''En sevdiğin gruplar hangileri?''
Harry ile Starbucks'ta oturmuş ''20 soru'' oynarken bir yandan vanilyalı lattemi yudumluyordum.
Son sorumdaydım.
''Ah, Blink-182 ve The Killers. Oh! Bir de Fall Out Boy ve All Time Low,'' dedim biraz fazla hevesli bir şekilde. Harry dudaklarına bir gülümseme yerleştirip kafasını salladı.
''En sevdiğin YouTuberlar?'' diye sordum geri gülümseyerek.
''Ne?''
''Bilirsin.. YouTube videosu çeken insanlar?''
''Oh, PewDiePie sayılır mı?'' diye sordu kahvesini içmeden önce boynunun arkasını kaşırken.
''Evet, o bir YouTuber. Üzgünüm, bu berbat bir soruydu,'' diye özür diledim kafamı sallarken.
''Hayır hayır, sorun değil. Aslında oldukça iyi bir soruydu. Artık YouTuber'ların kim olduklarını biliyorum,'' Harry kahvesini masaya tekrar bırakırken güldü.
Ondan sonra 5 dakika boyunca huzurlu bir sessizlik içinde oturduk. Bu sürede etrafımı çevreleyen şeylere bakıp ağaçların yılın bu zamanlarında ne kadar güzel göründüklerini düşündüm. Starbucks'a giren insanların yüzlerini inceledim - bazıları oldukça yorgun, bazıları da akıllarında olan şeyden oldukça memnun görünüyorlardı.
Okuldan sonra Harry ile bir bardak kahve içmek güzeldi. Harry yerine Niall'ın burada olması ne kadar farklı olurdu merak ettim. Büyük ihtimalle onun başarısız aptalca şaka girişimlerine ve benim internetten bulduğum berbat tavlama sözlerine deli gibi gülüyor olurduk.
Belki de yakında Niall ile beraber kahve içmeliydik.
''Hey Nicole,'' dedi Harry, beni düşüncelerimin arasından çıkartarak.
''Evet?''
''Etrafında olunacak iyi birisin,'' dedi, boynunun arkasındaki saçlarıyla amaçsızca oynarken.
''Sen de, Harry,'' Lattemin son yudumunu alırken gülümsedim.
''Aslında şimdi gitmem gerek,'' dedi yüzündeki özür dileyen gülümsemeyle. ''Bunu yakında tekrar yapmalıyız, hm?''
''Elbette,'' kafa salladım, kalkıp gitmeye hazırlanmadan önce.
''Sana mesaj atarım.''
''Tamam, bunu yap,'' dedim o Starbucks'dan çıkarken ona el sallayarak. Sandalyemi ittirip okul çantamı aldım ve ben de Starbucks'tan çıktım.
Yavaş bir şekilde eve ilerlemeye başladım, her zaman yaptığım gibi Crossy Road oynayarak.
Bu oyun bağımlılık yapıyordu.
Oyunun yarısındayken Niall mesaj attı.
Nialler: randevu nasıldı?
Ben: bu bir randevu değildi niall..
Nialler: mmhmmm
Ben: değildi!
Nialler: bunu ona söyle
Ben: ne ?
Nialler: harry bunun bir randevu olduğunu sanıyor
Ben: harry az önce gitti
Nialler: oh biliyor mu?
Ben: evet
Nialler: güven bana öyle sanıyor
Ben: peki bunu nasıl biliyorsun
Nialler: biri konuşurken duydum. harrynin bir "çıtırla" randevusu hakkındaydı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
creep // horan
Hayran KurguBana mesaj atmaya başladı ve bir ezik gibi görünüyordu.☼ Türkçe çeviridir. Hikayenin yazarı: @chloewongee