Sonraki birkaç gün hızla devam etmişti. Yeni insanlarla tanışmak, bir aktiviteden diğerine hızla geçiş yapmak yorucu olduğu kadar eğlenceliydi de. Dersler ise hafifti, bu hafta ilk hafta olduğundan minik bir iki araştırma dışında ödevimiz yoktu. Jason ise derslerde yoktu. Onu en son festival gecesi görebilmiştim. Oysa biraz samimiyetimizi ilerletip onu kampa davet etmeyi düşünüyordum. Artık bu fikir gözüme imkânsız gelmeye başlamıştı. Kamp fikrini bizimkilere sununca tabiki çok hoşlarına gitti. Ama oy birliği ile çadır yerine kulübede kalma kararı aldık. Şehirden dört saat uzaklıkta güzel bir ormanlık alan bulmuştuk bile, bir sonraki hafta sonu için ise tüm hafta sonunu kiralamıştık. Üç yatak odasına sahip, iki katlı güzel bir kulübeydi. Bizde tam olarak beş kişi gidiyorduk. Nate'in o hafta sonu işi olduğundan dolayı gelemiyordu. Birde Jackson'ın Julian'ı çağırma ümidi vardı. Onunla tanışmış, samimiyetini birazcık ilerletmişti.
Festivalin ertesi günü herkes odasında kalmıştı ve sakin bir gün geçirmiştik. Sonraki iki gün ise evde kalmayarak birlikte vakit geçirerek geçti. Perşembe günü bir partiye, Cuma ise birlikte içmeye çıkmıştık. Grubumuz bazen azalsa bazen çoğalsa bile az çok aynı kişilerdik. Bazen Katy'nin bazen de Will'in sınıftan arkadaşları da aramıza katılıyordu. Kulüp konusuna gelirsek ben ve Mia okçuluk yerine kendini savunma derslerine yazıldık. Benim az çok deneyimim vardı bu konuda, fakat fazlasıyla paslanmıştım. Biraz spor yapmaya başlamamın zamanı gelmişti.
Böylece Cumartesi geldi, herkesi bizim odaya film gecesine davet ettim. Dışarda yeterince yorulmuştum ve bu gece evden çıkmak asla istemiyordum. Geceyi bir kenara bırakın şu an bile odanın dışına adım atmazdım. Kahvaltı ettikten sonra duşa girdim, sonra üstüme rahat bir tayt ve düz bir üst geçirdim. Tüm gün koltuğa yayılıp, izleyemediğim dizilerin yeni bölümlerini izlemek istiyordum. Kendime atıştırmalık birkaç bir şey çıkarıp koltuğa geçtim, yanıma ince bir battaniye aldım ve onu da üstüme örttüm. O an benden rahatı yoktu gerçekten. O sırada yanıma Katie oturdu.
''Ne açıyorsun?'' oda rahat kıyafetlerini giymiş, benimle tembellik yapmaya hazırdı.
''Westworld'e kaldığımız yerden devam edelim diyordum.''
''Harika, son bölümden sonra kafamda binlerce soru işareti oluştu. Kaç haftadır izleyemedik.''
''Benimde öyle, sezon finaline az kalması çok üzücü.'' Katy beni onaylarcasına kafasını salladı. Tam üç bölüm gerideydik ve nerdeyse ara vermeden hepsini izledik. Bir solukta bıraksalar on bölümde izlerdim ben bu diziden. Son bölümü de bitirdikten sonra bölümler üstünde tartışmaya başladık. Tam o sırada telefonum çaldı, arayan Aiden'dı.
''Kaçta size geliyoruz?''
''İstediğiniz zaman gelebilirsiniz, biz zaten evdeyiz. Evde patlamış mısır, kola, cips ne ararsan var o nedenle bir şey getirmenize gerek yok.''
''Tamam o zaman, birazdan geliyorum.''
''Tamamdır, görüşürüz.'' telefonu kapatıp diğerlerine de istedikleri zaman gelebileceklerini hatırlattım. Bir saat içinde herkes bizdeydi. Herhalde Aiden'ın beni gördüğü en doğal halimleydim. Normalde en azından yüzümde kapatıcı olurdu. Bugün oda yoktu ve hiçbir güç beni uğraştıramazdı. Salonumuzda iki kocaman koltuk ve bir puf vardı. Ben koltuklardan birine geçtim, bir yanım da Aiden bir yanım da ise Katie vardı. Will Mia ile oturmuştu. Jackson ise pufa yayılmıştı. Ortadaki sehpada ise aradığınız pek çok abur cuburu bulabilirdiniz.''O halde film seçmemiz gerekiyor. Ben oyumu klişe olsa da korku filminden kullanmak istiyorum.'' bir grup halinde korku filmi izlemenin ne olursa olsun eğlenceli olduğunu düşünüyordum, yada psikolojik filmlerin. ''Psikolojik gerilimde uyar bana.''
''Daha iç açıcı bir şeyler seçsek olmaz mı?'' bunu söyleyen Jackson'dı.
''Bence oy birliği yapmak en mantıklısı.'' Mia araya girdi.
''Ben Zindan Adasını öneriyorum.'' bunu söyleyen ise Aiden'dı. Bu fikir anında pek çoğumuz tarafından beğenilince Mia üzgün bir şekilde susmak zorunda kaldı. Bu filmi daha önce izlemiştim fakat izleyeli çok uzun zaman olmuştu. Film başladıktan sonra ışıklar kapandı, herkes dikkatini ekrana verdi. Ortada oturduğumdan dolayı yeterince rahat olmasam da bundan şikâyetçi değildim. Arada göz ucuyla bizimkileri inceledim. Mia Will ile birazda olsa yakınlaşma ümidi içindeydi. Oda göz ucuyla sürekli Will'e bakıyordu. Bence bu çok tatlıydı, fakat Will'in o kadar ilgili olup olmadığı konusunda emin değildim. Jackson ise çoktan filme konsantre olmuştu, etrafındaki hiçbir şey umurunda değildi. Bir an aklıma Jason geldi, burada olsa nasıl olurdu diye düşündüm. Onunla buradakiler kadar samimi olduğumu nedense o an hayal edemedim. Aiden ve Jackson'a alışmaya başlamıştım. O ise bazen beklediğimden daha samimi davransa da buzların prensi edası ile etrafta dolaştığından sanki hiçbir zaman samimi olamayız gibi geliyordu. Fakat içimden bir ses, o buz gibi imajının ardında farklı bir insanın yattığını hissediyordu. Fazla klişe gelebilir bu kulağa ama pek çok insanda klişe değil midir zaten?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OBLIVION #WATTYS 2017
RomanceTanıştığınız her ruh, yaşadığınız her olay kendi ruhunuzu şekillendirerek sizi oluşturur. Küçükken yaşadıklarınız silik anılara dönüşse bile hayatınız temeli, bilinç altınızın kökü oraya dayanır. Peki ya bir boşluktan ibaretse geçmişiniz? Tek b...