uyarı: bu bölümde rahatsız olacağınız kısımlar olabilir. eğer okumak istemiyorsanız devam etmeyin veya ilk kısmı geçin. sevgiler. 🙂⋆·˚ ༘ *
Kocasının yemek masasındaki patavatsızlığını unutturmak için türlü türlü konular açan Chan uzun soluklu misafirliğinin ardından evine dönmüştü. İçeri girdiğinde eşinin salondaki koltukta tek başına oturmakta olduğunu gördü. Aklında hala Minho vardı.
Onu görünce başını kaldırdı. Yüzündeki sinirli ifadeden Chan'ın sessizliği delip geçen gerginliği hissedebiliyordu.
Chan, kapıyı sertçe kapatarak çalışma odasına yöneldi. Felix, Chan'ın bu tavrını takip ederek hemen arkasından odaya girdi. Zaten başına gelecekleri biliyordu. Kaçması manasız olurdu. Chan, masasının arkasına geçti ve ellerini masaya dayayarak derin bir nefes aldı.
İlk başta sakin olmaya çalışarak "Ne istiyormuş Hyunjin?" diye sordu.
Sarışın olan yutkunarak "Mallarla ilgili bir sıkıntı olmuş ama hallettik." dedi. Chan dilini dişlerinde gezdirerek sinirle sırıttı. "Mal falan göndermiyoruz yalan söyleme."
Kapana kısılmış hisseden Felix bir süre ne cevap vereceğini bilemedi. Yongbok hakkında en ufak bir fikri bile olmayan Chan şu an asıl odak noktası Minho olduğu için bu konuyu bir an önce kapatmak istedi. "Kim bilir ne haltlar karıştırıyorsun. Bunu daha sonra tekrar kurcalayacağım Felix. Ayağını denk al."
Çalışma odasındaki suçlu sessizliğin ardından eşinden bir hamle gelmeyeceğini anlayan sinirli adam sonunda gelmek istediği asıl konuya gelerek ateş püskürürcesine konuştu.
"Ne yapmaya çalışıyorsun, Felix?"
Yongbok konusunun kapanması sarışının işine gelmişti. Bu yüzden rahattı. Soğukkanlı bir şekilde ona yaklaştı. "Ne yapmaya çalıştığımı biliyorsun, Chan. Şirketimizin güvenliğini sağlıyorum."
"Şirketimiz mi?" diye tekrarladı Chan alaycı bir şekilde. "Unutma, bu şirketi ben kurdum. Kararları ben alırım."
Felix, Chan'ın masasının önünde durarak ona meydan okuyan bir bakış attı. "Biz evliyiz, kocacığım. Bu şirket ikimizin de. Ayrıca, senin kirli işler çevirip çevirip batırmanı izlemek zorunda değilim."
Chan, öfkeyle ayağa kalkarak Felix'in karşısına dikildi. "Bu evlilik bir iş ortaklığı, Felix. Ve ben bu işin patronuyum. Minho'yu işimize dahil etme kararı benim."
Felix, Chan'ın bu sözlerine karşı sakinliğini koruyarak, "Minho'nun varlığı bize zarar verebilir. Onun geçmişiyle ilgili bazı şeyler öğrendim. Senin için tehlikeli olabilir. Bu yüzden durumu kontrol altına almak istedim." diye cevap verdi kendi geçmişini rafa kaldırarak.
Chan, Felix'in bu sözleri üzerine bir an duraksadı. Ancak, Felix'e olan güveni ve aralarındaki gerilim, bu uyarıyı dikkate almamasına neden oldu. "Minho hakkında bildiğin şeyler beni ilgilendirmez. Onunla nasıl bir ilişki kuracağıma ben karar veririm." Nasıl bir ilişki kuracağını düşünüp içten içe sırıttı.
Felix, Chan'ın bu kararlılığı karşısında daha da öfkelendi. "Senin bu kibirin bizi mahvedecek, Chan. Benim sözlerimi dikkate almak zorundasın."
Chan, Felix'in üzerine yürüyerek, "Senin tek yapman gereken, benim kararlarıma saygı duymak ve bu evlilikteki rolünü unutmamak."
Bu sözler, Felix'in sabrını taşırdı. "Bana böyle davranamazsın. Ben senin kölen değilim. Beğensen de beğenmesen de benimle evlisin ve bu evliliğin formalite olmasının hiçbir önemi yok!" Çıldırmışçasına bağırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the torture and the care ☆ minchan
FanficBeş yıldızlı Michelin restoranların sahibi Minho ve kendi şirketini yönetirken gizli dünyasında güç ve tutku arasında sıkışmış Chan. [düzyazı]