Mevsimin ilkbahar olmasıyla birlikte etraf yeşilin tonlarına ve de çiçekler sayesinde rengarenk bir havaya bürünmüştü. Çizimlerden kafasını birkaç dakikalığına kaldıran adam bu büyüye kapılırken, kemikli iri yüzü gergin görünüyordu. Elindeki kalemini masaya bıraktı ve derin düşüncelere daldı. Babasını kaybettiği gün aklına gelmiş ve yine kendini suçlu hissetmeye başlamıştı. Acısı aradan yıllar geçmesine rağmen hiç azalmamış, her geçen gün kendinden nefret etmeye devam etmişti.
Kalbinin ağrıdığını hissediyordu.Ne zaman böyle hüzne kapılsa hep yaptığı gibi kendini işine verdi. Koyu kahve gözleri, çizimine soğuk bakışlar atarken beyni hala babasının hatıraları ile doluydu. Ardından ıslah evinde yaşadıkları aklına gelmeye başladı. Orada başka çocuklar tarafından birçok kez dövüldüğü gözünün önüne gelince daha fazla duramadı ve bir hışımla oturduğu yerden kalktı. Yakın arkadaşı Dolunay odasının camından ona bakıyordu. İyi olduğunu belirten bir baş sallama hareketi ile oradan ayrılan adam kendini güçlükle bahçeye atabilmişti. Cebinden çıkardığı sigarayı yaktı ve derin derin nefes almaya çalıştı. Anıları kovalamaya çabalarken gözleri gökyüzündeydi. O sırada çalan telefonu ile kendine geldi.
-Deniz'im?
-Nasılsın Arslan?
-İyiyim. Sen nasılsın?
-Ben de iyiyim. Akşama misafirlerimiz var,unutmadın değil mi?
Adam aslında tamamen unutmuştu.
-Hayır.
-Peki erken gelebilecek misin?
-Evet.Orada olacağım.
-Tamam canım. Kendine çok iyi bak.
Dedi kadın. Sesindeki heyecan adamı mutlu etmişti. Sevildiğini hissediyordu ilk defa.Deniz ile tanıştığı o gece aklına geldi. Umut'u döverken yanına gelişi,ona kafa tutuşu ama aynı zamanda fazlasıyla korkmuş yüzü gözlerinin önündeydi.Telefonundan fotoğraflarını buldu.Açık kahve gözleri merakla bakıyordu,içerisinde sevgi de vardı.Arslan bunu ekrandan dahi hissedebiliyor ve o günü çok iyi hatırlıyordu. Arslan'ın yatağına oturmuşlar ve Deniz birlikte hiç fotoğraflarını olmadığından bahsetmişti.
O gün Deniz ona dönmüştü.Bir sonraki fotoğrafa geçti.Bu iki fotoğraf arasında beş yıla yakın bir fark vardı.İstanbul'da, boğazda çekinmişlerdi. Deniz ne kadar mutlu görünse de öncesinde çok yorgun düştüğünü görebiliyordu ve bunun sorumlusu O idi. Soğuk bakışları tekrar belirirken ofisine döndü ve Dolunay'a durumu aktardı.Hava kararırken işlerini bitiren Arslan kıyafetini düzelterek arabasına bindi.Yol üzerinde durduğu pastaneden çikolatalı bir pasta aldı ve tekrar yola koyuldu.Deniz'i göreceği için heyecanlıydı.Bu kaya gibi sert adam sadece onun için bu kadar heyecan duyabiliyor ve seviniyordu.Kendini küçük bir çocuk gibi hissediyordu.Yüzündeki gülümsemeye engel olamıyordu.İlk tanıştıkları mahalleye geri dönmüşlerdi. Yıldız'ın evinden bir sokak ötedelerdi. Eve dikkatle baktı. Deniz'in isteği üzerine geçen yaz ikisi birlikte dış kısmını beyazdan açık maviye boyamışlardı.Küçük bahçeli bir evdi.Arslan bahçeyle bizzat ilgileniyordu.Bahçe kapısının üzerindeki kırmızı güller sonunda açmışlardı ve mükemmel bir görünüme kavuşmuştu,ev.Arslan yaptığı işten gururlanarak arabasını park etti ve aşağı indi.Kapıyı açarken içeriden gelen müzik sesiyle irkildi.Deniz yine kendinden umulmayacak derecede gürültülü bir metal müziğe kendini kaptırmıştı. Arslan bilgisayarın sesini kısarken kafasını mutfaktan uzatan Deniz yüzünde gülücüklerle ona doğru geldi:
-Özledim.
Adamın boynuna sıkıca sarıldı.Arslan da ona karşılık verip dudağına bir öpücük kondurdu.
-İşin nasıl geçti?
Deniz ondan ayrılıp yeşil elbisesini düzeltti ve artık beline kadar uzamış saçlarını kolundaki lastikle toplarken cevapladı:
-İyiydi. Düğün için çekime gittik.
Deniz sevgilisinin ne zaman evlenme teklifi edeceğini merak ediyordu.Aslında bu fikri aklına sokan, şeker dostu Yaprak'tan başkası değildi.Deniz Amerika'dan taşınalı yalnızca beş ay olmasına rağmen Yaprak her fırsatta onu bu sorularla bunaltıyordu.Aynı soruyu Deniz ona yönelttiğinde, henüz birbirlerini yeterince tanımadıklarından bahsediyordu.Deniz ve Arslan tanışalı sekiz yılı bulmasına rağmen beş yıl boyunca birbirlerinden en ufak haberleri dahi olmamıştı.Yaprak bunu görmezden gelip arkadaşına ve ara sıra da Arslan'a baskı yapmaya devam ediyordu.Deniz, Asude yerine dostunun anne rolüne büründüğünün farkındaydı.
-Balık yaptım acaba beğenirler mi?
-İkisini de benden iyi tanıyorsun Deniz.
Arslan aynada kıyafetine bakıyordu. Yeterince rahat olmadığına karar vererek takım elbisesini çıkardı ve yerine siyah kotunu ve siyah tişörtünü giydi.Saçlarını taradı. Spor ayakkabılarını giydi ve aşağı indi.
Deniz yemeği fırından çıkardıktan sonra tabaklara yerleştirdi.Yardıma gelen sevgilisini şöyle bir süzdü.Ne kadar yakışıklı olduğunu düşünürken tekrar yüzüne odaklandı.
Artık aralarında hiçbir sır kalmamasına rağmen Arslan ilk zamanlardaki Arslan gibiydi.Daha sessiz,içine kapanık ve soğuk.Aksinin olacağını düşünen Deniz hayal kırıklığına uğramıştı ancak yine de mutluydu.Zaten ilk başta bu Arslan'a aşık olmamış mıydı?Yine de son bir iki gündür bir şeyler sakladığını düşünüyordu.Ne olduğunu açıkça sormamıştı.Cevap alamayacağını biliyordu çünkü.
Arslan tek başına kaldığı o günlerde insanlardan hiçbir şey beklememek gerektiğini öğrenmiş,tüm sorunlarını kendi başına halletmeye alışmıştı. Çoğunlukla artık Deniz'in kendisine yardımcı olmak için orada bulunduğunu unutuyordu.
Zilin çalmasıyla ikisi de masa hazırlığını bitirip kapıya yöneldiler.
-Hoş geldiniz.
Dedi Deniz yüzünde kocaman bir gülümsemeyle.Yaprak aynı heyecanla cevap verip, içtenlikle sarıldı.Emre ise hala Arslan'a kızgındı. Deniz'e yaptıklarından sonra onu affedemiyordu.Gelme sebebinin en önemlisi sevgilisiydi tabi ki.Deniz'i de umursuyordu ama Arslan... Onun için koca bir hiçti. Arslan da bunun farkında olduğu için ikisi birbirlerine sadece tahammül ediyorlar,fazla bir araya gelmemeye çabalıyorlardı.
Yemek sakin geçmiş çok fazla oturmamış ve gitmişlerdi.Arslan televizyonun karşısına geçerken eline bir bira aldı.Deniz sıcak çikolatasıyla yanına oturdu.
-Arslan?
-Hmm?
Sert yüz hatları belirginleşmişti.Soğuk sesi adeta duvarlara çarpmıştı.
-Sormak istemiyordum ama neyin var?
-Yok bir şeyim.
Aldığı cevaba şaşırmadı.Saçından tokasını çıkardı.Yavaşça omzuna yaslandı.Arslan yerinden kıpırdamadı.Donuk gözleri hala televizyondaydı.
-Emre'den dolayı mı gerildin?
-Hayır.
-O zaman...
-Lütfen.
-Peki.
Bunlara alışmıştı.Aldırmadan pastadan bir dilim getirdi.
-Yaprak bayıldı buna.Tabi ben de.
-Afiyet olsun.
-Yemeyecek misin?
Başını salladı ve birasını içmeye devam etti.
Biraz zaman geçtikten ve bayıla bayıla seyrettiği aksiyon filmi bittikten sonra Arslan yerinden kalkıp çalışma odasına çıktı.İçeri girmeden önce odalarına yaklaştı ve huzur içinde uyuyan sevgilisine baktı.Sessizce odaya girdi ve Deniz'in üzerindeki örtüyü düzeltti. Yanağına bir öpücük bıraktı ve biraz orada kaldı.Sonrasında çalışma odasına geçti ve çizimlerini tamamlamaya girişti.
Zor günler onu bekliyordu.Merhabalar :) Uzun zaman sonra yine sizlerleyim. Önceden de bahsettiğim gibi Arslan'ı daha yakından tanımamızı sağlayacak, O ve Deniz'in hayatındaki gelişmeleri öğreneceğimiz bir kitap olacak bu. Bu zamana kadar verdiğiniz desteklerin devamını umuyorum. Yorumlarınızı bekliyorum. ♥
(Bölümleri ekleme aralığı belli değildir. Bununla ilgili bilgileri profilimden takip edebilirsiniz.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Sevgilim Arslan
Romance"Arslan..." demişti Deniz... " O dilini bilmediğim bir kitap..."