Shin Ha ri :
Adım shin Ha Ri. 25 yaşındayım. Okul?
Hayır okul okumuyorum. Aslında okuyordum taki birkaç yıl önce yani lise 4.sınfta son disiplin cezamı alana kadar. Anlamıyorum insan bir erkeğin gözüne deodorant sıktı diye, dişine yumruk atıp kırdı diye, kolunu kanayana kadar ısırdı diye, aptalın birinin gözünü morartı diye ve bir kızın kafasını duvara vurdu diye disipline gider mi?
Öğretmenler çok anormal. küçücük birşey olsa hemen disiplin.
Tamam hatalarım çok küçük değil ama hepsinin geçerli bir nedeni var.
Neyse gelelim şuan ne iş yaptığıma.
Aslında doğru düzgün bir işim yok. Çünkü bir çok kez disiplin cezası aldığım için nereye çalışmak için gitsem kabul edilmiyorum. Kabul edildiğim yerler ise çok tehlikeli yerler bilirsiniz işte hepimiz gece geç saatlerde dışarıya çıkmaya az da olsa korkarız. Gittiğim yerlerin çalışma saatleri çok geçti ve oturduğum eve çok uzaktı. Oturduğum ev dedim çünkü ailem ile yaşamıyorum. Aslında çok isterdim ama yıllar önce ben daha çok küçükken küçük bir erkek kardeşim doğmuştu. Henüz 2 aylıktı. Daha ismini bile koymamıştık. Bende 4-5 yaşındaydım yaşlarındaydım kardeşimi çok seviyordum ve tabii ailemi de henüz o yaşta bile ailemin başına birşey gelmesinden öyle korkuyordum ki. Şuan bunları nasıl hatırladığımı bile bilmiyorum ama yaşadığım şeyler unutulacak gibi değildi. Yine bir kış günü saat 8.00 gibi ailem ile birlikte oturuyorduk ve kardeşimin isminin ne olacağına karar veriyorduk. Aniden kapı çaldı. Bunun normal bir kapı çalma hızı ile aynı olmayacağını anlamıştım. Annemde fark etse gerek bizi kendi yatak odasına götürdü. Babam anneme bizimle birlikte o odadan çıkmamamızı söyledi. Annemle birlikte kardeşimi de alıp yatak odasına geldik. Ve yatağın altına girdik henüz ne olduğunu anlamamıştım. Ve zaten anlamadığım şeyler küçük bir çocuğun anlayamayacağı şeylerdi. Aniden yüksek bir silah sesi gelmişti kulağımıza. Tabii ben silah sesi olduğunu büyüyünce anladım.
Kardeşim ağlamaya başladı annem bir eli ile bana sarılmış diğer eli ile de kardeşimi susturmaya çalışıyordu. Gözünden akan yaş benim avucumun içine geldi. O an anladım kötü şeyler olduğunu. Yatak odasına doğru ayak sesleri geliyordu. Annem her zamankinden daha fazla sarılmıştı bize. Kollarımı o kadar sıkı tutuyordu ki canım acımaya başlamıştı. Her kelimesini hatırlarım ki Kulağıma doğru eğilerek şöyle söylemişti
Ha ri beni dinle kızım.
Arkadan kapıyı itme sesleri geliyordu. Kapı kilitli olduğu için sesleri kulağımı acıtıyordu ama buna rağmen annemi dinlemeye çalıştım.
Sözüne devam etti annem:
Benim artık gitmem lazım. Beni uzun bir zaman boyunca göremeyeceksin.
İstemsiz bir şekilde gözümden yaş geldi.
Annem eli ile gözümdeki yaşı silip tekrar konuşmaya devam etti:
Lütfen bebeğim ağlama.
Annen ve baban artık yanında olmaya bilir ama onlar hep senin o küçücük görünen ama koskocaman olan yüreğinde dimi? Diye sordu.
Boğazım düğümlenmişti adeta.
Tek bir kelime bile söyleyemedim.
Annem erkek kardeşimi alıp kucağıma koydu.
-ağzını fazla sıkı tutma ama yine de ses çıkaramayacağı bir şekilde hafif tut birazdan içeriye girecek olan adamlar evden çıkana kadar bu yatağın altından çıkmayın. Tamam mı ha ri annenin sözünü dinle yavrum.
İstemeyerek de olsa başımı salladım.
Annem alnıma doğru eğilip büyük bir öpücük kondurdu. Aynı şeyi küçük kardeşime de yaptı.
Ve bana son kez.
Kendine ve kardeşine iyi bak kızım. Sizleri ben de baban da çok seviyoruz. Bunu unutmayın. İlerde çok iyi bir işin olsun. Asla ama asla şuan bizim bulunduğumuz durumu yaşama kızım. Aynı şeyleri büyüyünce kardeşine de anlat. Ama umarım büyüyünce bu yaşanılanları unutursun. Sizi çok seviyorum. Kendinize dikkat edin. Hoşçakalın yavrularım. Dedi.
Tam yatağın altından çıkacakken annemin kolundan tutum.
Gülümseyerek bana baktı be koskocaman sarıldı. Seni seviyorum ve seni asla bırakmak istemiyorum ama annenin gitme vakti geldi yavrum.
Diyip yatağın altından çıktı.
Annemin dediği gibi yapıp kardeşimin ağzını hafif bir şekilde tuttum.
Kilit sesi geldi.
Annem kapıyı açmış olmalıydı ki kilit sesinden bir kaç saniye sonra annemin ağlayarak yalvarma sesleri geldi.
Lütfen yapmayın lütfen bırakın beni lütfen.
Diyordu. Ve tekrar o ses yine bir silah sesi geldi. Bu sesin gelmesi ile birlikte acayip bir duygu hissettim sanki biri elini kalbime sokup çekip aldı gibi hissettim. O silah sesinin gelmesi ile birlikte gözlerim hızlı ve acı dolu bir şekilde kapandı.
Kardeşim ağlayacak gibiydi annemin dediğini yapmak zorundaydım. Bu her ne kadar zor olsa bile onu sıkıca tuttum ve hafif bir ses tonu ile ona bildiğim kadarıyla bir parça ninni söyledim. Sustu.
Ve ayak sesleri geldi. Evden çıkmışlardı. Neden onların yüzlerine bakmadım ki.
Yatağın altından çıkmaya korktum. Adamların içerde olamadığını biliyordum ama yinede büyük bir korku vardı içimde.
Çok geçmeden karşı komşumuz bayan lee chae ho'nun çığlık sesi geldi kapımızın önünden. Benim için ne kadar zor olsa bile çıktım yatağın altından. Çığlık sesini duyan kardeşim uyandı ve ağlamaya başladı.
Bayan lee chae ho yatak odasına geldi yeri kan içinde görünce hıçkırarak ağlamaya başladı. Kendisi annemin en yakın arkadaşıydı. Ne zaman baksam ikisi yan yanaydı. Ve annemin o halini görünce ağladı. Ölüm nedir bilmiyordum ama buna rağmen bende ağlıyordum. Hiçbir şey anlamıyordum ama ağlıyordum. Ne garip işte. Aradan bir kaç gün geçti polisler beni yanına çağırdılar. Bana annemi ve babamı silahla vuran adamı sordular. Yüzlerini görmediğini ama sadece bir kişi değil 3 kişi olduklarını söyledim. Çünkü yatağın altından baktığımda tek gördüğüm şey 6 tane siyah ayakkabı ve pantolon giyen insan ayaklarıydı.
Kardeşimle beni ayrı yurtlara verdiler tabi anlamamıştım o zaman ama kardeşimden ayrılacağımı anlamıştım.
seul'da bir yurtta büyüdüm. Büyüdüm dediğim 5 yaşından 9 yaşına kadar sonra bir aile çıktı beni evlatlık edinmek istediklerini söyledi.
Beni evlatlık edinmek isteyen ailenin hiç çocuğu yoktu. 50 ve 60 yaşlarındaydılar. Evleri çok genişti. Çok zengin insanlardılar yani. Yan komşuları suga ile arkadaş olduk.
Zaten tek arkadaşım suga'ydı.
Beni evlatlık edinen ailenin yanında fazla kalamadım beni lise 4.sınfta gidene kadar büyüttüler. Tam onlara alıştım derken bir trafik kazasında hayatlarını kaybettiler. Onların mirasından sadece bir binada bulunan 4 odalı bir ev bana kaldı. O da şu anda bulunduğum ev. Onları da çok seviyordum. Bana bir anne ve baba değil de bir teyze bir amca oldular. Çünkü onlara anne ve baba dememi istemiyorlardı. Bana sürekli senin annen ve baban çok özel insanlardı biz onların yerini tutamayız bu yüzden bize teyze ve amca de. Diyorlardı.
Şuan düşünüyorum da annemi ve babamı nerden tanıyorlardı bu insanlar?
Her neyse gelelim kardeşime.
Onu bulmak için o kadar çok uğraştım ki ama yapamıyorum onu bulamıyorum. Adını bilseydim yapabilirdim onu bulabilirdim. Ama adını henüz koymamıştık. Bu yüzden kim olduğunu bilmiyorum.
Ve bir sorunum daha anneme verdiğim bir söz vardı büyüyünce çok iyi bir işim olacak demiştim. Ama vazgeçmeyeceğim ve bu sözü yerine getireceğim. Bu yüzden EXO asistan seçmelerine katılacağım.
Kazanamayacağımı biliyorum ama belki bir umutla kazanırım diye bekleyeceğim.
Bilgisayarı açıp internetten başvurur.
Şimdi yapmam gereken tek şey beklemek ve anneme olan sözümü yerine getirmek.
İşte hikayenin ilk bölümü nasıl buldunuz? 💞 fazla acıklı oldu ama
Umarım beğenmişsinizdir😂💞.
Lütfen beğendiyseniz arkadaşlarınıza önerip oy verir misiniz? 💞😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WOLF MAN [EXO]
FanfictionKim 12 kurt adamın bulunduğu bir grupta tek Kadın üye olmak ister ki?