Angel

9.BÖLÜM

Angel sabah olmasını iple çekiyordu. Stefan gelip onu kaçıracaktı. Dün yine Matilda ondan beslenmiş ve hafızasını silmişti yani öyle sanmıştı. Bu arada Angel güç taşını Matilda'dan çalmıştı. Matilda kolye olarak boynunda taşıyordu güç taşını. Bu sefer daha halsiz düşürmüştü Angel'i. Çünkü yanında sadece o zavallı köle kızdan başka kimse yoktu. Köle de efendisini zar zor engelleyebilmişti.

Güneş camdan içeri yavaşça süzülmeye başladı. Angel üstüne hafif bir elbise giymişti. Tüm vücudu ışıkta belli oluyordu. Ayber gezegeninde çıplaklık _tabi 3.klan hariç_  her yerde çok normal bir olaydı. Stefan üzerinde çok ağırlık olsun istememişti. Zaten Angel'de uzun zamandır bir deri bir kemikti Matilda yüzünden.

Angel camdan bakarken arkasında bir ses duydu ve panikle döndü. Stefan odadaydı. "Ama sen nasıl içeri girdin? Dışarıda dört tane muhafız var." Stefan ona doğru öyle güzel bakıyordu ki Angel'in gözleri doldu. Koşarak Stefan'ın kollarına attı kendini. Çocuk gibi sokuldu ona. Stefan Angel'a sımsıkı sarılarak "Angel bana tutun ve gözlerini kapat" dedi. Angel gözlerini sımsıkı kapattı. Burnuna Stefan'ın insanı manyak eden kokusu geliyordu. "Hep böyle kalsam. Sana sarılmış, güvenli ve huzurlu Stefan"  diye düşünmekten edemedi.

Bir süre sonra yatakta uyandı Angel. Kocaman camları olan, insana huzur veren büyük bir yatakta uyandı. Ayağa kalkıp cama doğru gitti. Manzara muhteşemdi. Yemyeşil bir çayır vardı karşısında. Uçsuz bucaksızdı çayır ve bir sürü hayvanlar vardı otlayan. Kapıyı açtı büyük bir tedirginlikle ve kafasını uzattı. Uzun bir zamandır esir gibi bir odada kalınca bir sürü muhafız falan bekliyordu karşısında ama  kimse yoktu.

Koridordan bir salona geçti. Çok sade ama ferah bir salondu. Oldukça da temizdi. Büyük ve açık bir kapı vardı karşısında. Yine yavaşça kapıdan çıktı. Tek katlı bir evdi burası. Çok güzel de bir bahçesi vardı. Bahçenin bir tarafında meyve sebze ekiliydi. Bir tarafında da güzel bir kameriye vardı. Üzerinde kırmızı bir sarmaşık ayrı bir güzellik katmıştı kameriyeye. Gidip oraya oturdu. Temiz havayı içine çekti. Başı dönüyordu. Temiz havadan olduğunu düşündü.

"Uykucu güzel. Hala uyukluyorsun bakıyorum da. Temiz hava da çarptı galiba seni. Hadi içeride hanımlar seni bekliyor. Düğün hazırlıklarımız için gelinlik provan var. Bak hala oturuyor. Gelip seni kucağıma almamı istiyorsan o evlendiğimiz gün güzelim. "

Ağzını resmen ayırmış Stefan'a bakıyordu. Yanına gelip elini tuttu ve Angel'i kaldırdı. Yavaşça içeri salona soktu. İçerisi kalabalıktı. Kadınlar hemen Angel'ı soydular. Stefan büyük bir şaşkınlıkla çıplak vücuduna baktı. Çok utanmış bir o kadar da üzülmüştü. Gözlerini Angel'in bedeninden kaçırdığında ağlamak üzere olduğunu farketti. Kadınlar Angel'a çok güzel bir gelinlik giydirdiler. Saçlarını ve makyajını yaptılar ve ön kapıdan dışarı çıkarttılar.

Kapıda çok güzel bir araba içinde de Stefan Angel'i bekliyordu. Arabaya bindi. Stefan bir süre Angel'a baktı. "Bu geceyi büyük bir sabırsızlıkla bekleyeceğim Angel. Ama önce gidip düğünü halledelim". Çaresizlik içinde ona döndü. "Ama Stefan ben zaten Damon ile evliyim. Onunlayken nasıl seninle evleneceğim ben. Aranızda ne hale geldim. Kendimi çok ....". Stefan Angel'i kendine çekip öpmeye başladı. Angel da ona karşılık verdi.

Dudaklarını Angel'in dudaklarından çektiğinde gözlerine baktı. "Sen onu düşünme artık Angel. Biz birbirimize aitiz. Damon'un seninle yaptığı evlilik geçersiz. Bunu bütün gezegen biliyordu ama Matilda yüzünden kimse itiraz edemiyordu. Benimle evlendiğinde sana artık zarar veremeyecek o kadın. "Arabayı çalıştırdı. Yol boyunca hiç konuşmadılar. Bir ara Angel uyudu uyandı. Artık her yer çöldü. Karşıya baktığında hiç bitmeyecek gibi görünen toprak bir yolda ilerliyorlardı. Yaklaşık iki gün sonunda tekrar yeşillik bir alana geldiler. 5 ya da 6 km daha ilerleyince bahçeli iki katlı Alman tarzı evler görmeye başladılar. "Burası Ayber kasabası. Burada oturan herkes bir ve üçüncü klan halkı. Burası hiç bir haritada yok. Ayrıca biz hariç hiç bir dünyalı burayı bulamaz ya da buraya giremez. Huzur ve barış içinde yaşar gideriz. Bir süre evimiz burası olacak. Sen kendini toparla sonrasına bakacağız. İşte burası da bizim evimiz."