Hiç içinize nerden geldiğinden emin olamadığınız bir his doğdu mu? Daha önce bilmediğiniz bir şeyi zaten bildiğiniz gibi, daha önce görmediğiniz bir yeri sanki görmüşsünüz gibi, daha ilk defa karşılaştığınız bir durum veya bir olaya çekiliyormuşsunuz gibi. Hani vardır ya bazı konular, sizi içine çeker. Kendilerine has bir tanınmışlık duygusu yayarlar size. Kimi korkular yaşarsınız nedeni belirsiz. Kimi yüzler görürsünüz, sanki biraz daha baksanız kim olduğunu çıkartabilecekmiş gibi fakat bir türlü çıkartamazsınız. Ve de en önemlisi bir boşluk vardır içinizde, zannettiğiniz gibi kalbinizde değil ruhunuzun derinliklerinde. Bu boşluk belli belirsiz yer edinir kendine, kimi zaman ise tüm ruhunuzu doldurur. Aklınız anlam veremez hiç bir zaman, doldurmaya çalışsa bile işe yaramaz yaptıklarınız. Hafifte olsa tanıdığınız o yüzler, yerler, olaylar bir parça rahatlatır sizi, sanki hepsi bir puzzle parçası ve bir araya getirdiğinizde tüm soru işaretleri yok olacakmış gibi. Belki de bunların hiç birini yaşamamışsınızdır ve dünya üzerinde bu saydıklarımı yaşayan bir kaç insan vardır sadece.Bundan emin değildim, kendi hissettiklerim küçükken yaşadığım kaza ve kaybettiğim anılar yüzünden olmalıydı. Fakat ne zaman geçmişe baksam, kayıp anılarımı doldurmaya çalışsam bir şeyler hep eksik kalmıştı. Bir kaç kez konunun üstüne gitmeye çalıştım fakat hiç bir sonuç alamadım. Ailemin benden bir şeyler gizlediğine emindim ama zaman içinde daha az soru sormaya başladım ve kendi hayatıma daha çok odaklandım. Ne zaman sorular sormaya başlasam, o rahatsız edici hisler daha çok batmaya başlıyordu. Son iki senemi olabildiğince geçmişe takılı kalmaktansa geleceğe yöneltmekle uğraşmıştım. Ve bulunduğum noktadan memnundum, mutluydum. En azından öyle olmam gerekiyordu.
İki en yakın arkadaşımla okulun yurduna taşınmıştık, sonunda hayallerim gerçek olmuştu ve istediğim üniversiteyi kazanmıştım. Kaldığımız yurt kampüsün içinde değildi, fakat okula çok yakındı ve çok rahattı. Ufak bir siteydi ve erkek kız karışık bir yurttu. California'ya taşınalı daha bir hafta olmuştu, gerçi yanımda arkadaşlarımla kutuplara da taşınsam mutlu olacağımdan emindim fakat California kulağa gerçekten inanılmaz geliyordu.
Normalde ufak bir kasabada yaşıyorduk, Wondervale. Tamam, belki de diğer kasabalara kıyasla o kadarda ufak değildi fakat bir New York da sayılmazdı.
Wondervale'in en güzel yanı kasabalara ait o samimi ve sıcak ortamı olmasıydı, aynı zamanda diğer kasabalar kadar sıkıcı değildi. En azından ben öyle düşünüyordum. Fakat yine de büyük bir şehre taşınmak çok heyecan vericiydi. Her ne kadar yaşadığım yeri sevsem ve özlesem de ruhumda yeni yerler keşfetmek, yeni deneyimler denemek ve maceralara atılmak vardı. Bu küçüklüğümden beri böyleydi. Ya da en azından öyle olduğunu hayal ediyordum. Elimi göğsüme götürdüm, o rahatsız edici his yine ordaydı. Derin bir nefes aldım ve tam olarak yerleşmediğim odamdan ayrılıp ortak alana geçtim.
En yakın arkadaşım Katy ile birlikte iki oda bir salon bir daireye taşınmıştık. Diğer en yakın arkadaşım Will ise karşı dairede tek kalmayı tercih etmişti. Will bizle kalsa yeterince kızı kaldıramayacağını düşünmüş olmalıydı. Doğrusunu söylemek gerekirse bizde kız kıza daha mutluyduk. Bu Will'in yanında yeterince rahat olamadığımızdan değil, Will'in etrafında dolanan kızlardan dolayıydı. Üçümüz bebeklikten beri bir aradaydık, kardeş gibi. Derin bir nefes daha aldım, hep gerçekten bir kardeşim olsun istemiştim. En azından Will ve Katy vardı. Fakat bu bir şekilde yeterli değildi.
"Yine hangi dünyalara daldın Valerie?" Katy bir anda konuşarak düşüncelerimi böldü. ''Ağlayacak gibi duruyorsun, ne oldu?'' kafasını salonla birleşik olan mutfaktan uzatmış merakla bana bakıyordu. Gözlerim gerçekten belli belirsiz dolmuştu. Bu bazen başıma geliyordu, içimdeki duygu karmaşası ile başa çıkamadığım zamanlar. Fakat hiçbir zaman somut bir nedeni olmuyordu ve beni gerçekten rahatsız ediyordu.
''Yok bir şey, bir an evi özledim.'' ufak bir beyaz yalan kimseye dokunmazdı. Hissettiğim karmaşık duyguları ve kafamda dolanan soruları arkadaşlarıma belli etmeyi uzun zaman önce bırakmıştım. ''Deli gibi acıktım, krep kokusu mu alıyorum?!'' o anki modumdan çıkıp heyecanla Katy'nin yanına gittim ve sofrayı hazırlamasına yardımcı oldum. Modumu değiştirme konusunda uzmanlaşmışım.
''Evet, en sevdiğin.'' gülümseyerek kendi yerine geçti. ''Sence Will'i çağırmalı mıyız?'' derken kapı açıldı.
''Yan daireden krep kokusu aldım, sizce de beni çağırmamanız ayıp değil mi kızlar?'' William gerçekten kırılmış gibi dudaklarını büzdü.
''Kokuya çekileceğinden emindim.'' diye yanıtladı Katy kıkırdayarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OBLIVION #WATTYS 2017
RomanceTanıştığınız her ruh, yaşadığınız her olay kendi ruhunuzu şekillendirerek sizi oluşturur. Küçükken yaşadıklarınız silik anılara dönüşse bile hayatınız temeli, bilinç altınızın kökü oraya dayanır. Peki ya bir boşluktan ibaretse geçmişiniz? Tek b...