14 şubat

32.6K 35 3
                                    




Bir sevgiliniz var ve yarın şubatın o en bedbaht günü , mağazaların sevgililer günü zımbırtıları çiçekçilerin fazla mesai yaptığı restoranların tıka basa olduğu anlamsız gün. İnsanlar eşlerini veya sevgililerini sadece bugün mü hatırlamalıydı ? Bu düşüncelerin arasında telefonda sibelle on dört şubat planı yapmaya koyulmuştuk. Yaşımız gereği çokta ileri gidemiyorduk hayallerimizde fakat benimde bikaç aptal planım vardı. Dışarı çıkıp güzel bi gümüş kolye aldım ve işi akışına bıraktım ne olacaksa olsun diyordum artık.

ve o yıllarca aklımdan çıkmayacak acayip güne uyandım hafta sonuydu ikimizde evimizdeydik ama sürekli mesajlaşıyor ve görüşmek için neler yapabileceğimizi gözden geçiriyorduk. Bir süre mesajlar kesildi ve telefonum çaldı.

Aşkım bugün 14 şubat ve babam az önce gitti evde tek başımayım hadi bize gel

Sibel evde sadece babasıyla yaşıyor ve Erkekler gerçekten de bazen (!) beyinleriyle düşünmeye biliyorlardı. Vücudumu bir sıcaklık kapladı bir yanım asla böyle birşey yapmamam gerektiğini söylerken diğer yanım çıldırıyordu gitmek için ağzımdan isteksizce ''Saçmalama ya geri gelirse ?'' döküldü. Sibel kararlıydı asla babasının geri gelmeyeceğini her sabah evden çıkıp akşam geri geldiğini söylüyordu.Biraz daha konuştuk, konuşmanın arasında yeni aldığı iç çamaşırından söz etmişti Nedense (!) hemen ikna oluvermiş ve kendimi babasının gelmeyeceği fikrine inandırmıştım bir hışımla evden çıkıp iki blok ötedeki evlerine doğru yola koyuldum.Geçen seferler gibi değildi bir ev içerisinde yalnız olacaktık ve bugün günlerde on dört şubattı, damağımda yine o sevdiğim adrenalin tadıyla evlerine yetiştim ufak bir mesajla kapı açılıverdi sokağın henüz başındayken.

Eve çıktığımda Sibel bütün ihtişamı ile kapıda bekliyordu , beni içeri aldı. Üzerimdekileri çıkarıp oturma odasına geçtim bulduğum tekli koltuğa doğru yöneldim.Sibel evin tek kızı olmasına rağmen ev çok derli toplu ve mobilya seçimleri duvar renkleri çok başarılıydı .Hiç yabancılık çekmemiştim kendi evimdeymiş gibiydim.Sibel hemen bir kahve yapıp getirdi ve sohbete koyulduk bir ara muhabbet fotoğraflardan açıldı cüzdanımda halihazırda bulunan vesikalık fotoğraflarından birini çıkarıp kendisine hediye ettim tabi ki kendisine aldığım sevgililer günü hediyesi melekli gümüş kolyeyle birlikte.İkisine de bayılmıştı fotoğrafımı sehpanın üzerine bıraktı.Kolyeyi alıp hemen arkasına geçtim eğilip boynunu kokladım saçlarını elimle toplayıp kenara aldım ve kolyeyi boynuna yerleştirdim ve saçlarını serbest bırakıp omuzlarına attım.

Sibel şubatın ortası olmasına rağmen evin içerisinde pembe renkli ip askılı bir tişört , altında dapdar bir kot pantolonla karşımdaydı ve sanırım iç çamaşırı giymiyordu.her zaman memelere özgürlük diyen feminist bir erkek olduğumdan bu hareketini taktir etmiştim. Ayağa Kalktı ve boynuma sarılıverdi bir süre öylece kaldık , ayak parmaklarının üzerine kalkıp kulağıma '' Seni seviyorum '' diye fısıldadı ve dudağıma yapışıverdi. İşte sahalarda görmek istediğimiz hareketler bunları. Belini sıkıca kavrayarak kendime doğru çektim ve kendime sıkıca bastırdım beni hissetmiş olacak ki dudaklarımız adeta savaşırken kulağıma ince ince Sibelin inlemeleri geliyordu.beş dakika ayakta öpüştükten sonra cürretkar bir tavırla askılarını omzundan indirdi.beni yine o muhteşem kahverengi halkalarla karşı karşıya getirmişti , arkasındaki üçlü koltuğa oturup işaret parmağıyla o malum hareketi yaparak beni yanına davet etti.

Yanına oturdum ellerimi beline sarıp onu kendime çektim. Elleri rahat durmuyor üzerimdeki gömleğe ilikli düğmelerini teker teker açıyordu,sonunda istediği olmuş ve gömleğimi tamamen çıkarmıştı.Bu hareketinden sonra onu Hafifçe itip uzanmasını sağladım ve üzerine çıktım çıplak bedenlerimizin birbirimize değmesi ikimizi de aşırı tahrik etmiş olacaktı ki öpüşürken ikimizde inliyorduk , göğüslerinin simetrik olarak tam tepe noktalarında bulunan kahverengilik ileri doğru ivme kazanmış hem sertleşmiş hemde sivrilmişti.Onları fark edince dayanamayıp dudaklarımı önce boynuna oradan da vücuduna nefesler vererek o muhteşem gögüslere doğru indim zaten halihazırda sert ve sivri duran gögüs ucunu dudaklarımın arasına alıp dilimi vücuduna değdirdim.Beklediği harekette bu olmalı ki tam o anda kasılıp inlemelerinin şiddetini arttırmıştı.

Bir yandan birbirimizin bedenlerini dokunarak ve görerek tanımaya çalışırken bir yanda da uzun süre aç bırakılmış köpekler gibi birbirimizi emip ısırıp öperek doyuma ulaşmaya çalışıyorduk.Her şey o kadar güzel gidiyordu ki ...

Saat , tarih , yer her şey aklımdan çıkmıştı kendimi olaya çok kaptırmıştım tabi bunda Sibelin yadsınamaz bir çabası vardı.

O an sadece beynimden aşağıya ve tüm hücrelerime değinceye kadar kaynar sular dökülmüş hissi oluştu Kapı Çalıyordu ... Önce normal zil çaldı ikimiz aynı anda tehlike sezen kediler gibi yerimizden fırladık ve üzerimizi giymeye çalıştık bu sırada zil sesi yerini kapıya vurmaya bıraktı. Sibel böyle bir ihtimali göz önünde bulundurup anahtarı kapı deliğinde bırakmıştı ki davetsiz bir misafir eve aniden giremesin bu işin iyi tarafıydı fakat kapıdaki babasıydı ve kapıyı açamadığı için sinirlenmiş bir babaydı. Gömleğimi beş saniyede ilikledim Sibel kapıya doğru ani bir hareket yaptı ve ayakkabılarımı elime tutuşturdu.O an babasına arkadaş olduğumuzu söylemesi gerektiğini bunu yanlış anlamayacağını söyledim fakat kısık bir ses tonuyla babasını tanımadığımı ve beni öldürebileceğini söyleyince amiyane bir tabirle götüm tutuşmuştu.NE BOK YİYCEM LAN BEN ?

Elimde ayakkabılarımla sibel beni kendi odasına götürdü fakat kapıda bir kilit bile yoktu. Bu sırada kapı çalmak yerini kalın bir sesle bağırmaya bıraktı.''Aç şu a*ına koduğum kapısını artık lağn! '' İyiden iyiye durumun ciddiyetini kavramaya başlamıştım.Az önce bana cürretkar şekilde gel diye işaret ettiği parmağıyla sessiz ol işareti yaparak kapıya doğru yöneldi ödü koparak. O sırada ayağa kalkıp pencereden aşağı baktım üçüncü kattı,atlasam ayağımı kaybedeceğim ihtimali geldi gözümün önüne fakat atlamasam babası beni öldürebilirdi. Canım o an için tatlı geldi olduğum yere çömelip kaldım. Sibel kapıyı açmıştı kapıyı açtığı kişi ona ''Nerde kaldın lan ne karıştırıyorsun sen'' diyordu sinirli bir sesle..Ayak seslerinden salona hareket ettiğini fark ettim sesler yükselmeye başladı bağırışıyorlardı fakat neden bahsettiklerini duyamıyordum.Sibel ağlayarak odaya geldi kısık bi sesle Babasının masanın üzerinde ki benim vesikalık fotoğrafımı gördüğünü ve çok sinirlendiğini söylüyordu dudaklarını ısırarak. Ben bitmiştim kalbim yerinden çıkacaktı adeta o sırada salondan yatak odasına doğru gelen ayak seslerini farkettik ki bu bizim sonumuz gibi geliyordu , artık yakalanmıştık ve son duamı etmeye başlamalıydım. Kapının bir kilidi olmamasıyla birlikte bir mandalı bile yoktu , Sibel kapının arkasına sırtını yasladı güvenlik önlemi olarak. Babası kapının önündeydi ''Napıyorsun'' diye sordu ''Giyiniyorum git buradan'' diye cevap verdi babasına , o an hiç beklenmedik şekilde kapıya omuz attı babası ve hafifçe araladı kapıyı.Ölümün nefesini artık ensemde hissedebiliyordum . '' Ne çeviriyorsun dedim sana kaç kere giyiniyorsun sen günde'' dedi babası ve çok şükür fazla zorlamadan uzaklaştı kapıdan mutfağa gitmişti dışardan gelmiş ve acıkmıştı.

O an aklıma muazzam bir fikir geldi. Sibele bana güveniyor musun ? diye sordum evet dedi anlamamış bir şekilde.Planımdan ona bahsettim gayet mantıklı bulup önerimi kabul etti. Plan şu şekildeydi Sibel odadan çıkacak babasına yemek hazırlayacaktı fakat yemeği salona hazırlayacak ve şubat ayı soğuk olduğu için elektrikli sobayı çalıştıracak ve odanın ısınması için kapıyı kapatacaktı bu sırada markete gidip babasına ekmek almak için dış kapıyı açtığı sırada kapı sesini duyan ben dışarı sessizce çıkıp özgürlüğüme kavuşacaktım. Plan takır takır işledi apartmandan çıkarken komadan çıkmış hasta gibiydi ve 40 yıl hapis yatan bir mahkumun özgürlüğe koşması gibi sokakta depar atmaya başladım ve eve kadarda kesinlikle durmadım.
Üzerinden uzunca yıllar geçmesine rağmen hayatımda ki ilk ve tek sevgilimin olduğu 14 şubat olması dolayısıyla bile en çılgın 14 şubat olmayı hakediyor olsada yaşanılanlar da az buz değil diye düşünüyorum

3 yıl önce dediğim gibi şimdi olsa hayatta yapmayacağım şeyler ... Hikayeyi tamamlamayı siz değerli wattpat kullanıcılarına bir borç bilerek son kısmına kaleme aldım. Hikayeyi okuyup özelden bana ulaşıp yıllardır devamını isteyen arkadaşlara teşekkür ediyorum.keyifli vakitler

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 12, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

En Çılgın 14 Şubat (+13)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin