Dış Dünya

7 0 0
                                    

   23.06.4032

   Agememnon'un doğum günüydü. Santa Lio (Evrenin en ünlü şarkıcısı) Rukion'a gelmişti. Agememnon için bir konser verip geri gitmişti. Agememnon, Santa Lio sahneden inince oturduğu trübinden kalktı. Çıkış kapısına doğru gidiyordu. Onu hiç yalnız bırakmayan danışmanı yanında, korumaları arkada, karanlık koridorun sonunda görünen ışığa doğru yürüyorlardı. Gittikçe yaklaştıklarında Agememnon danışmanına "Buradan nereye gideceğiz?" sorusunu yöneltti. Danışmanı da "Siz nereye isterseniz efendim." dedi. "Saraya gidelim çok yoruldum." "Peki efendim." En sonunda dışarıdalardı. Agememnon taşıyıcılarına baktı. "Bu yeni mi?" "Evet kralım"  "İyi." Agememnon tam adım atacaktı ki taşıyıcıda bir gariğlik hissetti. Arka camlarından dışarı ışık çıkarıyordu. Her saniye bir kere oluyordu. Sanki birşey sayılıyordu. Ne olabilirdi ki tabiki BOMBA! Agememnon, şöföre "Çık oradan!" diye bağırdı. Şöför sadece ona baktı. Ardından taşıyıcı havaya uçtu. Çok yüksek ses çıkımıştı. Bazı korumalar yere düştü. Düşenler tekrar ayağa kalktı ve Agememnon'u koruma çemberine alıp etrafa baktılar. Bir keskin nişancı onlara ateş ediyordu. Korumalar yanlarında bulunan tabancayla karşılık vermeye çalışıyorlardı. Bir koruma "Efendim siz içeri girin" dedi. Agememnon danışmanının kolundan tuttuğu gibi içeri soktu ve trübine doğru yoşmaya başladılar. Trübin girişinde bir lazer kapısı vardı. Önünde de bir adam bekliyordu. Yüzünde maske vardı. Agememnon'un geçtiği yerler de kapanıyordu. Danışmanı "Gitmeyelim!" dese de Agememnon adama doğru koşmaya devam etti. Korumalar keskin nişancıyla çatışıyordu. En son bölüme geldiklerinde alanın her yerini lazerler kapladı. Agememnon her zaman yanında taşıdığı elektrikli kılıcını çıkardı. Suikastçi de çıkarınca "Sen de kimsin?" diye sordu. Suikastçi hiçbirşey söylemiyordu. Robotik bir sesle "Kim olduğum seni hiç ilgilendirmez. Sizi tek ilgilendiren şey az sonra başınıza gelecekler..." Agememnon gülümsedi "Ses değiştirici!" "Bilmemen aptallığa işarettir". dedi ve Agememnona doğru koşmaya başladı. Kılıcını salladığında Agememnon tam zamanında eğilmişti. Adam biraz sersemledi. Agememnon bunu fırsat bilerek karşı atağa geçti. Danışman bir köşeye tünemiş, korkudan tir tir titriyordu.

                     "Ölmek zorundasın Agememnon! Eğer ölürsen evrenin en zenginlerinden biri olacağım!" "Öylemi? Eğer sen ölürsen ben de yaşayacağım." "Bunlar çok saçma! kılıcı bırak ve seni bekleyen sonu geciktirme." "Asla!" Agememnon tekrar kılıcını adama doğru savurdu. Ama sürekli savunma yapan birine vurması imkansızdı. Suikastçi kılıcını kapatıp yerine koydu. Bu sefer belindeki tabancalara sarıldı. Sırtındaki saklı jatpack ini çalıştırdı ve başı tavana değinceye kadar yükseldi. Tavana gelincede Agememnon'a ateş etmeye başladı. İki silahını da hiç durmadan ateşliyordu. Agememnon'u elinden ve ayağından vurmayı başarmıştı. Eline aldığı darbeyle kılıcı istemeyerek bırakmıştı ve ayağına aldığı darbeyle de yere düşmüştü. Canı çok fazla yanmıyordu. Ancak lazerin etini yaktığını hissedebiliyordu. Suikastçi yere indi. Agememnon'a doğru yavaşça yürüdü. Tek silahını başına koydu ve yere eğildi. Agememnon'un aklında tek bir soru vardı. "Beni öldürmeni kim istedi?" "Sence?" "Fırat?" "Hayır." Biraz daha sinirlenerek "Sırf Darin'in yandaşı diye katlettirdiğin yüzbaşının ailesindenim! Hani özgürlük getirecektin? İnsanları fikirlerinden dolayı öldürüyorsun! Yüzbaşımız sana öleceğini söylemişti! İşte şimdi o gün geldi." "İnanmıyorum! Kimse bunu yapacak kadar deli değil.". Suikastçi tam ateş edecekken sırtından giren ve göğüs kafesini yarıp çıkan bir kılıç gördü Agememnon. Suikastçi hiçbirşey yapamadan yere düştü. Yere düşmesiyle ardında danışmanın yüzü belirdi. Agememnon ona acılar içinde "Sen, sen benim hayatımı kurtardın." dedi. Danışman "Henüz değil efendim." dedi. Lazerlerin arkasındaki askerlere "Yardım edin!" diye bağırdı. Askerler lazer kapıyı gördü. Lazerlerin çıkış noktasına birer el ateş ettiler ve lazer kapandı. Askerlerden ikisi Agememnon'a destek olmak için kollarına girdi. Onu o uzun koridoru tekrar geçirttiler. Kapıda bir saray helikopteri onları bekliyordu. Hep birlikte helikoptere yerleştiler. Kapı kapandı ve sert bir kalkışla saraya doğru gittiler. Askerler Agememnon'a "İyimisiniz kralım?" diye sordu. Agememnon hepsine aynı cevabı veriyordu "Ben bir askerim. Bunlar bana bir şey yapmaz."

                 Sarayda iniş pistinde Agememnon'un tüm ailesi bekliyordu. Helikopter indi. Kapısı açıldı ve çıkan Agememnon görüldü. Kolundaki iki askeri görünce kardeşi ve karısı şaşırmakla beraber korktular. Sıranın en başında küçük oğlu Atea vardı. Zorlukla eğilip minik oğluna sarıldı. Tatlı sesiyle "Baba iyi misin?" dedi. "İyiyim oğlum." Onu birkaç kere öptü ve sıranın bir diğer üyesi olan büyük oğluna, Andromeda'ya sarıldı. Andromeda ona hiçbirşey sormadı. Sadece "Hoşgeldin baba." dedi. Agememnon diğer kişilerle de selamlaştı. Avluyu tekrar geçti ve yatak odasına girdi. Andromeda hep yanındaydı.  Birkaç saat sonra içeriye danışmanı girdi. Agememnon hafif te olsa doğruldu. "Gene ne oldu?" "Kralım! Undokrilerin ruhani liderleri ölmüş. Kendi teknikleriyle geri döndürmeye çalışacaklarmış. Sizi de davet ettiler. Durumunuzu anlattım ama..." "Madem davet ettiler gidelim. Ama ben değil. Andromeda gidecek." "Ben mi?" "Evet oğlum. Artık çocuk değilsin. on yedi yaşındasın. Sarayda mı oturacaksın?" " Peki baba madem sen öyle diyorsun. Gideceğim."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 05, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Advent'in SonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin