HENNA --KaN PrEnSeSi--

107 18 9
                                    

Elinde iskelet kuşu , her köşesi altınla donatılmış banyosunda , kızıl perilerin kanatlarında bulunan nar çiçeği tozuyla yıkanmanta olan Henna ,

Akşam, yüce varlıklarında bulunucağı balo için, hizmetli cadıların o ihtişamlı elbisesini kendisine sunmasını bekliyordu .

Artık fazlasıyla siniri kalkmıştı .
Hâlen hazır deyilmiydi şu elbise.

Bir hışımla küvetten doğrulup ayağa kalktı ve iskelet kuşunu altın kaplamalı yuvasına hafifçe bıraktı.

Askılıktan, kavak pamuğuyla yapılmış bornozunu vücuduna sardı ve odaya geçti .

Kuşunun bakıcısı olan ,sâdık elçisi cadı Elizabeth'e seslendi ;

" Cadı Elizabeth , buraya lütfedermisiniz !."

Prenses Henna'nın kendisini çağırdığını duyan Elizabeth , yapmakta olduğu gençlik büyüsünü yarıda kesip süpürgesine atladı ve havalanması için sihirli sözcükleri söyledi ;

"Denosrihav"

süpürge hızla yükselince bir anda dengesini kaybedip yere , kalçasının üzerine düşmüştü .

Süpürgesine göz devirip ayağa kalktı ve sol eliyle arkasını ovdu.

Sonra tekrar aceleyle, fonksiyonunu yitirmek üzere olan süpürgesine tekrar atladı ve Kan prensesi Henna 'nın odasına doğru yol aldı .

" Buyrun prensesim ."

Henna kafasını penceresinden çevirip ona baktı ve ;

" İskelet kuşumu banyodan al ve aşçı perilere , yemeği olan deniz yılanı kuyruğunu hazırlamalarını söyle , sonra bakımını yapıp yemeğini yedirirsin . "

Prenses Henna konuşmasını bitirince kafasını salladı ve banyoya girdi .

İskelet kuşu onu hiç sevmezdi . Görür görmez kanatlarını çırpıp havalandı .

Ona doğru uçtu ve , Elizabeth yapıcağı şeyi anlamış olucakki sözcükleri mırıldanıp koruma kalkanı oluşturdu .

" Mihastaskal"

Kuş onun üzerinde durdu ve gagasını açıp solucanları başından aşağıya gönderiyordu.

Ve o tiz sesiyle sinirle öttü .
Yine aynı şeyi yapmıştı . Bir türlü Elizabeth'i solucanlara boğamiyordu .

Geri döndü ve hızla yuvasına uçup , kondu .

Elizabeth sırıtıyordu .
Ve içinden de ona sövüyordu .

"Seni ahmak . Benimle uğraşmayı kes artık . Prenses Henna'nın hatrına sana katlanıyorum, yoksa seni o gagandan tutar ateş çamurlarının içine atardım ."

Yuvasıyla beraber tutup aldı ve oradan çıktı .

Tam odadan da çıkıyordu ki Henna aklından çıkardığı şeyi hatırladı ve Elizabeth'e dönüp ;

"Eliz güzellik perilerinide odama gönder ."

dedi . Elizabeth başını salladı ve odadan çıktı .

Henna tekrar pencereye dönmüştü. Şimşekler çakan ve kara bulutların çökmüş olduğu gökyüzüne bakıyordu.

Bu havayı çok seviyordu .
Tam ruh halini yansıtıyordu .

Karanlık , siyah , ve kötülük .
Birazdan asit yağmuruda başlamıştı .

Henna, gardrobunun önüne vampir hızını kullanarak ulaştı ve giyiniceği iç çamaşırlarını çıkarıp üzerine geçirdi .

HENNA --KaN PrEnSeSi--Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin