Sabah kalktığımda yanımda Asya yoktu. Bir an herşey rüya sandım. Kardeşim hiç gelmemiş ve ben hiç onunla uyumamışım gibiydi. Ama aşağıdan Asya nın bağırışlarnı duyunca rüya olmadığını çok net bir şekilde anladım.
Kahvaltımızı yaptıktan sonra Asya buraları çok özlediğini söyleyerek onu gezdirmemi istedi. Allah'ım sanki küçük bir kız çocuğu diye geçirdim içimden. Hatta onun burada da arkadaşları olduğunu onlarla gezmesini bugün Beyzaşkımla işim olduğunu söyledim. Halbuki Beyza'nın daha haberi yoktu. Ama Asya benimle gezmeyi özlediğini söyleyince onu kırmadım.
O kadar yoruldum ki anlatamam. 5 saattir geziyoruz ve Asya daha üç tane elbise aldık. Beyza bile isyan modunda -ki Beyza her gün kesintisiz alışveriş yapan bir insan- şimdi Beyza ne ara geldi diyeceksiniz üçüncü saatin sonunda onu da aramıştım beni bu durumdan kurtarması için ama o da batmış vaziyette.
En sonunda babam mesaj atınca zor geldik eve. Beyzayı da yemeğe davet ettim. Çünkü kız yorgunluktan ölmüş bir durumdaydı ona borçluydum.
Yemeğimizi yedik ve Beyza evine gitti. Bende tam yatacakken kapım tıklandı. Asya ''abla seinle bir şey konuşabilir miyim'' dedi. Tamam dedim bende. Yalnız bir saatte konuya giremedi kardeşim. Ve en sonunda beni şok eden o cümle kulaklarımda yankılandı.
''ABLA BEN AŞIK OLDUM''