Duvarın Ötesinde

1.8K 113 15
                                    

"Dönelim...Dönmek yenilmektir biraz da, yarım kalmasıdır

çıkışlarımızın, korkaklıktır, alışkanlıkların güvenli küflü

kabuklarına sığınmaktır...Olsun dönelim biz yine de. Bi-

lincinde olmadan üstlendiğimiz sorumluluklarımız var"

Şükrü Erbaş, Ömür Hanımla Güz Konuşmaları

3 ay önce...

"Bir dahakine bende ateş edeceğim Hilal, hem de namlunun ucunda kim olursa olsun''

Arkasını dönmüş hızlı adımlarla ilerlemeye çalışan Hilal, kulaklarını dolduran sesle duraksadı, bir anlığına da olsa yüzünü ona çevireceğini düşündü Leon, arkasını dönecekti, gözlerine bakacaktı, belki öfkeyle bakacaktı ama arkasını dönecekti. Hilal arkasını dönmedi. Kısa bi duraksamadan sonra yürümeye devam etti. Öfkenin içinde dalga dalga yayıldığını hissetti genç adam, Hilal ona vuramazsın derken ne demek istemişti biliyordu. Daha önce de vuramamıştı onu, korkaktı, karşısında durup çenesini inatçı bir ifadeyle kaldıran kız sözleriyle ona bunu haykırıyordu, korkuyorsun. Sahi korkuyor muydu ? Korkmadığını Hilal'e haykırmak istedi Leon, son sözü söylemek istedi. Kızın canını, o kendisininkini nasıl yakıyorsa öyle yakmak istedi .

''Bunun için sana şeref sözü veriyorum '' tam olarak söylemek istediği bu değildi aslında. " Beni zorlama Hilal, beni gururumu bir kenara atmaya zorlama" demek istemişti ama kelimeler çıkmıyordu işte. Bağırırken istediğini elde edememiş öfkeli bir erkek çocuğu gibi tek ayağının üzerinde tepinmek istemişti aslında. Hilal'i kolundan tutup çevirmek yüzünü yüzüne yaklaştırıp, gözlerinde kaybolmak, en çok da onu tutup sarsmak istiyordu. Leon ne istediğini bilmiyordu...

Kendini kandırma diye düşündü. Ne istediğini biliyorsun Hilal'i hayatında hiçbir şeyi istemediği kadar çok istiyordu. Babasının sevgisinden, annesinin gülümsemesinden, bir türlü atlayamadığı rütbesinden çok istiyordu. Gözlerine bakıp her seferinde onu yıkmayı başaran bu cesur kadın, kendisine hayranlıkla baksın, gülümsesin,onun gözlerine bir nehir olup aksın, yalnızca onun elini tutsun, onun yarasını sarsın istiyordu. İstediklerinin hiçbirini elde edemeyeceğini biliyordu lakin görmezden gelmişti bunu, ta ki Hilal o silahı kendi sinesine dayayana kadar. Asla karşılık alamayacağı duyguların pençesinde olmanın verdiği hüzün, bu duyguların gelip yüreğinde yuva edinmesine izin vermesine karşı olan öfkesiyle birleşince gururunu daha fazla ayaklar altına almasına dayanamayacağını hissetti. Kızgınlığı bundandı,kırgınlığı da, şeref sözü verirken ayakları üstünde tepinmemişti ama silah tutan koluna hakim olamamıştı. Vücudu istemsizce kızın gittiği yöne döndü, Üstelik sesinin tınısındaki çaresizlik kendinden iyice tiksinmesine sebep oluyordu. Hilal'in arkasını bile dönmeden, tepki vermeden yürümeye devam edişi ise ona atabileceği en ağır tokatlardan daha acıydı, Leon'u çileden çıkartan asıl şey buydu aslında,bunu kendine bile itiraf edemiyordu ama genç adam bu kadar değersiz hissetmeye alışık değildi. Hele Hilal'in, kendine bile tarif edemediği duygularının kaynağı olan insanın onu bu denli hor görmesi Leon'u çıldırtıyordu. Bi an peşinden gitmeyi düşündü. Nereye gidiyorsa oraya gidecekti,kim varsa tutuklayacaktı zaten bu yüzden çıkmıştı yola. Engel olacaktı ama her seferinde daha derinine daldığı gözlerin kendisine nefretle bakmasına daha fazla katlanamazdı. Ters yöne doğru hareket etti, ayakları kendiliğinden gidiyordu nereye gittiğini düşünecek halde değildi. Düşünebildiği tek şey birşeylerin canını yakma isteğiydi. Smyrna'de birinin canı kendisinin ki kadar çok yansın istiyordu. Leon kediyi, köpeği tekmelemek ağacın kuşun çiçeğin üstünde tepinmek istiyordu. Belki geri dönmeliyim diye düşündü, Hilal'in yanında gördüğü uzun boylu çocuğu düşündü tırnakları avucunun içine batıyordu. Dönmedi, namlunun ucunda Hilal'in olacağına emindi, dönemedi. Vuracağından değil, vuramaz biliyor elbet lakin bir damla da olsa gururu kalmalı insanın.

Tereddüt Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin