"Seçil!"
"Seçiill!"
"Seçiiiiilllll!"Diyerek başucumda bağıran ergen kardeşime gözlerimi hafifçe aralayıp ters ters baktım ve tükrüklerimin aktığı ağzımı hafif aralayarak "hığğhhığğ" diye mırıldandım. Bu git demek oluyordu. Anlamıştır inş.
Kısık olan gözlerimi sıkıca geri yumdum. Uykuma kaldığım yerden devam etmekti amacım ama gelin görün ki dostlar, kardeşim Sinan başucumda miyavlıyor. N'apmaya çalıştığını anlamıyorum. Ne manağ yani ne manaağğh?!Gözlerimi geri açıp "Git başımdan Sinan!" diye bağırdım ama bana attığı yavru kedi bakışlarına dayanamayıp yatakta oturur pozisyona geçtim. Komodinin üzerindeki telefonumu elime alıp saate baktığımda gözlerimi belerttim. Saat 09:35
Bi insan bu saatte neden uyandırılır ergenus anlat banaağ? "Evet Sinancım dinliyorum, bu saatte seni odama getirtip miyavlatan ne?" umarım iyi bir nedeni vardır yoksa üstüne atlarım hihahoh!
"Abla, iki gün sonra bildiğin üzere sevgililer günü. Gerçi sen bu konulara baya bi uzaksın ama sonuçta sende bir kızsın ve bence bu minnoş kardeşine hediye seçimi konusunda yardım edebilirsin" diyen ve kirpiklerini kırpıştırarak bana bakan kardeşime tebessüm edip "Bu durumdan benim çıkarım ne olacak sevgili kardeşim? Bence benim için de bir hediye alabilirsin" diyerek en şirin bakışımı yolladım Sinan'a.
Eeh tabi Sinan'da seve seve kabul etti. Tamam. Belki birazcık üstelemiş olabilirim tabi bir de annemin Sinan'a aldığı test kitabını Sinan'ın bana rüşvet karşılığında çözdürdüğünü anneme anlatmakla tehdit etmiş olabilirim. Ama o hediye yinede buraya gelecek! Hihahoh!Elimde Sinan'a karşı kullanabileceğim bir koz var ve ben de bunu kullanmayacağım öylemi? Ehuehuehuehuehu
Ayh neys iç sesim çak bir selam canım baksanaaa... Dırım dırım.Uzun uğraşlar sonucu hazırlandığımda evden çıkabilmiştik sonunda. Tabi annem bizi böyle pıtırcık pıtırcık miniminiminnoş görünce hemencecik izin vermişti, dışarı çıkmamıza. Yolda yürürken yanımızdan geçen kız topluluğunun Sinan'ı kestiğini farkettim ve anacıl bir tavırla Sinan'ı kendime doğru çekip suratını sarıp sarmaladım. Çünkü o benim yavrum quzum. Tabi Sinan n'aptığımı anlamayıp bana dehşet dolu gözlerle baktı ama konumuz bu değil. Gözleriyle yiyorlardı kardeşimi n'apsaydım, önlerine mi atsaydım ciğerimi. Dramatikleştim iyice ben de.
Vallaha kardeş sevgisi bambaşka dostlar, böyle hem kanın kaynıyo mıncırasın geliyo hem de tokat manyağı yapıp sonra dokuzyüzdoksansekiz yerinden pıçaklayıp çöp konteynırına atasın geliyor. Ama n'apalım kardeş işte atsan atılmaz, satsan satılmaz.. Let go ile çok kolay satılır, çek yükle mesaj at let go ile kolay sat. Bu düşüncemi sonra uygulamak için saklayarak Sinan'a döndüm. Gözgöze geldiğimiz an hemen söze girip
"Ne yapmaya çalışıyorsun abla?" dedi. Ne mi yapmaya çalışıyorum.. Hakkaten kardeş ben napıyorum? Bilmem Hihahoh!
"Gözleriyle yediler seni, gözleriyle Sinaaağğnn!" diyen bana karşılık olarak göz deviren bir kardeş.
"Ee Sinan sevdiceğine ne almayı düşünüyosun?" dedim ve Sinan'a baktım.
"Abla, ne alacağımı bilsem seni peşimde sürüklermiyim." demesin mi? Aboreyyy ben kendi isteğimle geliyorum ne sürüqlemesi yaqışıqlı. Bena hediye alacaksun ağağağağağağ
"Sinan kendi çıkarlarım için seninle geliyorum, bana hediye alıcaksın" Ayık ol koçum.Oflayarak tamam dedi ve yürümeye devam ettik. Bu sırada da kıza ne alacağımızı düşünmeye başladım. Ben kız olsam ne isterdim? Bi sn ben zaten kızım Hihahoh!
Eee o zaman ben hediye olarak bana ne alınmasını isterdim....
Yemek!
Ay evet yemek!
Ama Sinan'ın sevgilisini bi kaç kez görmüştüm. İğne gibi kızdı. Yemek yemeyi pek sevdiğini sanmıyorum. Oysaki yemeq yemeq qalp.Başka ne alabilir diye düşünürken hemen hemen her kızın pelüş oyuncaklardan hoşlandığı geldi aklıma. Panda falan alabilirdi.
"Sinaaağn panda alsana Ecem'e" dediğimde
"Klişe ama daha önce Ecem'e panda almadım, olabilir" dedi.
Yürüdüğümüz sokağın ilerisinde büyük bir oyuncak mağazası gözüme takıldığında, Sinan'ı çekiştirerek mağazaya soktum.
Girişteki raflarda bissürü pelüş hayvan vardı. Banada alın ağağağağağağOyuncak pandalardan birini elime alıp Sinan'a gösterdim.
"Bence güzel." dediğimde Sinan'ın da hoşuna gitmiş olacak ki gülümsedi.
Suratına tekmük atarım senin çocuk! O ne gamze! Benim yoksa senin de olamaz o kadar! Sakin olmalıyım o sadece bir çukur. Ama belediye çukuru.. Amaann!
Olsundu bu kız gamzesiz de mutluydu....
Pandayı Sinan'ın eline tutuşturup oyuncak bebeklerin olduğu rafların dibinde bittim. Ay bunlar çok güzeeaağğll.
Evet dostlar 21 yaşında olmama rağmen oyuncak bebek hastası bir psikopatım. Ama şunların güzelliğe bakın be. Sevmemek elde değil. O zaman ayakta Hihahoh!
Bu iğrenç esprimi yok sayarak suratıma yapıştırdığım barbie kutusunu Sinan'a uzattım.
Minnoş minnoş bakıp gözlerimi kırpıştırarak
"Bana bunu al." dedim.
Sözünde durarak bana o oyuncak bebeği aldı tabikiii.
Hele bi almasın, o oyuncak pandayı ağzına sokarım ağzınaa. Sen kim köpek?!
Sinan'ın elinde Sinan'dan büyük oyuncak panda, benim elimde mütüşlü barbie bebek kutusuyla pıtı pıtı eve gittik.Hikayem daha çok yeni. Beğenilirse ve devamının gelmesini isterseniz yeni bölümler yazmaya devam edeceğim. Hikayem hakkındaki iyi veya kötü düşüncelerinizi bana bildirirseniz çok mutlu olurum. Mutlu kalın..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Patatesin Yaşamı
HumorBu hikaye başlığından da anlaşılacağı üzere bir patatesin yaşamını konu almaktadır. Bu patates dağınık, sakar ve çok konuşan bir patates. O SEÇİL KILIÇ. Namıdeğer kusmuklu kız. Ve bu patatesin dengesizliğine daha da dengesizlik katacak EMRE BULUT...