezik gibi görünüyordu.☼ Türkçe çeviridir. Hikayenin yazarı: @chloewongee