Arkadaşlar bundan sonra her bölümün başına bu şarkıyı koyacağım hiç sıkılmadan dinleyebilirsiniz...
Dikkat!!!
Bu bölümü okurken aşırı heyecanlanma söz konusudur...
Ben bile hikayenin devamını nasıl getireceğim konusunda meraklıyım cidden... Sizi fazla tutmayım ve iyi okumalar dilerim...🌸YEPYENİ BİR GÜN🌸
Bugün Salı! Yani bugün ders kitaplarımız dağıtılacaktı! Çok ama çok heyecanlıydım. Altı üstü bir kaç kitap dağıtılacaktı ama bu beni çok mutlu ediyordu. Çünkü ders çalışmayı çok seven bir insandım ve derslerin hemen başlamasını istiyordum.
Derse girdik, Burak sürekli sohbet edip yanında ki arkadaşı Kaan ile birlikte gülüşüp duruyordu. Bizde Defne ile beraber onların sohbetini dinliyorduk. Burak kendi ikiz kardeşinden bahsetmeye başladı. Kardeşinin adının ne olduğunu sorduğumda adının Anıl olduğunu söyledi. Burak'ın kardeşi bu okulda değildi çünkü girdiği son sınavdan çok yüksek bir puan aldığı için yurt dışında eğitim görmeye gittiğini söyledi... Yaklaşık 2 yıldırda oradaymış.
Biz sohbete dalıp gitmiştik. Tam o sırada ders kitaplarımızı sınıfa dağıtması için gönderilen bir öğrenci girdi sınıfa. Ardından 3-4 kişi daha girdi. Ellerinde koli koli kitaplar vardı. Ders kitaplarımız dağıtılmaya başlandı.
6 saat sonra...
Ders bitmişti ve sınıftan çıktık. Ders kitaplarımızı dolaplarımızın içine bırakmak amacı ile yatakhaneye doğru ilerliyorduk Defne ile beraber. Burak peşimizden koşarak yanımıza geldi. (Ben hiç kurtulamayacak mıydım bu çocuktan!) Defne'ye kaşı gözü ile bir kaç haraket yaptıktan sonra Defne yanımızdan çekip gitti.
Daha sonra Burak bana bir şeyler söylemeye başladı...
"- Duygu... Şey yani ben yani ıııı şey..."
"- Ne istiyorsun Burak?"
"- Şey diyecektim... Yarın akşam okulun karşısındaki cafede bir şeyler yiyelim mi?"
"-Hmm... Bilmem olabilir aslında"
"-Şey ıııı tamam o zaman. Yarın görüşürüz"
"-Hoşçakal"Kısa süren bir konuşmanın ardından dolabımın içine ders kitaplarımı bıraktım. Burak iyi kalpli ve popüler bir çocuktu bizim sınıfta. Biraz da utangaçtı tabii. Aslında o benden hoşlanıyor bunu biliyorum ama ben onu sadece arkadaşım olarak görüyorum ve seviyorum. Biliyorum, aslında söylenmesi gereken bir şey varki Burak çoooook yakışıklı bir çocuk. Evet gerçekten yakışıklı ama ben ondan hoşlanmıyorumki her ne kadar simsiyah saçları beni etkilemeye çalışsada onu sadece arkadaşım olarak görmeye devam edeceğim. Ah, sanki unuttuğum bir şey var. Aaa evet bugün test çözmeyi unuttum. Biraz ders çalışsam iyi olacak sanırım...
Ertesi sabah...
Bugün Sınıfa adımımı atar atmaz karşıma birden Burak çıkıvermesin mi?
Hemen sohbete geçiyor delikanlı...
Sanırım benle olan iletişimini ve bağını güçlendirmek istiyor. Ama aklımdan Eren'i çıkarmamam lazım. Çünkü ben onu seviyorum. Ama aslında bilemiyorumki... Sanırım Burak'ın o tatlı siyah saçları beni etkilemeye başladı yavaş yavaş. Off iki dünyanın arasına sıkışıp kaldım resmen. Herneyse hayatı akışına bırakalım o zaman... Herneyse Burak hemen havadan sudan olaylardan konuşmaya başladı. Her gün sınıfın en güncel olaylarını bana anlatmadan edemezdi. Bugün de yine anlatacağı çok şey vardı tabii.
"-Duygu, bugün neler oldu bilemezsin"
"-Ne oldu Burak"
"-Cansu ile İrem kavga etti... (soracaksınız eminim niye sizi Cansu ve İrem ile tanıştırmadım acaba? Cansu ve İrem ben ve Defne gibi yakın arkadaşlar... İkisi birlikte çok iyi geçiniyorlar ve bu arada okula ilk geldiğim gün Defne ile kütüphaneye inmiştik ve yanımıza bir kız gelip Burak'ı elimden alamazsın seni sarı çıyan demişti bana... İşte o kız Cansu'ymuş. Ben onunla fazla konuşmuyorum aslında. O da benimle konuşmuyor ama derste sürekli dik dik bakıp duruyor... Nefret ediyorum o kızdan ve de davranışlarından... Ve bir şey ispat ettimki o kız kesin Burak'tan hoşlanıyor...)
"- Neden kavga etmişlerki?"
"- İşte onu bende bilmiyorum"
Dedi ve sohbeti bırakıp sıralarımıza geçip oturduk.Çıkış vakti gelince...
Çıkış vakti gelince sınıftan Burak ile beraber çıktık. Deniz öğretmenden izin alıp karşıdaki kafeye gittik. Bir masaya oturduk. Birer çilekli smoothie içtik.
Smoothilerimizi içerken bir yandanda sohbet ediyorduk... Burak eli ile saçlarıyla oynamaya başladı. Endişeli gözüküyordu...
"-Burak ne oldu?"
"-Şey... Aslında Duygu ııı şey yani ben"
(Burak'ın böyle davranmasından nefret ediyorum cidden...)
"-Yine ne oldu Burak?"
"-Benim lavaboya gitmem gerek"
Diyerek koşarak lavaboya gitti...10 dakika sonra...
Burak lavabodan döndü. Biraz terliydi ve biraz da kaygılıydı. Ne olduğunu merak ettim ve şansımı deneyip ne olduğunu bir kez daha sordum.
"-Ne olduğunu söyleyecek misin Burak?"
"-Tamam Duygu... Şey aslında benim sana uzun zamandır söylemek istediğim birşey var. Aslında daha okul başlayalı 3 gün oldu ama bunu sana hemen söyleyerek içimdeki derdi sonlandırmam lazım artık"
"-Seni dinliyorum Burak"...
Bu bölümde bu kadardı arkadaşlar. Biliyorum hikayenin devamını merak ediyorsunuz. Yb yakında gelecek o zamana kadar kendinize iyi bakın sizleri seviyorum by by... Ve arkadaşlar bu bölüm 699 kelime oldu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölürüm Hasretinle
ChickLitBu benim ilk kitabım umarım beğenirsiniz. Oy vermeyi ve takip etmeyi unutmayın!