DAHA YÜKSEK VURUŞLARLA ÇAL VİCDANININ KAPILARINI EY İNSANLIK

23 3 0
                                    

Size herşeyi en başkndan kendi bildiğim kadar ilk anlardan başlayacağım  anlatmaya. Gözlerimi kapatın siyah beyaz anılar,  canlanıyor benliğimin arşivinde.  Nasıl girdiğimi bilmediğim yetiştirme yurdunda başladı benim hikayem. Kimsesizliğe terkedilmiş biriyim burada . Gözlerinizin önünde açmak istediğim sahne, yer yer duvar sıvaları dökülmüş , pencere pervazları aşınmış çerçevelerinden bej rengi perdesi soğuk soğuk dalgalandığı içi genelde ağlayan gözlerinin silindiği mendillerle dolu yıpranmış bir     

Arkadaşlar vaktim oldukça yazarım

Arkadaşlar bu kitabın asıl adı " KAYBOLAN BEN"

çöp kovası , birbirinin aynı olan on kadar yatak ve baktığınız her yerde çekingen , ürkek bakışların barındığı bir yetimhane odası burası.  Burada zaman hep aynı tonunda aynı modunda ilerler.  Yemek , oyun, uyku hep saatindedir.  Fazladan canınız hiç bir şey isteyemez.  Şimarıklğa ve sesli ağlamaya hakkınız yoktur.  Oysa 4 yaşında bir çocuk denilince,  o 4 yaşındaki çocuk la birlikte koşup oynamak , düşüp kalkmak , bozup dağıtmak aynı anda belirir insanın hafızasında.
       Hep üşüten bir hava vardır bu masumiyetler ülkesinde.  Güneş buradaki herkese elleriyle kapatır yüzünü ya da döner sırtını. Velhasıl soğuktur çocuk yuvaları.  Elleri arkasına kavuşmuş kısa boylu saçları erkek gibi traşlanmış şişman müdürenin "Berrin' diye seslenişinden biliyorum adımın Berrin olduğunu .  Sesi öyle yüksek ve sertti ki  , kimin ismini telaffuz etse, korkudan göz bebeklerimiz büyür, Kalbimiz bizi terk etmeye hazırlanır gibi bir ritme tutulurdu. Kocaman belermiş gözleri ile üstümüze yürüdüğü anlarda utanacak ya     da üstü çizilip atılacak cinsten değil. Zamk gibi yapışmış beynime. İnanın ne  çok denemişimdir bazı şeyleri unutmayı.  Ama nafile. İnsanın geçmişi geleceğine tuttuğu aynıdır.  Bunu şimdi daha iyi anlıyorum.  Mutsuz başladım, mutsuz bitireceğim...
          Feride nin geldiği günden bahsetmek istiyorum size . Dedim ya yurtta zaman hep aynıdır. Akşam yemeği sonrası uyku vaktiydi.  Odamıza boş bir yatak vardı.  Her uyku vakti buradaki yetimler için soğuk yataklar içinde kurulan sıcak düşler vakti demekti.Sesli ağlamanın yasak oldugunu söylemiştim. Yastıklara gömülen sessiz feryatlar hep aynı şeylerin hasretineydi.  Mutsuzluk hasret  sinmiştir yurdun her karesine. Hiç bir gece atlamaz mutlaka bir yetim hıçkırıkları duyulur du sessiz yetimhane odalarında.  Aynı gecelerin birinde gelmişti Feride bir görevlinin elinde.  Yatamhanenin tahta kapısı yıpranmıştı.  Her zaman gıcırtıyla sertçe açıldı. Görevlinin elinde  hemen hemen yaşıtımız olan  bir kız çocuğu getirmişti. Küçük kızın gözleri göz pınarlarının son çizgisine kadar doluydu ama taşmamaları için sıkı sıkı yutkunuyordu.  Kucağına bastırdığı kendisine göre çok büyük olan terliğe bir anlam verememiştim.  Saçları bellerine kadar uzundu. Çok ağladığı kıp kırmızı gözlerinden belliydi. Görevli elindeki küçük çantayı demir dolabın önüne bırakıp , kıza döndü ;
     Şu boş yatakta yatacaksın. Şimdi uyku vakti . Sabah olunca eşyalarını dolaba yerleştiririz. 
    Küçük kız görevli hanım ne derse başıyla onaylıyordu.  Görevli kadın odadan çıkınca hepimiz yerinizde doğrulmuş Feride'yi seyrediyorduk. Küçük kız çenesi titreye titreye şöyle bir bakınmış tuttuğu göz yaşlarını salıvermişti. Hemen yatağımdan inip yanına gittim. 
      Şşşşş sessiz ol sesini duyarlar sa çok kızarlar .
   Feride elindeki terliği yüzüne bastırıyor , başıyla da beni onaylıyordu.  
       Benim adım Berrin  . Seninki ne?
   Feride
  O terliği neden taşıyorsun?
    O annemin terliği
   Annen Nerede ?
  Onu araba ezdi ama bir gün gelicekmiş. 
  Yaaa !
Uyku vaktinde ışık açmak yasaktı.

HAYAT bu mu??♡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin