Gece yarısı yine annemin ağlama sesiyle uyandım. Sesini bize duyurmamak için başını yastığa gömüyordu ama pek işe yaramıyordu
Yatağının kenarına oturdum yorgun gözlerini bana çevirdi.zorda olsa gülümsedi.
"Sen git yat kızım birazdan geçer"
Hayır geçmez geçmeyecekte..Kalkıp tekrar odama gittim. Saat 04:30 u gösteriyordu. Artık uyuyamazdım. Annemin sesi hala geliyordu. 5 aydır hayatı kabusa dönmüştü. Önce anneannemin ölümü sonra kanser olduğunu öğrenmesi onu yıkmıştı.
Kurtulması için ameliyat olması lazımdı ve bunun için de yüklü bir miktar para....
21 yaşımda olmama rağmen kendimi 40 yaşındaymışım gibi hissediyordum. Babamı 13 yaşımda kaybetmiştik. Tek dayanağımız annemde ama şimdi onuda göz göre kaybediyorduk. Ne yapacaktım?"Abla annem iyi değil"
Ayça da uyanmıştı.
"Biliyorum ablacım" yanıma gelip oturdu. O daha 14 yaşındaydı. Çoğu şeyi ona yansıtmamaya çalışıyordum ama o artık herşeyi anlıyordu. Hava aydınlanana kadar öylece oturduk elimizden birşey gelmiyordu."Ayça hadi ablacım hazırlan okula bende işe gideceğim." O hazırlanırken bende hazırlandım.
"Ekin kızım baksana bi" annemin yanına gittim. Önündeki kutuları gösterdi.
"İlaçlarım az kalmış bunlar sadece birkaç gün daha idare eder"dedi çaresizlikle
"Ben bir yolunu bulup hallederim anne sen düşünme bunları"gözleri dolmuştu.
Yanına oturup sımsıkı sarıldım. Yüzüne baktığımda birşey farkettim. Annem bu 5 ayda adeta çökmüş yaşlanmıştı. Önceden ona baktığımda kendimi görürdüm. Uzun koyu kahverengi saçlarımla ve koyu mavi gozlerimle annemin ikizi gibiydim. Ama şimdi o çok kötüydü. Çok bitkindi. Yorulmuştu..
"Ben gideyim geç kalacağım" zaten müdür bana gıcık gidiyordu.
"kendine dikkat et kuzum" dönüp gülümsedim.
"sen beni merak etme annem kendine dikkat et"
unutmadan çekmeceyi açtım.Özlem özmen yazılı yani annemin kimliğini aldım.Kapıdan çıkarken derin bir nefes aldım. Ben Hazal Ekin Özmen dim.Yılmayacak yıkılmayacaktım her ne olursa olsun güçlü olacaktım.Koşar adımlarla kafeye gittim. İlk defa geç kalmamıştım. Üstümü değiştirirken Gizem yanıma geldi. Sinirliydi
"manyak bu adam ya ruh hastası " müdürden bahsediyordu.
"boşver takma onu ya manyagın teki" birlikte çıkıp işe başladık. Koskoca kafede sadece biz ikimiz azar işitiyorduk.Aslında işi çoktan bırakırdımda annemin ilaçları için para lazımdı yoksa daha çok acı çekecekti.Sırf annem için bu adamın dırdırını çekecektim
.Öğleye kadar çalıştıktan sonra annemin ilaçlarını almak için izin istedim. Her zamanki gibi söylene söylene izin verdi. Artık alıştığım için umrumda değildi. Henüz parayı almadığım için Gizemden bir biktar borç aldım.
Haaaa bu arada gizem benim çocukluk arkadaşım.Her haltı beraber yediğimiz.......
O da annesi ve küçük kardeşi ile birlikte yaşıyordu. Babası onları yıllar önce terk etmişti.Aslında birçok yönden birbirimize benziyorduk. Bu yüzden birbirimizi çok iyi anlıyorduk.
Müdürden azar işitmemek için olabildiğince hızlı olmaya çalıştım. Tabi koşmasını pek beceremediğim için birkaç kez ayağımı burktum.
Kafeye geldiğimde topallıyordum. Hemen eşyaları bir kenara indirip işe devam ettim. Gizemin suratı asıktı sormamam hiç gerek yoktu yine bizim keltoş müdürün yüzündendi. Kafe biraz sakinleşmişti. Ama biz yinede rahat edemezdik.Kafede kimse olmasa bile mutlaka yapacak birşeyler bulmak zorundaydık.
Ayağımın acısı gitgide artıyordu. Bir an izin almayı düşündüm. Ama sonra saçmaladığımı farkettim.Müdür bunu duyarsa çıldırırdı.
"Ayağın çok mu acıyor?" gizem bana bakıyordu. Başımı onaylarcasına salladım.
"Bence izin-..."Gizeme bakınca ne demek istediğimi anladı ve cümleyi tamamlamadı.
Ben masaları silerken içeriye öyle biri girdiki hayatımda gördüğüm en yakışıklı kişiydi diyebilirim.Ona bakarken elimdeki bezin düştüğünü farketmedim.Müdürün sesiyle kendime geldim.
"Ooooo hoşgeldiniz Deniz Bey buyrun oturun ne istersiniz?"
"Hoşbulduk bir kahve alırım sizinle konuşmak istediğim şeyler var."
Böyle bir adamın bizim keltoşla ne işi olabilirdiki?.....
"Ekin iki kahve alalım.." olur majesteleri topallayarak yürüdüm
" Koskoca Deniz Yıldırımer bizim kafede vayy be duy da inanma..." Gizeme tuhaf tuhaf baktım
" sen tanıyormusun ? nerden tanıyorsun?"
"Delimisin kızım sen onu tanımayanmı var.. istanbulun en önemli holdinglerinden birine sahip hem moda dergilerinde de çok önemli bir rolü varr...offf ekin inanmıyorum sana uyuyomusun senn.."
"ya ne bilim dergilerle uğraşacak vaktimmi var Gizem"
Gizem böyle şeylere meraklıydı .Modayı hiç kaçırmaz arkadaşcığımmm.her sene farklı bir tarz yaratır kendisine. kahve küt saçları ve koyu renk gözleriyle çok tatlı duruyor ama o hala kendisini şekilden şekile sokmak için uğraşıyordu. Ben böyle dururken kahveleri unuttum birazdan keltoş bağıracaktı.Hemen fincanları tepsiye yerleştirip topallaya topallaya yanlarına gittim.
Zaten normalde dengesizdim.Birde topallayınca bardaklar titriyordu.Herşey tepsiyi masaya indirirken oldu.....
Ne olduğunu anlamadan tepsi elimden kaydı ve o 2 fincan sıcak kahvenin ikiside Deniz Bey in üzerine döküldü.Adam yerinden sıçrarken bende saçma sapan bir şekilde özür dileyerek bezle üstünü silmeye çalışıyordum...
"Bırak bırak istemez..... offf şu üstümün haline bak ben bu halde nasıl toplantıya gideceğim ya... Nevzat Bey böyle sakarları ne diye çalıstırırsınızki?" hoooopppppp dur orda sebastian...
" Bir dakka sen sakar diye banamı dedin ? sensin sakar. Bana sakar diyemezsin...."
"Bide bu rezaletin üstüne benimle tartışıyosun haaa.. Sen kimsin be ?..."
"Sanane kim-...."
"Ekinn!!! kes şu rezaleti terbiyesiz bu kaçıncı....!" Keltoş baya sinirlenmişti sinirlenirdi tabi hem suçlu hem güçlüydüm.... ama isteyerek olmadı
"Şeyyy Nevzat bey gerçekten isteyerek olmadı.."
" Ekin eşyalarını topla defol git birdahada buraya gelme gözüme görünme kovuldun....!!"
" Ama Nevzat bey naparım ben annem.... biliyosun durumu... lütfen..lütfen kovmayın...ben çok çok özür dile-..."
"Onu bu rezaleti çıkarmadan önce düşünecektin" ne yanii bu aptal şahıs yüzünden işimden mi kovulmuştum şimdii....ama... ama...
" Nevzat bey ben nereden bulurum parayı çok ihtiyacım var...lütfen..yapmayın lütfen"
"Ekin defollll!!!!"
Gizem çaresizce bana bakıyordu. Deniz aptalı ise hala üstünü silmeye çalışıyordu.... APTALLLL...
"Ekin hala buradamısın defol dedim sana...DEFOL!!!..."
Arkamı dönüp eşyalarımı aldım gizemin birşey demesine fırsat bırakmadan kapıdan çıktım.Al şimdi güzel oldumu ne yapıcaktım ne diyecektim ben anneme....ya o çektiği acıı.... aklıma geldikçe çıldıracaktım..
Gözyaşlarımı serbest bıraktım.. Ne yapacaktım ? O anda biri arkamdan seslendi...
"DUR bekle bir dakika....."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evcilik Oyunu
RomanceBir EvCiLiK oyununa var mısın ? Amaaaa bu bizim bildiğimiz evcilik değil Hani şu küçükken oynadığımız varya bu ondan çok farklı 😀😀 Hadi gel bakalım Ekin ile Deniz bu oyunu nasıl oynuyor...