Mich'in Ağzından
Sonunda ona açılma şansını yakalamıştım. Aylar sonra onun benim olduğunu bilme zevkini tadacaktım. Ona sadece ben dokunacaktım, sadece ben sevecektim, sadece ben tamamiyle tanıyacaktım onu. Sadece ben. Bu anı sabırsızlıkla bekliyordum ve sonunda o an gelmişti.Ona benim olmasını söylediğimde dona kalmıştı. Buna hazırlıklıydım. Tahmin etmiştim yani.
"Alice, iyi misin?"
"İyiy-"
Bir anda kollarıma yığıldı. Şaşkınlıkla bakıyordum ki tam o sırada Dean ve Lily geldiler.
"Ne yaptın ona?" dedi Lily sertçe.
"B-ben hiçbir şey yapmadım. Sadece konuşuyorduk." dedim ve bir adım geri çekildim. Korkuyordum. Dean hemen onu kucağına aldı ve Lily ile birlikte arabaya doğru ilerlediler.
Alice'in Ağzından
Uyandığımda yine hastanedeydim. Hemen doğruldum. Hiçbir yerim ağrımıyordu, o halde neden buradaydım? Odada da yalnızdım.
"Kimse var mı?" Birden kapı açıldı ve içeri Lily ve Dean girdi. Hayal mi görüyordum yoksa Dean gerçekten burada mıydı? Birkaç kez gözlerimi kırpıştırdım. Gerçekten oydu ve endişeli görünüyordu. Lily ise gözleri dolu ve kızarık bir şekilde yanıma yaklaşıyordu. Yanıma gelince elimi tutarak "Alice, bebeğim iyi misin? Ne oldu böyle? Mich seni üzdü mü?" dediği anda kapı tıklandı ve içeri Mich girdi. Gözlerimi devirdim ve kafamı yana yatırdım "Sadece dinlenmek istiyorum çocuklar bunları daha sonra konuşsak?" dedikten sonra üzerimdeki battaniyeyi biraz daha çektim ve gözlerimi yumdum. Uyandığımda her yer rengarenkti. Işıkk kırmızı yanıyordu, yatağıma balonlar bağlanmıştı ve yanımdaki masada pastanın yanında duran arkadaşlarımın sesleri yükseldi birden. "İyiki doğdun Alice. Sürpriz!" dedikten sonra alkışladılar. İçeri bir hemşire girdi ve daha sessiz olmamızı söyledi. Çıktığında hepimiz bir kahkaha attık ve ben mumları üfledim. Lily yanıma gelip "Hediyeni verememiştim, al bakalım." dedi ve paketi uzattı. Paketi alıp açmaya başladım. En çok istediğim Converse'i almıştı. Canım ya. Döndüm ve ona uzandım. Büyük bir sarılıştan sonra arkasından Dean çıktı ve "Daha iyiysen hemşireden gizli bir hediye getirdim ben." dedi ve sırıttı. Yine o gamzeleri ortaya çıkmıştı ve gözlerinin içi gülüyordu. Arkasındaki kutuyu çıkarıp bana uzattı. "Çörek!" diye bağırdım aniden. "Şşşt. Hemşire duyarsa yemene izin vermez. Sessiz ol ve ye." dedi ve kutuyu benim için açıp bana uzattı. Hemen birini elime alıp büyük bir ısırık aldım. Lily yanıma geldi ve kulağıma doğru eğilerek "Çok mutlusun bakıyorum." dedikten sonra gülümsedi.
Ertesi sabah hastaneden çıktım. Hafif bir sarsıntı geçirmişim. Kazanın etkisinin üzerine beni şaşırtan bir haber aldıysam bu olabilir dedi doktorlar. O yüzden bayılmışım, ciddi birşey yokmuş. B,r serum yedim, sonrada çıktım zaten.
Eve geldiğinde annem beni kapıda karşıladı. Büyük bir kucaklaşmanın ardından elleriyle yüzümü yavradı. Gözlerime baktığında onu özlediğimi farkedip tekrar sarıldım. Kapı önünde biraz sohbet ettikten sonra eve girdik. Odama girince üzerimi değiştirdim. Lily neyseki bana eşofman getirmişti, hastaneden onlarla çıktım. O elbiseyle gezmek istemiyordum.
Uzun siyah üzeri desenli bir tayt, üzerine salaş bir gömlek giyip camdan dışarıyı bir süre seyrettim. Hava bulutluydu ama yağmur yağmıyordu. Her ihtimale karşı fötr şapkamı takıp dışarı çıktım. Bisikletimi alıp sahile doğru ilerledim. Deniz kenarında biraz bisiklet sürmek iyi gelebilrdi. Bisiklet yolu kenarındaki bankların çoğu boştu. Dolu olan banklarda ise daha çok sevgililer oluyordu. Tek başına oturan birini görünce dikkatimi çekti. Tanıdık bir simaydı bu, Mich'ti. Bisikletimi özel park yerlerine yerleştirip yanına doğru ilerledim. "Konuşabilir miyiz?" dedikten sonra yanına oturdum. "Bana bak Mich!" derken elimle yüzünü kendime çevirdim. Gözleri suluydu. "Ağlama lütfen." dedikten sonra gözyaşlarını elimle sildim. Elimi tutup yüzünden çektikten sonra dizime koydu. Kendi ellerini de birbirine kenetledi. Duygusal ortamı sevmediğimden yavaşça sahile doğru yürüdüm. Avcumu suyla doldurduktan sonra Mich'e doğru fırlattım. Şaşkın gözlerle beni süzdükten sonra gülümsedi. Sakince ayağa kalktıktan sonra boğazını temizledi ve "Şimdi görürsün sen." diyerek beni kovalamaya başladı. Kahkahaların arasında kovalamaca oynarken o da denize eğildim avcunu su ile doldurdu. Bana fırlatmak için peşimden koşarken su ellerinin arasından döküldü. Yanıma kadar yaklaşınca belimi kavradı ve beni kendine çevirdi. Kıpırdamamaya özen gösteriyordum. Dudaklarıma yaklaşırken "Seni istiyorum." diye fısıldadı. Nefesini tümüyle yüzümde hissediyordum. Biraz daha yaklaştı ve yanımızdan gelen "Hey!" sesiyle otomatik olarak o tarafa döndük. "Dean?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No Exit
FanfictionTam bir Supernatural hayranıyım. Hikayemi de ona göre yazmayı planlıyorum. Bir kız. Okula her geldiğinde bir çocuk görür. Ona kendini fark ettirmeye çalışır ve kızın maceraları başlar.